''MİLLİ MARŞIMIZI DEĞİŞTİRELİM, SAMANYOLU OLSUN!'' ÖZKÖK BİR TABUYU DAHA YIKTI!
Ertuğrul Özkök bugünkü yazısında İstiklal Marşı'nın değiştirilmesi gerektiğini savundu.
Milli marşımız Samanyolu olsaydı
Başbakan’ın“Ucube cemevi” sözleri, dilimdeki birçok prangayı çözdü.
İbadethanelerle ilgili görüşlerimizi böylesine rahat sıfatlarla ifade edebiliyorsak, bazı milli konulardaki görüşlerimizi de aynı rahatlıkla söyleyebiliriz demektir.
Dün birinci tabuyu yıktım.
Bugün sıra, Milli Marşımızda.
Hooop, hemen başlamayın saydırmaya.
Milli Marşımıza “ucube” falan demeyeceğim.
Çünkü ucube değil.
KABUL EDELİM BU MARŞI BİRLİKTE SÖYLEYEMİYORUZ
Anlatmaya neresinden başlasam bilmiyorum.
Sözleri, Mehmet Âkif gibi büyük bir şairin yazdığı en güzel dizeler değil.
Sözleri, müziğe uymuyor.
Heceler, yanlış yerlerde kesiliyor.
En önemlisi de millet olarak bu marşı birlikte bir türlü söyleyemiyoruz.
Liberaller kızacak ama bir “Onuncu Yıl Marşı”nı nasıl söylüyoruz ona bakın, bir de Milli Marşımıza.
Benim için ortaokul ve lisede bayrak töreninde Milli Marşı söylemek ciddi bir sorundu.
Bugün hâlâ sorun.
Kalabalık yerlerde kameralar bizi çekerken, ağız hareketlerim uymayacak ve rezil olacağım diye korkudan ölüyorum. Bu defa sözleri unutuyorum.
Bence yeni anayasa yaparken yeni bir milli marşı da düşünsek çok iyi olur.
Milli marşlar kutsal semboller değildir.
Birçok ülke sadece milli marşını değil, bayrağını bile değiştirdi.
Biz de en azından Onuncu Yıl Marşı kadar kolay söyleyebileceğimiz, Türkiye’ye daha yakışan bir milli marşı düşünebilmeliyiz.
İbadethanelerinin çirkinliğini konuşabilen bir ülke, halkının yüzde 90’ının söyleyemediği bir milli marşı da konuşabilmeli.
BERKANT’IN HASTALIĞINI OKUYUNCA AKLIMA GELDİ
İşte bu belagatten aldığım güçle, size marjinal gibi görünebilecek ama, asla marjinal olmayan bir öneri yapacağım.
Şu an ağır bir hastalıkla mücadele eden, harika şarkıcımız Berkant’ın söylediği “Samanyolu” şarkısı, modern ve barışçı bir Türkiye’nin pekâlâ en güzel milli marşı olabilirdi.
Durun, hemen kızmayın...
Ne diyor Berkant hasta yatağından bile:
“Bir şarkısın sen ömür boyu sürecek...”
Yani Atatürk’ün hepimizin yüreğine yerleştirdiği “İlelebet payidar kalacak” dediğimiz Cumhuriyet için daha harika hangi nakaratı tahayyül edebilirdik ki?
“Bir şarkısın sen ömür boyu sürecek...”
BERKANT’A MESAJ “Sevgili Berkant dualarımız seninle,
Bize öyle bir şarkı bıraktın ki,
Emin ol ömür değil, asırlar boyu sürecek.”
Olimpiyatlarda en çok Kazakistan milli marşını sevdim
KAZAK halterci Maiya Maneza birincilik kürsüsünde duruyor.
Kazakistan bayrağı göndere çekilirken, Kazakistan milli marşı başlıyor.
Hayatımda ilk defa uzun bir tatil yapıyorum. Olimpiyatları dakika dakika seyrediyorum.
Madalya törenlerini hiç kaçırmıyorum. Çünkü orada, milletlerin sosyolojisini, psikolojisini yakalamaya çalışıyorum.
Bugüne kadar dinlediğim en güzel milli marş, hiç şüphesiz Kazakistan milli marşıydı.
Bir kere müzikal... Biraz eski Sovyet geleneğini hatırlatsa da bir ülkenin gururunu çok iyi hissettiriyor.
Söylemesi bizimkine göre çok daha kolay.
Milli marşlara gerçek anlamını veren, koral, yani birlikte söyleme özelliği çok yüksek.
İtiraf edeyim, bu marşı ilk defa Borat filmlerinin bir millete yapılabilecek en hoyrat ve banal esprisizliğinde dinlemiştim.
Geçen gün ilk defa olimpiyat ortamında dinledim.
Gerçekten bildiğim bütün öteki milli marşlardan daha güzel, daha müzikal, daha kolektif bir ruh taşıyor.
Evet, Fransızların Marseillaise’inden de güzel.
Oturup biraz araştırdım.
Müziği Şemsi Kaldayakov’a, sözleri ise Cuneken Nacimedov’a aitmiş.
Bu arada ilginç bir de bilgi: Düzenlemeyi Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev yapmış.
Milli marşın nakarat kısmı çok hoşuma gitti. Aynen şöyle:
“Benim ülkem; benim ülkem,
Çiçek olup büyürüm,
Şarkı olup söylerim ülkemi,
Benim anavatanım,
Kazakistan’ım...”
Biraz önce yaptığım “Samanyolu” önerisine bir de bu gözle bakın...
Milli marşlarda ille de cengâverlik hikâyeleri, askeri zaferler gerekmiyor...
Cengâverliklerle ortak bir sembol oluşturmayı denedik.
Durum meydanda.
Belki daha barışçı bir milli marşla işimiz daha kolay olur...
Madem “ucube” ifadesiyle ibadethane tabusunu kırdık...
Milli Marşı niye konuşamayalım ki...
Belki daha birleştirici, bugünün Türkiye’sine daha uygun gerçekten güzel bir milli marş bulabiliriz...
Bu sözler bugün çoğunuza fantezi gibi gelse de, ben eminim ki...
Bir gün bu ülkenin yeni nesilleri, dünün cengâverliklerini değil, bugünün barış içinde yaşama duygularını anlatan bir milli marşı kabul edecek...Ve okullarımızda, statlarımızda bu milli marşı hep bir ağızdan, kolayca, en önemlisi de göğüslerini gere gere okuyacaklar.
Ertuğrul Özkök/Hürriyet
Başbakan’ın“Ucube cemevi” sözleri, dilimdeki birçok prangayı çözdü.
İbadethanelerle ilgili görüşlerimizi böylesine rahat sıfatlarla ifade edebiliyorsak, bazı milli konulardaki görüşlerimizi de aynı rahatlıkla söyleyebiliriz demektir.
Dün birinci tabuyu yıktım.
Bugün sıra, Milli Marşımızda.
Hooop, hemen başlamayın saydırmaya.
Milli Marşımıza “ucube” falan demeyeceğim.
Çünkü ucube değil.
KABUL EDELİM BU MARŞI BİRLİKTE SÖYLEYEMİYORUZ
Anlatmaya neresinden başlasam bilmiyorum.
Sözleri, Mehmet Âkif gibi büyük bir şairin yazdığı en güzel dizeler değil.
Sözleri, müziğe uymuyor.
Heceler, yanlış yerlerde kesiliyor.
En önemlisi de millet olarak bu marşı birlikte bir türlü söyleyemiyoruz.
Liberaller kızacak ama bir “Onuncu Yıl Marşı”nı nasıl söylüyoruz ona bakın, bir de Milli Marşımıza.
Benim için ortaokul ve lisede bayrak töreninde Milli Marşı söylemek ciddi bir sorundu.
Bugün hâlâ sorun.
Kalabalık yerlerde kameralar bizi çekerken, ağız hareketlerim uymayacak ve rezil olacağım diye korkudan ölüyorum. Bu defa sözleri unutuyorum.
Bence yeni anayasa yaparken yeni bir milli marşı da düşünsek çok iyi olur.
Milli marşlar kutsal semboller değildir.
Birçok ülke sadece milli marşını değil, bayrağını bile değiştirdi.
Biz de en azından Onuncu Yıl Marşı kadar kolay söyleyebileceğimiz, Türkiye’ye daha yakışan bir milli marşı düşünebilmeliyiz.
İbadethanelerinin çirkinliğini konuşabilen bir ülke, halkının yüzde 90’ının söyleyemediği bir milli marşı da konuşabilmeli.
BERKANT’IN HASTALIĞINI OKUYUNCA AKLIMA GELDİ
İşte bu belagatten aldığım güçle, size marjinal gibi görünebilecek ama, asla marjinal olmayan bir öneri yapacağım.
Şu an ağır bir hastalıkla mücadele eden, harika şarkıcımız Berkant’ın söylediği “Samanyolu” şarkısı, modern ve barışçı bir Türkiye’nin pekâlâ en güzel milli marşı olabilirdi.
Durun, hemen kızmayın...
Ne diyor Berkant hasta yatağından bile:
“Bir şarkısın sen ömür boyu sürecek...”
Yani Atatürk’ün hepimizin yüreğine yerleştirdiği “İlelebet payidar kalacak” dediğimiz Cumhuriyet için daha harika hangi nakaratı tahayyül edebilirdik ki?
“Bir şarkısın sen ömür boyu sürecek...”
BERKANT’A MESAJ “Sevgili Berkant dualarımız seninle,
Bize öyle bir şarkı bıraktın ki,
Emin ol ömür değil, asırlar boyu sürecek.”
Olimpiyatlarda en çok Kazakistan milli marşını sevdim
KAZAK halterci Maiya Maneza birincilik kürsüsünde duruyor.
Kazakistan bayrağı göndere çekilirken, Kazakistan milli marşı başlıyor.
Hayatımda ilk defa uzun bir tatil yapıyorum. Olimpiyatları dakika dakika seyrediyorum.
Madalya törenlerini hiç kaçırmıyorum. Çünkü orada, milletlerin sosyolojisini, psikolojisini yakalamaya çalışıyorum.
Bugüne kadar dinlediğim en güzel milli marş, hiç şüphesiz Kazakistan milli marşıydı.
Bir kere müzikal... Biraz eski Sovyet geleneğini hatırlatsa da bir ülkenin gururunu çok iyi hissettiriyor.
Söylemesi bizimkine göre çok daha kolay.
Milli marşlara gerçek anlamını veren, koral, yani birlikte söyleme özelliği çok yüksek.
İtiraf edeyim, bu marşı ilk defa Borat filmlerinin bir millete yapılabilecek en hoyrat ve banal esprisizliğinde dinlemiştim.
Geçen gün ilk defa olimpiyat ortamında dinledim.
Gerçekten bildiğim bütün öteki milli marşlardan daha güzel, daha müzikal, daha kolektif bir ruh taşıyor.
Evet, Fransızların Marseillaise’inden de güzel.
Oturup biraz araştırdım.
Müziği Şemsi Kaldayakov’a, sözleri ise Cuneken Nacimedov’a aitmiş.
Bu arada ilginç bir de bilgi: Düzenlemeyi Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev yapmış.
Milli marşın nakarat kısmı çok hoşuma gitti. Aynen şöyle:
“Benim ülkem; benim ülkem,
Çiçek olup büyürüm,
Şarkı olup söylerim ülkemi,
Benim anavatanım,
Kazakistan’ım...”
Biraz önce yaptığım “Samanyolu” önerisine bir de bu gözle bakın...
Milli marşlarda ille de cengâverlik hikâyeleri, askeri zaferler gerekmiyor...
Cengâverliklerle ortak bir sembol oluşturmayı denedik.
Durum meydanda.
Belki daha barışçı bir milli marşla işimiz daha kolay olur...
Madem “ucube” ifadesiyle ibadethane tabusunu kırdık...
Milli Marşı niye konuşamayalım ki...
Belki daha birleştirici, bugünün Türkiye’sine daha uygun gerçekten güzel bir milli marş bulabiliriz...
Bu sözler bugün çoğunuza fantezi gibi gelse de, ben eminim ki...
Bir gün bu ülkenin yeni nesilleri, dünün cengâverliklerini değil, bugünün barış içinde yaşama duygularını anlatan bir milli marşı kabul edecek...Ve okullarımızda, statlarımızda bu milli marşı hep bir ağızdan, kolayca, en önemlisi de göğüslerini gere gere okuyacaklar.
Ertuğrul Özkök/Hürriyet