Milli Gazete'den olay çıkış: Kurban Bayramı tatil olmasın!
Milli Gazete Kurban Bayramı tatilinin 10 gün olmasına ilişkin olarak, "Bayram tatil olmasın, kurban ibadettir; yönünüzü sahil şeridine, tatil beldesine değil baba ocağına çevirin" dedi.
Gazete haberinde, "Ramazan ayında neredeyse “oruç ibadeti”nin önüne geçen 'tatil çılgınlığı' Kurbanda da baş gösterdi" ifadesi kullanıldı.
Milli Gazete'de yer alan haber aynen şöyle:
Önceki gün, daha çok turizm sektörünün ticari kaygısıyla 10 güne çıkartılan “Kurban Bayramı tatili” sahil şeridindeki tesislerin kısa sürede dolmasına neden oldu. Oysa yapılması gereken; hayatta olan ya da ahirete göçen büyüklerimizin bayram yapmasına vesile olup, bayramın bereketinden ailemizle birlikte azami derecede istifade etmek…
Teslimiyet ve şükür...
Allah (c.c.)’a olan teslimiyetin ve eksik kalan yanımız olan sıla-i rahimin ihya edilmesi için bir fırsat olan bayramlar, ne yazık ki son yıllarda turizm ekonomisinin can simidi olarak görülüyor. “Bayram tatili uzayacak mı, uzamayacak mı?” tartışmalarının gölgesinde değersizleştirilen bir dini vecibe olan bayramlarımız, ne “zor durumdaki turizmciye” bir nimet ne de güney sahillerine kaçmak için bir fırsat değil, şükrün ve teslimiyetin İlahi rahmet ile buluştuğu bir şükür günüdür.
Festivale dönmesin!
İnsanımızı bayramlarda dini vecibelerini yerine getirme bilincinden uzaklaştırmayı amaçlayan tüketim çılgınlığı ve tatil hastalığı toplumumuzu kendi öz kimliğinden de sıyırır hale getirdi. “Bayram kredisi” adı altında Müslümanların dini şuurunu hedef alan anlayış neredeyse “faiz çek, kurban kes” reklâmları yapacak kadar sınırları zorlarken, aylar öncesinden başlattıkları “uzun bayram tatili” için adeta bir lobi gibi çalışıyor. Bu anlayış, Rabbimizin bizlere lütfu olan bayramların dini bir hikmet ve rahmet kaynağı yönünü unutturarak tamamıyla turizm ve tüketim festivaline çeviriyor…
Milli Gazete'de yer alan haber aynen şöyle:
Önceki gün, daha çok turizm sektörünün ticari kaygısıyla 10 güne çıkartılan “Kurban Bayramı tatili” sahil şeridindeki tesislerin kısa sürede dolmasına neden oldu. Oysa yapılması gereken; hayatta olan ya da ahirete göçen büyüklerimizin bayram yapmasına vesile olup, bayramın bereketinden ailemizle birlikte azami derecede istifade etmek…
Teslimiyet ve şükür...
Allah (c.c.)’a olan teslimiyetin ve eksik kalan yanımız olan sıla-i rahimin ihya edilmesi için bir fırsat olan bayramlar, ne yazık ki son yıllarda turizm ekonomisinin can simidi olarak görülüyor. “Bayram tatili uzayacak mı, uzamayacak mı?” tartışmalarının gölgesinde değersizleştirilen bir dini vecibe olan bayramlarımız, ne “zor durumdaki turizmciye” bir nimet ne de güney sahillerine kaçmak için bir fırsat değil, şükrün ve teslimiyetin İlahi rahmet ile buluştuğu bir şükür günüdür.
Festivale dönmesin!
İnsanımızı bayramlarda dini vecibelerini yerine getirme bilincinden uzaklaştırmayı amaçlayan tüketim çılgınlığı ve tatil hastalığı toplumumuzu kendi öz kimliğinden de sıyırır hale getirdi. “Bayram kredisi” adı altında Müslümanların dini şuurunu hedef alan anlayış neredeyse “faiz çek, kurban kes” reklâmları yapacak kadar sınırları zorlarken, aylar öncesinden başlattıkları “uzun bayram tatili” için adeta bir lobi gibi çalışıyor. Bu anlayış, Rabbimizin bizlere lütfu olan bayramların dini bir hikmet ve rahmet kaynağı yönünü unutturarak tamamıyla turizm ve tüketim festivaline çeviriyor…