Milli Gazete yazarı anlattı: Kadir Mısıroğlu'nun cenazesine neden gitmedi?
Milli Gazete yazarı Ekrem Şama bugünkü köşesinde, "Kadir Mısıroğlu’nun ardından" başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığıyla bilinen, “Keşke Yunan galip gelseydi” yorumuyla hatırlanan Kadir Mısıroğlu, yaklaşık iki hafta önce ölmüştü.
Milli Gazete yazarı Ekrem Şama ise, bugünkü köşesinde, "Kadir Mısıroğlu’nun ardından" başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Ekrem Şama, yazısında, Mısıroğlu'nun cenazesine neden gitmediğini anlattı. Şama, Mısıroğlu'nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a olan övgüleriyle, Eyyubi Hanedanı’nın kurucusu olan Selahaddin Eyyubi'ye sövgülerini ele alırken, Mısıroğlu'nun, Eyyubi hakkında bir Müslüman tarihçinin ağzına alamayacağı sözlerle hakaretler ettiğini ifade ederek, tepki gösterdi.
Şama, bundan dolayı, Mısıroğlu'nun cenazesine katılmak konusunda tereddütler yaşadığını ifade ederken, "Sonunda ayağımız çekmedi ve gitmedik. Uzaktan ruhuna bir Fatiha okuduk" dedi.
Ekrem Şama'nın yazısı şu şekilde:
"Çok şey yazmak mümkün.
Erbakan Hocamızla ilgili önce lehte, sonra aleyhteki çıkışları, gayr-i resmi tarihe olan katkıları, ifrat ve tefritleri, cuntacılarla yaptığı köşe kapmacalar, Avrupa’daki gurbetçiler ile olan duygusal ve ticari ilişkileri, Milli Görüş hakkında dedikleri, yaptıkları, Milli Görüş mensuplarının kendisi hakkında sevgileri, antipatileri, kendini Büyük Ortadoğu Projesi'nin fikir babası gibi lanse etmesi, AKP’nin kurulması hususundaki katkıları, Mehmet Akif Ersoy aleyhindeki sövgüleri ve başka konular.
Bir kitaba yetecek hacimdeki bu konulara girecek değiliz.
Sadece bir yönünü ele alacağız:
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki övgüleri ve Kudüs fatihi Selahaddin Eyyubi hakkındaki sövgüleri. Uzun uzun yazmaya yazımızın hacmi yetmez. O halde kısa kısa cümlelerle durumu anlatmayı deneyeceğiz.
Her iki kişi hakkında da kantarın topuzunu dibine kadar kaçıracak şeyler söyledi, yazdı. Selahaddin Eyyubi hakkında bir Müslüman tarihçinin ağzına alamayacağı sözlerle hakaretler ederken, Sayın Cumhurbaşkanı ve partisi hakkında da amentü şartlarına ilaveler yaparcasına methiyeler düzdü. Okuyucularımız hatırlarlar, kendilerine destek vermeyi bir iman şartı halinde lanse ediyordu. Çok kere de okuyucu veya dinleyicileri, bu iki şahsiyet hakkındaki söylediklerinden dolayı, her ikisini de kafalarında mukayese edip, birine aşırı nefret, diğerine de aşırı muhabbet beslemek gibi fikirler canlanıyordu.
Biz şimdi bu iki şahsiyetin benzerliklerini ve farklılıklarını hatırlatmakla yetineceğiz. Bundan öte bir hüküm de vermeyeceğiz.
Önce Kudüs fatihi merhum Selahaddin Eyyubi (S.E.) ile şu anda Cumhurbaşkanımız olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın (R.T.E.) benzerliklerini ortaya koyalım:
*S.E. yaşadığı çağda kendisi İslam dünyasının lideri idi. R.T.E’ye de Mısıroğlu ve birçokları bu günün İslam dünyasının lideri gözüyle bakıyor.
*Her ikisinin zamanında da İslam dünyası, yani Müslüman devletler darmadağınıktır. S.E. zamanında Müslüman devletlerin bazısı Bağdat’a, bazısı da Kahire’ye biat etmişti. Bugün de bazısı Moskova’ya, bazısı da Batı merkezli devletlere bağlıdırlar. Bağımsız gibi gözükenler o gün de vardı, bugün de var.
*S.E. zamanında 1094 yılında başlayan Haçlı saldırıları, sürmekte ve milyonlarca Müslüman’ın kanı akıtılmaya devam etmekte idi. Bugün de 2001 yılında başlayan çağdaş Haçlı saldırıları halen sürmekte, milyonlarca Müslüman’ın kanı akıtılmaya ve yurtlarından sürülmeye devam etmektedir.
*Her iki lider de, İslam Birliği hakkında çalışmalar yaptılar.
*Her iki lider de, Haçlı seferlerini organize etmekte olan liderler ile görüşmeler yapmıştır. Halen de bu görüşmeler sürmektedir.
*Her iki lider de, davalarının tahakkuku ve gayelerine erişmek için gece gündüz büyük gayretler sarf etmişler, halen de sarf etmeyi sürdürmektedir.
*Her iki lider zamanında da, Kudüs ve Mescid-i Aksa işgal altındadır. Gerçi bugün Mescid-i Aksa’nın Müslümanların kontrolünde gibi bir görüntüsü varsa da, hepimiz biliyoruz ki, açık veya örtülü işgal vardır.
*S.E. döneminde baş belası “Tapınak Şövalyeleri” isimli büyük terör örgütü vardı. S.E’nin o örgütle mücadelesi ömür boyu sürdü. R.T.E. döneminde ise “Avangelistler” İslam dünyasının başına bela olup terör hareketlerini organize etmeye devam etmekteler.
Bunlar aşağı yukarı benzer yönleridir.
Farklılıkları üzerindeki tespitlerimizi arz edelim:
*S.E. İslam dünyasını toparlayıp, İslam birliğini kurdu. R.T.E. ise mevcut İslam birliği çabalarını ve bu istikametteki kafalardaki idealleri 2004 yılında Cidde'de İslam devlet liderlerine yaptığı konuşma ile darmadağın etti. Halen de İslam birliğini kurma konusunda bırakın adım atmayı, tek bir cümlesi bile yoktur.
*S.E. Müslüman devletlerle ilişkiler kurarak, onlarla birlikte hareket etti. R.T.E. ise istilacı Haçlılarla koalisyon halinde birlikte hareket etti. Halen de birlikteliklerini sürdürme çabasındadır.
*S.E. Haçlı Seferleri’nin Müslümanların katliamı, sömürülmesi, kutsal beldelerimizin istilası ve yıkılması için yapıldığını biliyor, kabul ediyor, bunları önlemek için mücadele verip siyasetler geliştiriyordu. R.T.E. ise Haçlı Seferleri’nin medeniyet alışverişi olduğunu kabul ederek Müslümanları da buna ikna etmeye çabaladı.
İşte Kadir Mısıroğlu aşağı yukarı her sohbetinde, bu Selahaddin Eyyubi’yi en galiz ifadelerle yerden yere vurdu. Bahanesi de onun kendini yetiştiren ve vefat etmiş olan lider Nurettin Zengi’nin dul ve yaşlı hanımı ile siyasi bir evlilik yapmış olması idi. Bu evlilik doğru bir hareket mi idi, yanlış mı idi, bu konuya da girmeyeceğiz. Ama ömür boyu rahat yatak yüzü görmemiş, at sırtında Haçlıları İslam dünyasından def etmek için çabalamış, İslam birliğini kurmuş ve Kudüs’ü Haçlılardan temizleyerek zafere de ulaşmış bir lidere, galiz cümlelerle hakaretler etmesi yenilir yutulur bir hadise değildir. Aklı başında hiçbir Müslüman’ın içine sindireceği bir hareket de değildir. İki şahsiyetten birini bu şekilde haksız ve galiz ifadelerle yerin dibine batırırken, diğerini desteklemeyi iman esası sayacak kadar yüceltti.
Kadir Mısıroğlu geçenlerde vefat etti.
Yazdığımız sebepler yüzünden cenazesine katılmak konusunda tereddütler yaşadık. Sonunda ayağımız çekmedi ve gitmedik.
Uzaktan ruhuna bir Fatiha okuduk.
Allah rahmet eylesin.
ALTIN PAS TUTMAZ
Her insan sağ iken akıl etmeli,
Hesabı, kitabı, yerin altını!
Kirli gibi göstermekse emeli,
Paslandıramaz asla altını!"