MHP'den o gazetecilere sert tepki! Açıklamalar peş peşe geldi…

Semih Yalçın ve Feti Yıldız, yaptıkları paylaşımlarla bazı gazetecilerle ilgili sert açıklamalarda bulundu.

MHP Genel Başkan Yardımcıları Semih Yalçın ve Feti Yıldız, yaptıkları paylaşımlarla bazı gazetecilerle ilgili sert açıklamalarda bulundu.

Semih Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, "Halk TV, TV 100 ve Sözcü TV gibi solcu gazetecilere ekranı pazarlayan medya kuruluşları; Barış Yarkadaş, Bahar Feyzan, Ali Kemal Erdem, Osman Sert gibi MHP muarızı tipleri ekrana çıkararak partimize saldırmalarını sağlamaktadır. Şuuraltında MHP düşmanlığı şifrelenmiş olan gazeteci Abdülkadir Selvi de meşrebi ve tıyneti icabı, MHP muarızı koroya zaman zaman gönüllü olarak katılmaktadır. Medyada fitne ve bozgunculuğun nevi şahsına münhasır bir versiyonunu temsil eden Selvi, patlamaya hazır bir canlı bomba gibi taraflar arasında gidip gelmektedir. Selvi; vicdanı değil, ahlakı kanayanlarla birliktedir" dedi.

Feti Yıldız ise "Halk Tv’de 'Kırmızı Çizgi' adıyla yayınlanan programda, hangi mihraklara hizmet ettiğini, kimlerle irtibatlı ve iltisaklı olduğunu bildiğimiz Gözde Şeker ve İbrahim Kahveci isimli kişiler 'oyunuzda kan var' sözleriyle başlayan bir dizi lakırdıyla Milliyetçi Hareket Partisi’ne ve Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli‘ye hayasızca saldırmışlar, hakaretler etmişler, iftiralarını peş peşe sıralamışlardır. Bu hakaret ve iftiralara hiçbir kişi ve kurum ifade özgürlüğü diyemez. Bu müfterilerle kanun önünde hesaplaşacağız" açıklamasında bulundu.

GAZETECİLERİ HEDEF ALDI

Sinan Ateş cinayeti davası ve Cumhur ittifakındaki gelişmelerle ilgili haberlerle gündeme gelen MHP'nin iki Genel Başkan Yardımcısı, medyaya tepki göstererek, bazı gazetecileri hedef aldı.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, "Medyada yuvalanan Marksist/sosyalist gazeteciler; her vesileyle şeytanın avukatlığına soyunmakta, öküz altında buzağı arama yarışına girmektedir. Halk TV, TV 100 ve Sözcü TV gibi solcu gazetecilere ekranı pazarlayan medya kuruluşları; Barış Yarkadaş, Bahar Feyzan, Ali Kemal Erdem, Osman Sert gibi MHP muarızı tipleri ekrana çıkararak partimize saldırmalarını sağlamaktadır. Şuuraltında MHP düşmanlığı şifrelenmiş olan gazeteci Abdülkadir Selvi de meşrebi ve tıyneti icabı, MHP muarızı koroya zaman zaman gönüllü olarak katılmaktadır. Medyada fitne ve bozgunculuğun nevi şahsına münhasır bir versiyonunu temsil eden Selvi, patlamaya hazır bir canlı bomba gibi taraflar arasında gidip gelmektedir. Selvi; vicdanı değil, ahlakı kanayanlarla birliktedir" ifadelerini kullandı.

"Sol basında boy gösteren tiplerin kimi her hususta istihbarat edinen CIA ajanı, kimi politika uzmanı(!), kimi toplum bilimci(!), kimi bilirkişi(!) rollerini üstlenerek MHP aleyhinde algı oluşturmaya çalışmaktadır" diyen Yalçın, şöyle devam etti:

"MHP’yi savunmaya kalkan vicdan ve insaf ehli gazetecilereyse mobing ve linç uygulanmaktadır.

Yerel Seçimlerde alınan sonuçların şişirmesiyle coşan bu solcu gazeteciler, MHP aleyhtarlığında yarışa girmişlerdir.

2028’de yapılacak Genel Seçimlerin atmosfer ve şartlarının Yerel Seçimlere benzemeyeceği, Cumhur İttifakının ve MHP’nin o zaman da millet iradesine yön verecek güçte olduğu gerçeği onları taşkınlığa sevk etmektedir.

Cumhur İttifakı ve MHP’nin, gelecekteki seçimlerde etkin ve baskın bir rol oynayacağı aşikârdır.

Cumhur İttifakının güçlü ve MHP’nin müessir olması, CHP’nin müstakbel bir seçim başarısının önünde engeldir.

Bu olguyu tersine çevirmenin yolunun, MHP ile Ak Parti arasına fitne sokup Cumhur İttifakını yıpratmaktan geçtiği düşünülmektedir.

Marksist/sosyalist basın; CHP’nin Genel Seçimleri kazanmasının, Cumhur İttifakının zayıflamasına ve özellikle MHP’nin yıpranmasına bağlı olduğunun bilinciyle hareket etmektedir.

Bu yüzden 2028’de yapılacak Genel Seçimler için şimdiden kollar sıvanmış, aleyhimizde algı çalışmalarına hız verilmiştir.

Bu yüzden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yaptığı her görüşmeden sonra MHP’nin konumu sorgulanmaktadır.

Yukarıda adları geçenler başta olmak üzere bütün solcu gazeteciler, önce bir menfur cinayeti bahane ederek, sonra da Sayın Cumhurbaşkanı’nın temasları üzerinden MHP’yi vurma çabasına girmişlerdir.

MHP’yle alakası bulunmayan bir cinayet davasına TV ve gazete yorumlarında ısrarla yer verilmesine sözde gerekçe olarak toplumsal vicdanın kanaması gösterilmiştir.

Hatta söz konusu cinayet davasının iddianamesinde MHP’lilerin ismi bulunduğu için bizim telaşa kapıldığımız vehmedilmiştir.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın, muhalefet partileriyle temas kurması ise Cumhur İttifakının bozulacağı ve partimizin saf dışı kalacağının işareti olarak gösterilmeye çalışılmıştır.

Hatta bazı aklıevvel gazeteciler artık MHP’nin siyaset ikliminde yalnız başına kaldığını öne sürmüştür.

Tekraren altını çizmek gerekir ki Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan, -Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’yle zaman zaman görüşüp istişare ettiği gibi-, istediği siyasetçi ve kişiyle görüşebilir.

Bu görüşme ve temaslardan olmadık anlamlar çıkarmak; öküz altında buzağı aramak, kırılmayacak dala karga tünemesini beklemektir.

Ayrıca belirtmeliyiz ki solcu medya mensuplarının dillerine doladığı cinayet davasının iddianamesinde hiçbir MHP görevlisinin adı geçmemektedir.

Hâl böyleyken dava; solcu basın tarafından MHP’yi töhmet altında bırakmak, partimize zarar vermek, aleyhimizde algı oluşturmak için kullanılmaktadır.

Cinayetin aydınlanması için seferber olanlar, konu PKK’nın cinayetlerine gelince sessiz kalmaktadır.

Onlar, ellerine MHP aleyhine fırsat geçtiğini sanmaktadır ama biz, mahkeme süreci başladığında iddiası bulunan herkesi davet edeceğiz.

Mahkemenin sahte vicdan kanaması şovlarına değil, hakkaniyete, adalete ve delillere dayanacağını şimdiden hatırlatıyoruz.

Bu vesileyle partimiz hakkındaki iddia sahiplerinin ahlak, samimiyet ve incelik testinden geçeceğini duyuruyoruz.

Aile ve çocuk kavramı istismar edilerek vicdanlar kanatılmaya çalışılırken, terörle mücadelede anasız babasız kalan binlerce yavrumuzun ve mağdur olan ailelerin dramına sessiz kalınmaktadır.

Bir ailenin acısı provokasyona malzeme yapılırken, diğer taraftan binlerce ailenin kederleri karşısında suspus olunmaktadır.

Bir dava üzerinden MHP’yi delilsiz, belgesiz, ispatsız ve dayanaksız hedef alan marksist basın; binlerce vatandaşımızın polisimizin, askerimizin katillerini sorgulamaktan kaçınmaktadır.

Şimdi soruyoruz!

Marksist/sosyalist basın, şehit ailelerinin haklarını ve yaşanan mahkeme süreçlerini neden es geçmektedir?

Şehit ailelerinin hakları ve mağduriyetleriyle ilgili neden solcu TV kanallarında yayın yapılmamaktadır?

Solcu TV kanalları, çocukları terör örgütü tarafından kaçırılarak militanlaştırılan ailelerin, Diyarbakır annelerinin feryadına neden kulaklarını tıkamaktadır?

Malum kanalların, aynı hassasiyetle PKK'nın acentesinde saf tutmuş sözde milletvekillerini, sözde politikacıları sorguladığı neden hiç görülmemiştir?

Bu kanallardaki MHP muarızı sunucu ve yorumcuların, Dem Partilileri PKK’nın cinayet ve eylemleriyle ilgili soru yağmuruna tuttuğuna niçin hiç şahit olunmamıştır?

...

Partimize dönük düşmanlık tiyatrosunun bir türlü bitmeyen prömiyeri ne kadar sürerse sürsün MHP, inandığı yolda kararlılıkla yürüyecektir.

Bu tiyatro ne kadar sahneye konulursa konulsun, milletten alkış almayacaktır.

Çünkü rol alıp rol çalanların kirli oyunu, gözler önündedir.

CHP ve yandaş basın yanlış hesap peşindedir.

Yanlış hesap mahkemeden dönecektir.

Allah; haklının yanında, doğrunun yardımcısıdır.

O, ne güzel vekildir."

FETİ YILDIZ: BU MÜFTERİLERLE KANUN ÖNÜNDE HESAPLAŞACAĞIZ

MHP'den gazetecilere yönelik bir tepki de Genel Başkan Yarımcısı Feti Yıldız'dan geldi. Yıldız, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Halk Tv’de 'Kırmızı Çizgi' adıyla yayınlanan programda, hangi mihraklara hizmet ettiğini, kimlerle irtibatlı ve iltisaklı olduğunu bildiğimiz Gözde Şeker ve İbrahim Kahveci isimli kişiler 'oyunuzda kan var' sözleriyle başlayan bir dizi lakırdıyla Milliyetçi Hareket Partisi’ne ve Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli‘ye hayasızca saldırmışlar, hakaretler etmişler, iftiralarını peş peşe sıralamışlardır. Bu hakaret ve iftiralara hiçbir kişi ve kurum ifade özgürlüğü diyemez. Bu müfterilerle kanun önünde hesaplaşacağız. Hangi nam altında olursa olsun özürlerini de kabul etmeyeceğiz" dedi.