MHP, Star yazarını hedef aldı! "Sübliminal mesaj mı vermektedir, yoksa.."

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, iktidara yakın Star gazetesi yazarı Ersoy Dede’yi hedef aldı.

Yalçın çok sert açıklamalarla Twitter’dan yüklenerek, “Ersoy Dede, kirli hesap peşindeki çevrelere sübliminal mesaj mı vermektedir; yoksa sadece gafletine, ramazan rehavetine mi yenik düşmüştür, bilmek isteriz” diye yazdı.

Tartışma, Ersoy Dede’nin köşesinden MHP’li Naci Memiş’in ölümün ardından Devlet Bahçeli’nin sessiz kalmasını eleştirmesiyle başladı.

Dede o yazısında, “MHP içinde milletine hizmet etmekten başka bir siyasi hedefi hiç olmadı. Kimsenin koltuğuna göz dikmedi. Hiçbir dava arkadaşının arkasından film çevirmedi. Önüne altın tepside fırsatlar sunulmasına rağmen elinin tersiyle itti, MHP’de mücadeleyi tercih etti. Son nefesini de kendine şiar edindiği ‘Turani ve Kurani değerlerden ayrılmayın’ diyerek verdi. Bir Peygamber sevdalısı öldü. Devlet Bahçeli duymadı bile” İfadelerini kullanmıştı.

Dede’ye yanıt Semih Yalçın’dan geldi. Yalçın Twitter hesabından yaptığı açıklamalarda sert ifadeler kullandı. Yalçın, "Ersoy Dede, kirli hesap peşindeki çevrelere sübliminal mesaj mı vermektedir; yoksa sadece gafletine, ramazan rehavetine mi yenik düşmüştür, bilmek isteriz" dedi.

Yalçın’ın paylaşımları şöyle:

“Star yazarı Ersoy Dede’nin, evvelki gün durup dururken MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’yi diline dolamasını pek yadırgadık.

Biz Ersoy Dede’den Sayın Devlet Bahçeli hakkında daha sorumlu ve dikkatli bir dil kullanmasını, camiamızın hassas sinir uçlarına dokunmamaya özen göstermesini, kutsallarımıza dil uzatmamasını beklerdik.

Sayın Dede’nin hem mübarek Ramazan günü hem de bayram ‘arefesinde Sayın Genel Başkanımızla ilgili ziyadesiyle nazik bir konuyu hoyratça kaşımasında cemile, iyi niyet ve gazetecilik refleksi aradık ama bulamadık.

Ölen insanların arkasından konuşmak bize yakışmaz. Allah rahmet eylesin. Davamıza kabınca katkıda bulunup ebedî âleme irtihal eden hiç kimsenin emeğinin boşa gitmeyeceğini biliyoruz.

Ancak Ülkücü ahlakından mahrum, Ülküdaşlık hukukundan nasipsiz, mensubiyet şuuru zayıf bir takım bir takım disiplinsiz, ilkesiz ve gevşek tabiatlı kimseler; FETÖ’nün ve onun kullandığı maşaların oltasına takılmıştır.

Ancak Ülkücü ahlakından mahrum, Ülküdaşlık hukukundan nasipsiz, mensubiyet şuuru zayıf bir takım bir takım disiplinsiz, ilkesiz ve gevşek tabiatlı kimseler; FETÖ’nün ve onun kullandığı maşaların oltasına takılmıştır.

Ancak, sönme emareleri gösteren bu ateşin etrafında hâlâ sinsi sinsi oynayanlar ve özellikle sosyal medya üzerinden klavye kahramanlığı yaparak MHP ve Sayın Genel Başkanımız aleyhinde yalan ve iftira dolu kampanyalarını halâ sürdüren zavallılar vardır.

FETÖ’den tutuklanan, soruşturma geçiren, meslekten ihraç edilen erbab-ı denaet; bugünlerde kendilerini “Ülkücü”, “eski Ülkücü” gibi aslında asla haiz ve layık olmadıkları sıfatlarla kamuoyuna takdim ederek tefrika ve fitne ateşine odun atmaya çabalamaktadır.

Bunların, azılı FETÖ’cü Emre Uslu ve onun gibilerle paralel taktik ve tekniklere başvurdukları, aynı dili kullandıkları, aynı iddiaları dillendirdikleri dikkatlerden kaçmamaktadır.

FETÖ’nün harıl harıl çalışmakta olan kripto hücreleri; fitne ateşini harlamakta, yeniden toparlanmak ve toplumsal kaosu tekrar alevlendirmek için fırsat kollamaktadır.

Kripto FETÖ unsurlarının sevk ve idaresinde yürütülen bu aleyhte kampanyalarda piyon ve at uşağı olan bir takım bahtsızlar; MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli ve partimiz aleyhinde olmadık iftraları ısıtıp ısıtıp yeniden sofraya sürmektedir.

Sorumlu ve aklı başında bütün Ülkücüler pek iyi bilir ki Sayın Devlet Bahçeli’nin bulunduğu makam, MHP’nin kurumsal kimliğinin odak noktasıdır.

Genel Başkanlık makamının; merhum Başbuğ’umuzun kutsal bir emaneti, değeri beşeri tartılarla ölçülemeyecek mesabe ve ağırlıkta bir manevi vedia olduğunu bilmeyen Ülkücü yoktur.

Daha önce de yazıp söyledik, yine dile getirelim: MHP Genel Başkanı, partimizin birlik ve beraberliğinin, ülkü ve ülke yolunda yekvücut oluşunun sembolüdür. Partimizin kamuoyu nezdindeki saygınlığının da birinci adresidir.

MHP Genel Başkanlığının, sadece Milliyetçi-Ülkücü Hareketin liderliğinden ibaret olmadığını camiamızın bütün mensupları pek âlâ bilmektedir.

MHP Genel Başkanlığı, aynı zamanda Türk dünyasının umut bağladığı yüksek bir tarihî misyonun da liderliğidir.

MHP Lideri yara alırsa bundan en büyük zararı parti kurumu ve Ülkücü Hareket görecektir.

MHP camiasının birlik ve bütünlük sembolü olan lidere yönelik saldırılarla kamuoyu algısını değiştirmeye ve lider hakkında negatif algı oluşturmaya çalışanların hedefi bellidir.

MHP Lideri aleyhindeki kampanyaların amacı; partimizi ve Ülkücü Hareketi işlevsiz hâle getirmektir.

Çünkü MHP; Türkiye’yi bölüp parçalamak isteyenlerin karşısında tek etkin caydırıcı siyasi güç, Ülkücü Hareket de maşeri vicdanı temsil eden en kuvvetli toplumsal örgütlenmedir.

MHP; Türkiye’nin geleceğine vaziyet etmek üzere millî mutabakatla kurulan Cumhur İttifakını parçalamaya çaba gösteren kripto FETÖ unsurlarının önündeki sarsılmaz engeldir.

Sorumluluk sahibi her Ülkücü bilir ki liderlik, uluorta münakaşa ve mücadelelerin sonunda el değiştiren alelade bir kurum değildir. Liderlik, herkesin üstlenebileceği sıradan bir görev de değildir. Oraya, sadece Ülkücü irade marifetiyle erişilir.

MHP’yi siyaseten güçten düşürmek isteyenler, uzun süredir yapay ve eğreti bir lider tartışmasını gündemde tutmaya ve bizim aramıza bu yoldan nifak sokmaya uğraşmaktadır.

Peki Ersoy Dede neden böyle bir çirkin furyaya çanak tutmaktadır?

Nifak tohumlarının aramızda filiz verip büyümesi için uğraşanlara rağmen, MHP teşkilatları ve camiamızın, Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin liderliği etrafında sıkıca kenetlendiğini dile getirmek yerine, Sayın Dede neden hassas noktaları deşme gayretkeşliğine girmektedir?

Sayın Dede, Ülkücü Hareket için çok büyük önem taşıyan liderlik müessesesini hedef alan ve amaçları Ülkücülerin lidere bağlılığını zayıflatmak, mensubiyet şuurunu vurmak olan çevrelere niçin cephane taşımaktadır?

Ersoy Dede, kirli hesap peşindeki çevrelere sübliminal mesaj mı vermektedir; yoksa sadece gafletine, ramazan rehavetine mi yenik düşmüştür, bilmek isteriz.

Bilinmesini isteriz ki MHP teşkilatlarıyla Ülkü Ocakları, fitne ateşinin altına sürekli odun atma gayretlerini büyük bir dikkat ve teyakkuzla takip etmektedir.

Bilinmesini isteriz ki MHP camiası, tefrika saldırılarını bugün de durdurup fitne ateşini söndürmeye muktedirdir.

MHP, bu mücadelesinde sele kapılan kütükleri de kurtaracaktır ama kendini azgın dalgalara atmaya pek hevesli Ersoy Dede için yapılacak pek bir şey yoktur.

Star yazarından; neden oltaya geldiğini, neden fısk ve fücura malzeme verdiğini açıklamasını bekliyoruz.

Ersoy Dede’nin, bugün bütün ihtişamıyla ayakta duran ve millî mevcudiyet azmimizin örgütlü teşekkülü konumunu muhafaza eden şanlı Ülkü Ocaklarına dil uzatması ise ayrı bir gaftır.

Ülkü Ocakları, öyle alelusul gazete köşelerinde tartışılacak bir kuruluş değildir.

Ülkü Ocakları; mazinin mefahirini atiye taşıyan kutlu bir kervanı menzile ulaştırmaya ant içmiş vatan evlatlarının ilk göz ağrısı, ilk sevdasıdır.

Ülkü Ocakları; serdengeçtiler, gaziler ve şehitler silsilesinin yetiştiği öyle muazzez bir mekteptir ki onun mensubu olmak ve oradan yetişmek; bütün eğitim merhalelerinden, bütün beşeri mertebelerden ve bütün diplomalardan üstündür.

Kökü mazide olan mukaddes bir davanın neferlerini Cumhuriyet Türkiye’sine armağan eden Ülkü Ocakları, hâlen yeni idealist kuşaklar yetiştirmeye devam eden güzide bir müessesedir.

Ersoy Dede’ye, daha birkaç gün önce 27 Mayıs’ta şehadetlerini tazimle andığımız serdengeçtilerin, kahramanların yuvası hakkında dikkatli bir dil, layık olduğu ihtirama münasip bir üslup kullanmasını tavsiye ediyoruz.”

ERSOY DEDE’DEN YANIT

Semih Yalçın’ın bu ifadelerine ise Ersoy Dede yine Twitter’dan yanıt verdi.

“Sayın Semih Yalçın.. 20 maddelik açıklamanızı okudum. Satırlar arasına sakladığınız şey nedir bilmiyorum.. Ben Naci Memiş’in sizin davanızda önemli bir yeri olduğunu zannediyordum. Ki Sayın Vedat Bilgin’in cenazeye gösterdiği önem de bunu doğruluyordu aslında” diyen Dede şunları paylaştı:

“Oysa açıklamanızda bir sürü cümlede ‘Fetö’ ifadesi yer alıyor. Yani eski dava arkadaşınız için bir baş sağlığı dilemek yerine onun Fetöcü olduğunu mu ima ediyorsunuz? Sadece soruyorum, anlamadığımdan.

Ve ben Devlet Bey’e saldırmış, suçlamış, itham etmiş de değilim.. @E_SemihYalcin ‘hareketiniz için bu kadar kıymetli bir ismi sonsuzluğa uğurlarken Devlet Bey’in haberi olmadı’ diyerek bir durum tespiti yapıyorum. Eminim haberi olsaydı aileyi arayıp başsağlığı dilerdi.

Bu arada özür dilerim, 20 değil 30 maddeymiş.. 30 madde boyunca bana saydırırken (ki saydırın, tartışmış oluruz, sorun değil) bir maddede de ‘haklısınız eski dava arkadaşımız Naci Memiş’e de Allah’tan rahmet diliyorum’ deseydiniz ne güzel olacaktı.”