'METİN KURT'A SON VEDA: BÖYLEDİR BİZİM SEVDAMIZ'

""Metin Kurt gibi yalnızız ceza sahasında” diyor Kesmeşeker, şarkıda. Bugün ve artık biraz daha öyleyiz. Bir+Bir'deki söyleşiyi yeniden okuyarak, ayakta alkışlarla, Muhteşem 7'yi uğurluyoruz&..."

METİN KURT'UN BİR+BİR'DE YAYINLANAN RÖPORTAJI:

Metin Kurt’a son veda: Böyledir bizim sevdamız

Metin Kurt dün öğle saatlerinde kalp yetmezliği nedeniyle vefat etti. Haberi aldığımız anda inanamadık, o şoku atlatabilmiş değiliz. Dört gün önce gırtlak kanseri teshisi konmuş, fakat kanserin boyutunun küçük olduğu söylenmiş. Biyopsi icin özel hastaneyi kabul etmemiş. Samatya SSK hastanesindeki operasyon sırasında kalp yetmezliği başgöstermiş. Kırk dakika mücadele etmişler, geri getirememişler…

Futbolculuğundan, ‘70’lerden, Galatasaray’ın üç sezon üst üste şampiyonluğundan bilenler unutamıyor. Daha o zamanlardan öne çıkan mücadeleci tavrıyla, futbol âlemine zaten kendisi uzak durmuştu. Daha o yıllardan, sporda sendikalaşma girişimlerinin başını çekmiş, endüstriyel futbola mesafesi giderek artmıştı. Bugünkü kokuşmuş futbol düzeninin tam mânâsıyla anti-teziydi. Kesmeşeker 2011 albümü “Doğdum Ben Memlekette”nin kapağına onun yakışıklı bir fotoğrafını kondurmuş, bir de “Metin Kurt Yalnızlığı” diye bir şarkı patlatmıştı. Bu vesileyle Kesmeşeker’in lokomotifi Cenk Taner’le beraber Metin Kurt’la Bir+Bir için uzun bir oturum, şarkılı bir söyleşi yapmıştık, kendisine sevgimiz orada katlanmıştı. Bir dostu, bir yoldaşı, bir sembolü çok erken yitirdik. Cenazesi bugün ikindi namazıyla Tayyip Erdoğan’ın yaptırdığı Ataşehir Mimar Sinan Camii’nden kalkacak. Son bir söz için iyi bir mekân…

“Metin Kurt gibi yalnızız ceza sahasında” diyor Kesmeşeker, şarkıda. Bugün ve artık biraz daha öyleyiz. Bir+Bir’deki söyleşiyi yeniden okuyarak, ayakta alkışlarla, Muhteşem 7’yi uğurluyoruz…

Metin Kurt: Arkası gelmez dertlerimin… (gülüyor) ‘70’lerde, hatta ‘60’ların sonlarında, idollerimizden biriydi Erkin Koray… Cem Karaca, Zülfü Livaneli, Ruhi Su’yla birlikte. Ama Cem Karaca’yla Erkin Koray bana daha yakındı. Bir dönem Erkin Koray’ı kaybettim. Yıllar sonra, arkadaşlarla Ortaköy’de oturuyoruz, dediler ki “Metin abi, Erkin Koray şurada sahneye çıkıyor”. Bir grup yaptık, gittik dinlemeye. Ama ben Erkin’in yeni şeklini bilmiyorum. Bir baktım hep rock çalıyor ve yabancı… “Kızları da Alın Askere”, “Aşk Oyunu”, “Öyle Bir Geçer Zaman ki”; hiçbirini çalmadı. Bekliyorum, “belki daha sonra çalar” diye düşünüyorum. Programı bitirdi, gitti kulise. Garsonu çağırdım, “Erkin Koray gelip şu, şu, şu şarkıları çalmazsa, hesap ödemiyoruz” dedim. (gülüyor) Derken bir baktım, öfkeyle, dinamit gibi bir adam girdi. “Kim” dedi “ya böyle konuşan!” “Ben konuşuyorum” dedim. “Oo, n’aber” dedi, geldi, oturdu. “Abi biz seni o şarkılarla tanıyoruz, bunları bilmiyoruz” dedim. “Araya onlardan bir-iki şarkı koyup biraz pozitif ayrımcılık yapamaz mıydın?” “Tamam” dedi, “çıkıyorum sahneye, ama bir şartla, ben çalacağım, sen söyleyeceksin.” “Tamam” dedim. Sonra iki şarkıyı ben söyledim. (gülüyor)

Şarkıların sözlerini biliyor muydun?

Metin: Hepsini biliyorum ezbere. Cem Karaca’nınkileri de bilirim. Barış Manço’nunkileri de… (gülüyor)

O gece hangi şarkıları söyledin?

Metin: “Aşk Oyunu”nu ve “Kızları da Alın Askere”yi.

Cenk: Metin abinin epey şarkıcılık maceraları var.

Metin: Bir dönem devamlı Cağaloğlu’nda Çağdaş Gazeteciler Derneği’ne gidiyordum. Kafayı bulunca solistten mikrofonu alıyordum, bir-iki şiir okuyordum, bir-iki şarkı söylüyordum. Bir gece moralim çok bozuk, şarkı söylemek istemiyorum. Herkes de beni beklemiş, garsonlar, çalışanlar… Biri geldi, “Metin abi, lütfen sahneye çıkar mısın” dedi. “Yok, bu gece şarkı söylemek istemiyorum” dedim. “Abi bizi düşün biraz” dedi. “Ne oldu ya?” dedim. O esnada on kişilik bir grup var; en yüklü masa. Bizim çocuklar “Metin Kurt burada her gece sahneye çıkıyor” demişler. O grup da beni dinlemeye gelmiş meğer. Neyse, onların gönlünü yaptık. (gülüyor)

Erkin’in futbolla alâkası var mı? Hemen tanımış seni…

Metin: Futboldan değil, siyasetten tanışıyorduk. O dönemin demokrat insanlarından biriydi.

Cenk: Ama sonra DYP’den aday oldu…

Birkaç sene önce daha beterini yaptı, hiç girmeyelim oralara.

Metin: 1960’ların sonunda underground denen olay vardı, yeraltı müziği… 45’lik plak dönemiydi. Hep beklerdim, onların 45’likleri çıksın. Barış Manço’nun “Dağlar Dağlar”ı mesela. Hâlâ gittiğim meyhanede mikrofonu elime aldım mı, onu söylerim… (gülüyor) Başka şekilde yorumlayarak tabii, bazılarının sevgilisi dağlarda gitmiştir diye kendime göre yorum yaparak söylerim.

Cem Karaca’dan neleri söylersin?

Metin: Herkes gibi, “Tamirci Çırağı”yla başlarsın bir defa. En klasik şarkısıdır. Hatta, benim ilk oğlumun isminin fikir babası bir ölçüde Cem Karaca’dır. Doğumdan bir gece evvel yeni plağı çıkmıştı, orada bir bir şarkı vardı, “Yiğitler, yiğitler, bizim yiğitler” diye. “Erkek olursa, ismi Yiğit olacak” dedim. Büyük oğlumun ismi Yiğit’tir.

Küçüğün adı ne?

Metin: Yağız. Ondan sonraki Candaş. Üç oğlum var.

Senin aran nasıl Erkin Koray’la?

Cenk: Zamanına göre, müzik açısından ileri bir adamdır. “Erkin Koray Tutkusu” (1977) baş plaklarımdan biridir hâlâ. O dönem için çok ileri bir çalışma. Aslında, çok da anlaşılmamış bir adam. O açıdan Erkin Koray’ın biraz küskün olduğunu düşünüyorum. Biraz da yalnız bir adam. Metin abinin dediği gibi, underground olayı Türkiye halkının nabzını, kulağını iyi yakalamıştı. Erkin Koray da underground’un öncülerindendi. O açıdan kredisi çok. Ne yapsa o kredi bitmiyor. Hem underground yapıp hem icabında arabeske kayan başkası olsa tefe koyarlardı. Rock camiası sahiplenmezdi. Hep böyle şaşırtan şeyleri oluyor. Herkes grup çıksın diye bekliyor, o tek klavye çıkıveriyor. Tek klavyeyle albüm yapıyor… Ama o kredi bitmiyor işte, ‘60’lara, ‘70’lere dayalı bir kredi. Batı’nın da çok ilgisini çekiyor. Sample’larını kullanan yabancı gruplar var. ABD’de plaklarını basıyorlar şimdi. Keşfet keşfet bitmiyor adam. Müziği derken, eski fotoğraflar çıkıyor, fotoğraflar bitiyor, başka şeyler çıkıyor… (gülüyor)

Erkin cover’ı yapayım desen, neleri seçersin? İlk üçe hangi şarkılar girer?

Cenk: “Erkin Koray Tutkusu”nda bir tane var. Cover yapan arkadaşlar ona nasıl uyanmadılar, bilmiyorum. “Hasta ruhuma” diye giden bir parça, “Yalnız Sen Varsın”… Black Sabbath gibi gidiyor. Odur birincisi. İkincisi, “Cemalim”; yorumu çok iyidir, çok beğeniyorum. Oradaki gitar solo da en iyi gitar sololardan biri bence. Üçüncüsünü de o dönemden, plak döneminden seçerim. “Allah Aşkına” olabilir. “Erkin Koray Tutkusu” ve “Elektronik Türküler”; o iki plaktan seçerdim.

Yeni albümünüzdeki (“Doğdum Ben Memlekette”) ilk üçün hangi şarkılar? Kesmeşeker dinleyicileri keşke sözlerini ezbere alsalar dediğin şarkılar…

Cenk: “Her Şey Sermaye İçin Sevgilim’’; “Deniz’siz martılar bir Deniz arar’’ sözüyle. “Kim Sessizse O Ağlasın’’; “seni kendimle takas ettim güzel kardeşim” sözüyle. “Benim Adım Ne’’; “orda siyahlar, orda beyazlar, orda sarılar, orda kızıllar” sözüyle. Bunlar öne çıkabilir. Ama objektif olmam söz konusu değil. Hepsini severim velhasıl. (gülüyor)

Metin: Erkin Koray’la ilgili bir anı daha anlatabilir miyim? ‘70’lerde, yaz tatillerini Tekirdağ – Şarköy’de geçiriyordum. Zamanı boşa geçirmemek için sabah saat 8’de, 10-12 yaş grubuna jimnastik yaptırıyordum. 11’de sahada futbol takımına antrenman yaptırıyordum. Akşam üzeri de topladığım grupla beraber kros yapıyorduk. Kros yaparken şarkı da söylüyorduk. Özellikle lüks villaların önünden geçerken… Adamlar oturmuşlar, sanki dünyayı onlar yaratmış. Çocuklara “Âlemin keyfi yerinde yine maşallah” şarkısını söyletiyordum. (gülüyor) Sonunda, kaymakam uyanmış işe, haber gönderdi, şikâyet etmişler…

“Öyle Bir Geçer Zaman ki” diye bir dizi var. Takip ediyor musun?

Metin: Dizi izlemiyorum. Haberleri izliyorum, açık oturumlara bakıyorum. Zaten iki-üç kanalı izliyorum. CNN, NTV, bazen Habertürk…

Telegol’e filan takılmıyor musun?

Metin: Spor programlarını da her zaman izlemiyorum, yaptıkları tartışmalar bıktırıcı oldu. Hep sonuçları tartışıyorlar.
Cenk: Clash değil mi bu?

Evet, “Magnificient Seven”, muhteşem yedi…

Cenk: Joe Strummer olayı… Kafadan girmiş.

Kafa deyince; beren Chelsea beresi. Yoksa?

Cenk: Chelsea ile uzak yakın bir ilişkim yok, bere sıcak tutuyor, ayrı. (gülüyor) İngiliz bir arkadaş hediye etti. Ben kırmızılı takımları daha çok seviyorum. Liverpool mesela. Strummer Chelsea’liymiş.

Biz onu Arsenal’li biliyorduk.

Cenk: Chelsea’li dedi bir arkadaş. Ben de öyle bir yamuk olabilir mi diye düşündüm. (gülüyor) “Tek falsosu odur” dedi o arkadaş.

Arsenal’i şundan yakıştırdık galiba: Arsenal’in efsane santrhafı Tony Adams için yazdığı şarkı var.

Cenk: Bizim de “Metin Kurt Yalnızlığı” şarkımız var, demek ki oradan da bir kardeşliğimiz var. (gülüyor) Clash politik tavrıyla da türü yok olan gruplardan. Yazık oldu. O dönemde Türkiye’de Sex Pistols daha çok bilinirdi, Clash’i meraklısı bilirdi. Ta ki ünlü şarkıları “Should I Stay Or Should I Go” reklamlarda kullanılana kadar. Strummer’ın bir açıklaması vardı herhalde buna. (gülüyor) Abimiz Chelsea’ye ve reklama takıldı. (gülüyor)

http://birdirbir.org/metin-kurta-son-veda-boyledir-bizim-sevdamiz/