MERYEM'İ DEĞİL KENDİMİZİ TÜKETTİK!
Meryem Uzerli kötü çalışma şartlarını protesto ederek Muhteşem Yüzyıl'ı bıraktı ancak kimselere yaranamadı! Genç oyuncuyu eleştirenler haklı mı? Murat Tolga Şen yorumluyor.
Muhteşem Yüzyıl’ın Hürrem’i olmazdan önce hiçbirimizin haberi yoktu bu genç kadından. Haberimiz olduğunda da, rolünün de etkisiyle, nefret etmek için elimizden geleni yaptık. Şivesiyle, oyunculuğuyla, geçmişte verdiği baldır bacak pozlarıyla dalga geçtik. Rolüne inanan halkı geçtim, sektör takipçilerinin bu kadar düşmanca davranmasını hak ettiren ne yapmıştı ki?
Bizim kadar önyargılı toplum az bulunur! Sonra kız bir yerlere çıktı, samimi laflar etti, bu sefer de 180 derece döndük hepimiz Hürrem’ci/Meryem’ci olduk. Ailemizin kızı oluverdi. O çok dalga geçtiğimiz şivesi bile dünyanın en sevimli şeyi gibi geldi bize...
Meryem Uzerli Türk elbette ama o bizim gibi hayatta kalmak için yalana dolana, sinsiliğe başvurmak zorunda kalan bir kültürde yetişmemiş. Yurtdışından gelen akrabalarımda sürekli gözlemlediğim bir şeydir bu; onlar bizim gibi değiller. Daha düz, daha dolaysız ve dürüstler ve daha sahici yaşıyorlar hayatı. Onlarla her etkileşime geçtiğimde aslında kendimizi düşünürüm. Ne kadar kolay yalan söylüyoruz neden bu kadar sahte ve sinsiyiz diye...
Meryem Uzerli başından beri sektörün kurallarına göre oynamadı. 2011 TV Ödüllerinde ödülü alamadığı için ağlayan, "ben çok istiyordum bu ödülü" diyen bir kadından bahsediyoruz. Aday olduğu dalda ödül kazanamayıp yine de meskeli bir yüz ifadesiyle rakibini alkışlayanlardan farklıydı bu kız.
Ortalık “diziler 60 dakika olsun, dayanamıyoruz artık!” diyen başrol oyuncularından geçilmez ancak aldıkları bol sıfırlı rakamların hatırına göstermelik bir tepki olmaktan ileri gitmez bu durum. Piyasada iş yapan başrol oyuncuları belli, onlar durumu gerçekten veto etse mutlaka bir şeyler değişirdi ama bakmayın siz yükselen toza, dumana… Aslında herkesin keyfi pek yerinde….
“Kışın eşek gibi çalışırız, sezon bitince Kaş’a kaçarız” gibisinden bir motivasyona sahiptir bizim dizi oyuncularımız. Meryem Uzerli onlar gibi düşünmüyormuş demek ki, herkesin düşünüp cesaret edemediği şeyi yaptı!
Türkiye’nin en çok izlenen dizilerinden birinin baş kadın karakteri, yapımcılarına ve tüm sektöre rest çekti, “böyle saçma sapan iş olmaz ben oynamıyorum!” dedi.
Başta ne tepki vereceğimizi bilemedik ama bugün Hürriyet’in Pazar ekini okuduğumda fark ettim ki biz hala o dedikoducu ve kötü niyetli mahalleyiz! Yorgo Kirbaki’sinden, Gülse Birsel’ine, herkes Meryem’in durumuyla ilgili kalem oynatmış ve toplamdan çıkan ana fikir şu; Meryem tükeniyorsa biz ne yapalım! Bu Alamancılar da pek çıtkırıldım, hemen de tükeniyorlar. Tükenmişlik sendromu da neymiş, biz Türküz, bize bir şey olmaz, biz sendromu tüketiriz vs.
Başbakanın deyimiyle; gece gündüz kafanın kıyak olması böyle bir şey sanırım. Bu kadın yıllardır şikayet edilen ama iyice kölelik düzenine dönüşen bir sisteme çomak soktu ve alkış yerine tepki alıyor şimdi. Çok şaşırdım doğrusu! Kusura bakmayın ama bu şekilde öne çıkan bir oyuncunun arkasında durmayacaksanız size her şey müstehak! O diziler umarım 300 dakika olur da setlerden çıkamazsınız!
Meryem’in yaptığı sıradışı bir şey, o yüzden eleştirilmesi doğal ama sektör insanlarının arasından bu kadar çok Brütüs çıkması beni üzdü. Kölelik düzenine aslında kimsenin gerçek bir itirazı yokmuş, o protestolar Twitter’da takipçi arttıran sahte duyarlılığımıza hizmet ediyormuş meğer!
Son söz; TV dünyasında da durum aynı, ortalık sahte devrimcilerle dolu...
MURAT TOLGA ŞEN /
Bizim kadar önyargılı toplum az bulunur! Sonra kız bir yerlere çıktı, samimi laflar etti, bu sefer de 180 derece döndük hepimiz Hürrem’ci/Meryem’ci olduk. Ailemizin kızı oluverdi. O çok dalga geçtiğimiz şivesi bile dünyanın en sevimli şeyi gibi geldi bize...
Meryem Uzerli Türk elbette ama o bizim gibi hayatta kalmak için yalana dolana, sinsiliğe başvurmak zorunda kalan bir kültürde yetişmemiş. Yurtdışından gelen akrabalarımda sürekli gözlemlediğim bir şeydir bu; onlar bizim gibi değiller. Daha düz, daha dolaysız ve dürüstler ve daha sahici yaşıyorlar hayatı. Onlarla her etkileşime geçtiğimde aslında kendimizi düşünürüm. Ne kadar kolay yalan söylüyoruz neden bu kadar sahte ve sinsiyiz diye...
Meryem Uzerli başından beri sektörün kurallarına göre oynamadı. 2011 TV Ödüllerinde ödülü alamadığı için ağlayan, "ben çok istiyordum bu ödülü" diyen bir kadından bahsediyoruz. Aday olduğu dalda ödül kazanamayıp yine de meskeli bir yüz ifadesiyle rakibini alkışlayanlardan farklıydı bu kız.
Ortalık “diziler 60 dakika olsun, dayanamıyoruz artık!” diyen başrol oyuncularından geçilmez ancak aldıkları bol sıfırlı rakamların hatırına göstermelik bir tepki olmaktan ileri gitmez bu durum. Piyasada iş yapan başrol oyuncuları belli, onlar durumu gerçekten veto etse mutlaka bir şeyler değişirdi ama bakmayın siz yükselen toza, dumana… Aslında herkesin keyfi pek yerinde….
“Kışın eşek gibi çalışırız, sezon bitince Kaş’a kaçarız” gibisinden bir motivasyona sahiptir bizim dizi oyuncularımız. Meryem Uzerli onlar gibi düşünmüyormuş demek ki, herkesin düşünüp cesaret edemediği şeyi yaptı!
Türkiye’nin en çok izlenen dizilerinden birinin baş kadın karakteri, yapımcılarına ve tüm sektöre rest çekti, “böyle saçma sapan iş olmaz ben oynamıyorum!” dedi.
Başta ne tepki vereceğimizi bilemedik ama bugün Hürriyet’in Pazar ekini okuduğumda fark ettim ki biz hala o dedikoducu ve kötü niyetli mahalleyiz! Yorgo Kirbaki’sinden, Gülse Birsel’ine, herkes Meryem’in durumuyla ilgili kalem oynatmış ve toplamdan çıkan ana fikir şu; Meryem tükeniyorsa biz ne yapalım! Bu Alamancılar da pek çıtkırıldım, hemen de tükeniyorlar. Tükenmişlik sendromu da neymiş, biz Türküz, bize bir şey olmaz, biz sendromu tüketiriz vs.
Başbakanın deyimiyle; gece gündüz kafanın kıyak olması böyle bir şey sanırım. Bu kadın yıllardır şikayet edilen ama iyice kölelik düzenine dönüşen bir sisteme çomak soktu ve alkış yerine tepki alıyor şimdi. Çok şaşırdım doğrusu! Kusura bakmayın ama bu şekilde öne çıkan bir oyuncunun arkasında durmayacaksanız size her şey müstehak! O diziler umarım 300 dakika olur da setlerden çıkamazsınız!
Meryem’in yaptığı sıradışı bir şey, o yüzden eleştirilmesi doğal ama sektör insanlarının arasından bu kadar çok Brütüs çıkması beni üzdü. Kölelik düzenine aslında kimsenin gerçek bir itirazı yokmuş, o protestolar Twitter’da takipçi arttıran sahte duyarlılığımıza hizmet ediyormuş meğer!
Son söz; TV dünyasında da durum aynı, ortalık sahte devrimcilerle dolu...
MURAT TOLGA ŞEN /