Mertçe çıkın karşımıza delikli tavacılar; hayatlarınızda bir kere erkek gibi davranın!
Medyaradar'ın patronu Medyatava çetesinin peşini bırakmıyor!
FETÖ’nün en müptezel tarzıyla medyayı dizayn etmeye çalışan delikli tavacılar, iftiralara doymadılar. Etsinler bakalım; öyle bir kusturacağız ki o iftiralarını sonunda nasıl insan içine çıkacaklar merak ediyorum.
Bunlar solculuğu üniversite koridorlarında, yasa dışı örgüt toplantılarında yanlış anlamışlar. Solculuk patrondan çalıp, keseyi doldurup sonra zamparalık masasında solculuk edebiyatı parçalamakla olmuyor. Hele hele Cihangir’in tepelerinde alınan lüks penthouse dairelerde, gidilen beleş gezilerde hiç olmuyor. Bütün mekanlarda da bedava yiyip için; oh ne güzel, bak bu da hiç olmuyor.
Nasıl mı olunur? Emekçinin hakkını koruyarak olunur. Yarın bunun ne anlama geldiğini anlatacağım. Siz sadece bekleyin. Bekleyin çünkü yaklaşıyor acı sonunuz. Bilmem anlayabildiniz mi?
Sizi gidi hanutçular… Eşlerinizi bile avantadan tatillere nasıl götürdüğünüzü bile tek tek yazacağım merak etmeyin. Siz kaşındınız, açtırdınız kutuyu bir kere… Kara kutu bu, açtırdınız ve lanetlendiniz, geri dönüşü yok...
Baktım şöyle bir lağım çukuruna çevirdiğiniz sitenize… Debelendiğiniz yeri görünce kendime daha da güvenim geldi. Abdestimizden şüphemiz yoktu ama iyice de emin olduk.
Neymiş efendim; mahkeme bize erişim engeli vermiş, "tokat gibi cevap"mış. Hadi ordan be ETÖ’cüler sizi.. Size dün 4 ayrı erişim engeli kararı vermedi mi mahkeme haberlerinizden dolayı. O haberlerin linklerini değiştirip tekrar girdiniz diye akladınız mı sandınız kendinizi. Bu yüzden medyanın FETÖ’sü haline geldiniz.
Dolandırıcı dediniz, sucuk kaldı mı kursağınızda?
Beleş reklam yeri dediniz, direkleri nereye kaçtı orasını düşünmek bile istemiyorum!
Cevap istediniz, tek tek yazdım. Siz de oturup adam gibi bir cevap yazın ki ne kadar ciddi olduğunuzu görelim. Bunu da delikanlıca yapın. Bakın ismimle, cismimle dimdik karşınızdayım. Şu ömrünüzde bir kere de erkek olun biraz be. Erkekçe ve mertçe çarpışın, satılık hayatlarınızda ilk kez onurlu davranın be… Ama nerede? Üç kuruşluk menfaatlere satılmış adamlara haysiyetten söz edilir mi?
Hem siz Ferit Şahenk’in avukatı mısınız? Bırakın da onlar kullansın kendi cevap haklarını.
Ama olmaz neden, çünkü büyük ortak orada oturuyor!
Büyük paralar kazandığınız bir yeri herkesten önce siz savunmalısınız ki yağlı kapı kapanmasın, değil mi?
Bu arada, ‘Duymayan Kalmasın’ programının başında, Mesut Yar ve Deniz Akkaya için aldığın paralar programı bıraktığında da kesilmemiş, çok iyi bir kazanç valla. Keşke bizim de senin gibi kanal yöneticisi ortağımız olsaydı.
Lafı uzatmanın bir anlamı yok. Mahkeme erişim engeli vermiş ya bize, siz de tokat gibi cevap demişsiniz ya hani. O zaman bu da bizden size gelsin; Mahkeme delikli tavayı tokat manyağına çevirdi, 4 erişim engeli birden geldi.
Bu arada az önce belirttim. Bu işler öyle linkleri değiştirmekle olmaz. Köylü kurnazlığı ile hala mahkemeyi kandırabileceğinizi sanıyorsanız şunu hatırlatayım; her haber için ayrı tazminat ödeyeceksiniz. Elinizdeki paraya göre iftira atın. Sonra ağlama, zırlama istemem. Ayrıca o Star’dan aldığınız paralar da kurtarmaz seni Saatçi Ömer.
Senden alacağım bu tazminatlarla hayır işleri yapacağım demiştim. Artık Capital Dergisi’nde gelecek yılın en hayırsever iş adamı da ben olurum sayende.
Denize düşen yılana sarılırmış ya, valla siz o atasözünü de yalan ettiniz. Yılan gibi medya dünyasına düştünüz. Önce herkesi ısırdınız, şimdi onlardan medet umuyorsunuz. Yahu siz Turgay Ciner, Yiğit Bulut ve Acun Ilıcalı hakkında neler yazdınız be! Merak buyurmayınız, onları da tek tek yazacağım.
Önce Habertürk dosyasını yazacağım, sonra Yiğit Bulut ve Acun’u.
Ardından en sevdiğim gelecek; beleş geziler ve çekilen programlar.
Aaa bir de sevgili vardı değil mi, ünlü yapılmaya çalışılan hani. Kelebek ekinin manşetlerinden inmeyen zorlu bir sevgiliydi, hatırlarsınız.
Lafı çok da uzatmak istemiyorum aslında. Benim okuyucum kaliteli, sizi okumak istemiyor devamlı.
Bu arada tatile çıktım, adam gibi dolu şeyler yazacaksanız, oturup cevap yazayım. He yok öyle boş beleş şeyler yazacaksanız devamlı, şu ilerideki parkta oynayın.
Çünkü vaktim emin olun çok değerli…
Bunlar solculuğu üniversite koridorlarında, yasa dışı örgüt toplantılarında yanlış anlamışlar. Solculuk patrondan çalıp, keseyi doldurup sonra zamparalık masasında solculuk edebiyatı parçalamakla olmuyor. Hele hele Cihangir’in tepelerinde alınan lüks penthouse dairelerde, gidilen beleş gezilerde hiç olmuyor. Bütün mekanlarda da bedava yiyip için; oh ne güzel, bak bu da hiç olmuyor.
Nasıl mı olunur? Emekçinin hakkını koruyarak olunur. Yarın bunun ne anlama geldiğini anlatacağım. Siz sadece bekleyin. Bekleyin çünkü yaklaşıyor acı sonunuz. Bilmem anlayabildiniz mi?
Sizi gidi hanutçular… Eşlerinizi bile avantadan tatillere nasıl götürdüğünüzü bile tek tek yazacağım merak etmeyin. Siz kaşındınız, açtırdınız kutuyu bir kere… Kara kutu bu, açtırdınız ve lanetlendiniz, geri dönüşü yok...
Baktım şöyle bir lağım çukuruna çevirdiğiniz sitenize… Debelendiğiniz yeri görünce kendime daha da güvenim geldi. Abdestimizden şüphemiz yoktu ama iyice de emin olduk.
Neymiş efendim; mahkeme bize erişim engeli vermiş, "tokat gibi cevap"mış. Hadi ordan be ETÖ’cüler sizi.. Size dün 4 ayrı erişim engeli kararı vermedi mi mahkeme haberlerinizden dolayı. O haberlerin linklerini değiştirip tekrar girdiniz diye akladınız mı sandınız kendinizi. Bu yüzden medyanın FETÖ’sü haline geldiniz.
Dolandırıcı dediniz, sucuk kaldı mı kursağınızda?
Beleş reklam yeri dediniz, direkleri nereye kaçtı orasını düşünmek bile istemiyorum!
Cevap istediniz, tek tek yazdım. Siz de oturup adam gibi bir cevap yazın ki ne kadar ciddi olduğunuzu görelim. Bunu da delikanlıca yapın. Bakın ismimle, cismimle dimdik karşınızdayım. Şu ömrünüzde bir kere de erkek olun biraz be. Erkekçe ve mertçe çarpışın, satılık hayatlarınızda ilk kez onurlu davranın be… Ama nerede? Üç kuruşluk menfaatlere satılmış adamlara haysiyetten söz edilir mi?
Hem siz Ferit Şahenk’in avukatı mısınız? Bırakın da onlar kullansın kendi cevap haklarını.
Ama olmaz neden, çünkü büyük ortak orada oturuyor!
Büyük paralar kazandığınız bir yeri herkesten önce siz savunmalısınız ki yağlı kapı kapanmasın, değil mi?
Bu arada, ‘Duymayan Kalmasın’ programının başında, Mesut Yar ve Deniz Akkaya için aldığın paralar programı bıraktığında da kesilmemiş, çok iyi bir kazanç valla. Keşke bizim de senin gibi kanal yöneticisi ortağımız olsaydı.
Lafı uzatmanın bir anlamı yok. Mahkeme erişim engeli vermiş ya bize, siz de tokat gibi cevap demişsiniz ya hani. O zaman bu da bizden size gelsin; Mahkeme delikli tavayı tokat manyağına çevirdi, 4 erişim engeli birden geldi.
Bu arada az önce belirttim. Bu işler öyle linkleri değiştirmekle olmaz. Köylü kurnazlığı ile hala mahkemeyi kandırabileceğinizi sanıyorsanız şunu hatırlatayım; her haber için ayrı tazminat ödeyeceksiniz. Elinizdeki paraya göre iftira atın. Sonra ağlama, zırlama istemem. Ayrıca o Star’dan aldığınız paralar da kurtarmaz seni Saatçi Ömer.
Senden alacağım bu tazminatlarla hayır işleri yapacağım demiştim. Artık Capital Dergisi’nde gelecek yılın en hayırsever iş adamı da ben olurum sayende.
Denize düşen yılana sarılırmış ya, valla siz o atasözünü de yalan ettiniz. Yılan gibi medya dünyasına düştünüz. Önce herkesi ısırdınız, şimdi onlardan medet umuyorsunuz. Yahu siz Turgay Ciner, Yiğit Bulut ve Acun Ilıcalı hakkında neler yazdınız be! Merak buyurmayınız, onları da tek tek yazacağım.
Önce Habertürk dosyasını yazacağım, sonra Yiğit Bulut ve Acun’u.
Ardından en sevdiğim gelecek; beleş geziler ve çekilen programlar.
Aaa bir de sevgili vardı değil mi, ünlü yapılmaya çalışılan hani. Kelebek ekinin manşetlerinden inmeyen zorlu bir sevgiliydi, hatırlarsınız.
Lafı çok da uzatmak istemiyorum aslında. Benim okuyucum kaliteli, sizi okumak istemiyor devamlı.
Bu arada tatile çıktım, adam gibi dolu şeyler yazacaksanız, oturup cevap yazayım. He yok öyle boş beleş şeyler yazacaksanız devamlı, şu ilerideki parkta oynayın.
Çünkü vaktim emin olun çok değerli…