MEHMET Y. YILMAZ KAVGAYI YORUMLADI; CEMAAT ERDOĞAN'I TUŞ ETTİ!
Mehmet Y. Yılmaz, Cemaat ile hükümet kavgasında kaybedeninin Başbakan Erdoğan olacağını öne sürdü.
Cemaat savunmada Başbakan tuş!
FETHULLAH Gülen cemaatinin 11 maddelik açıklamasını ilgiyle okudum.
Bir süredir cemaat ile AKP hükümeti arasında bir gerilim–çekişme var ve özellikle hükümet çevrelerinin bazı konular ile ilgili olarak cemaati üzeri örtülü de olsa eleştirdiği bir sır değil.
Cemaat de kendine bağlı yayın organlarındaki yazarları aracılığıyla bunlara dolaylı yanıtlar veriyordu, bu kez toplu bir açıklamaya gerek görülmüş.
AKP hükümetine bir tür “sivil muhtıra” verilmiş gibi görünüyor ama açıklamaya hâkim olan esas ton, daha çok “savunma pozisyonuna” işaret ediyor.
AKP hükümeti ve aslına bakarsanız doğrudan Başbakan ile açık bir tartışmaya girmek yerine, “fitne odaklarının” hükümet ile cemaat arasında “varmış gibi gösterdikleri” çatışmada savunma yapıyor.
Bu çok normal! Bugün Başbakan Erdoğan ile siyaset sahnesine çıkıp açıkça hesap görebilecek bir güç yok, cemaat de böyle bir siyasi güce zaten sahip değil.
Unutmayalım ki “cemaat” dediğimiz topluluk da insanlardan oluşuyor ve bunların ortak özelliklerinden biri Fethullah Gülen’e bağlılıkları ise, diğeri İslamcı muhafazakâr bir yaşam biçimini benimsiyor olmaları. Bunlardan birinin, diğerine göre öncelikli olmadığını da unutmamak gerek.
Ve o kitle için yukarıdakiler birbirleriyle ne kadar çekişirse çekişsin, AKP dışında bir siyasi seçenek mevcut değil.
Onun için laik çevrelerdeki heyecan yersiz! Bu işten AKP iktidarını zayıflatacak bir sonuç çıkmaz.
Garip bir çelişki gibi görünecek ama bu çekişmenin bir kaçınılmaz mağlubu da var ki o da bunca siyasi gücüne karşın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan başkası değil.
Evet, cemaat, Erdoğan’a diş geçiremez ama onun hayallerini bir daha geri gelmeyecek şekilde dinamitleme olanağına da sahip.
Bugünkü tabloya bakarak Başbakan’ın “başkanlık, o da olmadı, partili cumhurbaşkanlığı” hayallerine veda etmek zorunda kalacağını söyleyebiliriz.
Türkiye’de biliyorsunuz her an her şey olabilir, taş düşebilir, ayı çıkabilir vs. Onun için “bugünkü tablo” vurgusunu özellikle yapıyorum.
Ama şu anda görünen o ki Başbakan hayal ettiği anayasa değişikliğini, cemaat ile böyle tartışmalı bir ortam varken geçiremez.
Abdullah Gül’ü bir “erken emeklilik” pozisyonuna ikna edebilmesi de artık güç.
11 maddelik açıklamadan çıkardığım sonuç, bugün itibariyle bundan ibarettir.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN
FETHULLAH Gülen cemaatinin 11 maddelik açıklamasını ilgiyle okudum.
Bir süredir cemaat ile AKP hükümeti arasında bir gerilim–çekişme var ve özellikle hükümet çevrelerinin bazı konular ile ilgili olarak cemaati üzeri örtülü de olsa eleştirdiği bir sır değil.
Cemaat de kendine bağlı yayın organlarındaki yazarları aracılığıyla bunlara dolaylı yanıtlar veriyordu, bu kez toplu bir açıklamaya gerek görülmüş.
AKP hükümetine bir tür “sivil muhtıra” verilmiş gibi görünüyor ama açıklamaya hâkim olan esas ton, daha çok “savunma pozisyonuna” işaret ediyor.
AKP hükümeti ve aslına bakarsanız doğrudan Başbakan ile açık bir tartışmaya girmek yerine, “fitne odaklarının” hükümet ile cemaat arasında “varmış gibi gösterdikleri” çatışmada savunma yapıyor.
Bu çok normal! Bugün Başbakan Erdoğan ile siyaset sahnesine çıkıp açıkça hesap görebilecek bir güç yok, cemaat de böyle bir siyasi güce zaten sahip değil.
Unutmayalım ki “cemaat” dediğimiz topluluk da insanlardan oluşuyor ve bunların ortak özelliklerinden biri Fethullah Gülen’e bağlılıkları ise, diğeri İslamcı muhafazakâr bir yaşam biçimini benimsiyor olmaları. Bunlardan birinin, diğerine göre öncelikli olmadığını da unutmamak gerek.
Ve o kitle için yukarıdakiler birbirleriyle ne kadar çekişirse çekişsin, AKP dışında bir siyasi seçenek mevcut değil.
Onun için laik çevrelerdeki heyecan yersiz! Bu işten AKP iktidarını zayıflatacak bir sonuç çıkmaz.
Garip bir çelişki gibi görünecek ama bu çekişmenin bir kaçınılmaz mağlubu da var ki o da bunca siyasi gücüne karşın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan başkası değil.
Evet, cemaat, Erdoğan’a diş geçiremez ama onun hayallerini bir daha geri gelmeyecek şekilde dinamitleme olanağına da sahip.
Bugünkü tabloya bakarak Başbakan’ın “başkanlık, o da olmadı, partili cumhurbaşkanlığı” hayallerine veda etmek zorunda kalacağını söyleyebiliriz.
Türkiye’de biliyorsunuz her an her şey olabilir, taş düşebilir, ayı çıkabilir vs. Onun için “bugünkü tablo” vurgusunu özellikle yapıyorum.
Ama şu anda görünen o ki Başbakan hayal ettiği anayasa değişikliğini, cemaat ile böyle tartışmalı bir ortam varken geçiremez.
Abdullah Gül’ü bir “erken emeklilik” pozisyonuna ikna edebilmesi de artık güç.
11 maddelik açıklamadan çıkardığım sonuç, bugün itibariyle bundan ibarettir.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN