MEHMET OCAKTAN'DAN FATİH ALTAYLI'YA YANIT ''EFELENME DÖNEMLERİ ÇOKTAN BİTTİ SAYIN ALTAYLI''
Star Gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan, Fatih Altaylı'nın kendisini zırvalamakla suçlamasına tepki gösterdi.
Efelenme dönemleri çoktan bitti sayın Altaylı...
Hemen baştan belirteyim, Fatih Altaylı’nın 2 Ocak’ta benimle ilgili yazdığı yazı, bir eleştiriden çok itham niteliği taşıdığı için birkaç kelam etme ihtiyacı duydum. Çünkü Altaylı’nın, Levent Kırca’nın ahlaksız sözleri için yazdıklarımı, “Ocaktan’ın sözleri de, en az Kırca’nınki kadar zırva” şeklindeki değerlendirmesi bir eleştiri değil, düpedüz ithamdır.
Altaylı’nın, “Ocaktan gibileri ne arada bir hayatın gerçeklerini hatırlatmakta yarar gördüğüm için yazma ihtiyacı hissediyorum” şeklindeki ifadelerinde ortaya çıkan o ‘eski medya düzeni’nden kalma efelenmeleri de çok iyi tanıyoruz.
Altaylı, kusura bakmasın ama ‘efelenme’ dönemleri çok gerilerde kaldı artık...
Aslında biz de, medyadaki bazı meslektaşlarımıza hiç de hoşlarına gitmeyecek “gerçekleri” hatırlatabiliriz ama o bize yakışmaz...
Gelelim Fatih Altaylı’nın, “Kırca’yı eleştirmekten çok ‘Atatürkçülük’ eleştirisi yapıyor” ifadelerine... Evet, tam da Altaylı’nın söylediği gibi, belki de anladığı gibi demeliyim ‘Atatürkçülük’ eleştirisi yapıyorum. Ama, asla Atatürk eleştirisi değil.
Ben, Fatih Altaylı gibi Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Atatürk’le sonradan icat olunan “Atatürkçülüğü” birbirine karıştıranlardan değilim. Bunun altını özellikle çiziyorum, maalesef bu ülkede ‘Atatükçülük’, Atatürk’ün temel felsefesinin aksine, Cumhuriyet’i bir baskı rejimi gibi uygulayan ceberrut zihniyetin sonradan icat ettiği bir kavramdır.
Fatih Altaylı haklı, çünkü o ‘Atatürkçülüğü’ halkı adam etme ve hizaya sokma aracı olarak görüyor. Öyle gördüğü içindir ki Fatih Altaylı, 1999 yılında Radyo D’de yaptığı programda, başörtülü kızlara hakaret etmede bir beis görmemiştir.
Buraya, Altaylı’nın o yakışıksız ifadelerini almayacağım. Çünkü, bunun bir ‘belaltı vuruşu’ olarak anlaşılmasından endişe ederim. Ben böyle bir niyet içinde değilim. Sadece Fatih Altaylı’nın, bir ‘Atatürkçü’ olarak bu ifadeleri kendisine gerçekten yakıştırıp yakıştırmadığını merak ediyorum.
Unutmayalım ki, bu ülkede darbeler ‘Atatürkçülük’ adına yapılmıştır. 28 Şubat’ta binlerce insan Atatürkçülük adına fişlenmiş, üniversite kapılarındaki ‘ikna odaları’ yine Atatürkçülük adına kurulmuştur. Bu konuda, daha yüzlerce örnek sıralanabilir. Ama, zaten millet bunları biliyor...
Fatih Altaylı’nın Hüseyin Üzmez konusundaki eleştirisine gelince. Ben o dönemde gazetede değildim ve yazı yazmıyordum. Ama, bir dönem benim de yayın yönetmenliğini yaptığım Yeni Şafak gazetesinin o “Utanmaz adam” manşeti bile her şeye bedeldir.
Mehmet Ocaktan’ın köşe yazısının tamamı için tıklayın
Hemen baştan belirteyim, Fatih Altaylı’nın 2 Ocak’ta benimle ilgili yazdığı yazı, bir eleştiriden çok itham niteliği taşıdığı için birkaç kelam etme ihtiyacı duydum. Çünkü Altaylı’nın, Levent Kırca’nın ahlaksız sözleri için yazdıklarımı, “Ocaktan’ın sözleri de, en az Kırca’nınki kadar zırva” şeklindeki değerlendirmesi bir eleştiri değil, düpedüz ithamdır.
Altaylı’nın, “Ocaktan gibileri ne arada bir hayatın gerçeklerini hatırlatmakta yarar gördüğüm için yazma ihtiyacı hissediyorum” şeklindeki ifadelerinde ortaya çıkan o ‘eski medya düzeni’nden kalma efelenmeleri de çok iyi tanıyoruz.
Altaylı, kusura bakmasın ama ‘efelenme’ dönemleri çok gerilerde kaldı artık...
Aslında biz de, medyadaki bazı meslektaşlarımıza hiç de hoşlarına gitmeyecek “gerçekleri” hatırlatabiliriz ama o bize yakışmaz...
Gelelim Fatih Altaylı’nın, “Kırca’yı eleştirmekten çok ‘Atatürkçülük’ eleştirisi yapıyor” ifadelerine... Evet, tam da Altaylı’nın söylediği gibi, belki de anladığı gibi demeliyim ‘Atatürkçülük’ eleştirisi yapıyorum. Ama, asla Atatürk eleştirisi değil.
Ben, Fatih Altaylı gibi Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Atatürk’le sonradan icat olunan “Atatürkçülüğü” birbirine karıştıranlardan değilim. Bunun altını özellikle çiziyorum, maalesef bu ülkede ‘Atatükçülük’, Atatürk’ün temel felsefesinin aksine, Cumhuriyet’i bir baskı rejimi gibi uygulayan ceberrut zihniyetin sonradan icat ettiği bir kavramdır.
Fatih Altaylı haklı, çünkü o ‘Atatürkçülüğü’ halkı adam etme ve hizaya sokma aracı olarak görüyor. Öyle gördüğü içindir ki Fatih Altaylı, 1999 yılında Radyo D’de yaptığı programda, başörtülü kızlara hakaret etmede bir beis görmemiştir.
Buraya, Altaylı’nın o yakışıksız ifadelerini almayacağım. Çünkü, bunun bir ‘belaltı vuruşu’ olarak anlaşılmasından endişe ederim. Ben böyle bir niyet içinde değilim. Sadece Fatih Altaylı’nın, bir ‘Atatürkçü’ olarak bu ifadeleri kendisine gerçekten yakıştırıp yakıştırmadığını merak ediyorum.
Unutmayalım ki, bu ülkede darbeler ‘Atatürkçülük’ adına yapılmıştır. 28 Şubat’ta binlerce insan Atatürkçülük adına fişlenmiş, üniversite kapılarındaki ‘ikna odaları’ yine Atatürkçülük adına kurulmuştur. Bu konuda, daha yüzlerce örnek sıralanabilir. Ama, zaten millet bunları biliyor...
Fatih Altaylı’nın Hüseyin Üzmez konusundaki eleştirisine gelince. Ben o dönemde gazetede değildim ve yazı yazmıyordum. Ama, bir dönem benim de yayın yönetmenliğini yaptığım Yeni Şafak gazetesinin o “Utanmaz adam” manşeti bile her şeye bedeldir.
Mehmet Ocaktan’ın köşe yazısının tamamı için tıklayın