Mehmet Barlas'ın bu yazısı çok konuşulacak: Türkiye'de adalet yok!
"Canilere 10-15 yıl hapis cezaları verilirken, mesela bir gazete yazarına iki tane ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenmesi, hangi adalet anlayışına sığar ki?"
Hükümete yakınlığıyla bilinen Sabah gazetesinin başyazarı Mehmet Barlas, bugünkü yazısında Türkiye’de adaletin olmadığını yazdı.
Mehmet Barlas yazısına Soğuk Savaş döneminden şu alıntıyla başladı:
“Demir Perde buharlaşmadan önce Sovyetler Birliği kapitalist Avrupa'nın ekonomik örgütü olan Ortak Pazar'a karşı Demir Perde ülkelerinin üye olduğu COMECON'u kurmuştu. Merkezi Moskova'da bulunan COMECON Genel Sekreterliği üye ülkelerin ekonomilerini katı bir disiplin içinde yönlendirirdi.
ADALET VE BAKANLIĞI
O dönemde Çekoslovakya hükümeti bir ‘Deniz Ticaret Bakanlığı’ kurmaya karar vermiş.
COMECON sekreterliği de Çekoslovakya'yı ‘Sizde deniz yok, bu nedenle Deniz Ticaret bakanlığı kuramazsınız’ diye uyarmış. Bunun üzerine Çekoslovak Dışişleri Bakanı ‘Ama Bulgaristan'da Kültür Bakanlığı, Sovyetler Birliği'nde de Adalet Bakanlığı var’ diyerek COMECON sekreterliğini protesto etmiş.”
Mehmet Barlas yazısının devamında, “Bugün de canilere 10-15 yıl hapis cezaları verilirken, mesela bir gazete yazarına iki tane ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenmesi, hangi adalet anlayışına sığar ki?” ifadelerini kullandı. Barlas daha sonra bazı yargılama örneklerini köşesine taşıdı ve yazısının girişindeki Soğuk Savaş dönemine atıf yaparak, “Bir ülkede deniz varsa adalet de var demek midir?” şeklindeki sözleriyle Türkiye’de adalet olmadığını ima etti.
Mehmet Barlas’ın yazısının devam eden ilgili bölümü şöyle:
“BİZDEKİ DURUM
Bizde de 20'nci yüzyılın ikinci yarısında bir başbakanın ve iki bakanın yargı kararı ile idam edilmeleri de, Türkiye'deki adaletin sorgulanmasına neden olmamış mıdır? Bugün de canilere 10-15 yıl hapis cezaları verilirken, mesela bir gazete yazarına iki tane ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenmesi, hangi adalet anlayışına sığar ki?
KATETERLİ KADINCAĞIZ
Tabii bir de, sıradan insanların adalet karşısında şaşkın kaldıkları durumlar var. Mesela İzmir'de geçirdiği akciğer ameliyatının ardından şiddetli sancılar yaşayan çünkü vücudunda "kateter teli" unutulan bir kadın hasta, maddi ve manevi tazminat istemiyle İdare Mahkemesi'nde dava açmış. Ancak Adli Tıp Kurumu verdiği raporda, "Bu kadın ömür boyu kan sulandırıcı ilaçları kullanırsa, kateter teli ile birlikte yaşayabilir" diye rapor vermiş.
Bereket İzmir İdare Mahkemesi, bu kadıncağıza Sağlık Bakanlığı'nın 30 bin lira manevi tazminat ödemesine karar vermiş...
UCUZ EKMEK YASAKLANMIŞ
Bir ilgi çekici adliye haberi de Antalya'dan... Fırın ve marketlerde 1 liraya satılan ekmeği 75 kuruşa satan esnaf hakkında Ekmek Üreticileri Derneği dava açmış. "Devletin belirlediği bir rayiç bedel var.
Bu fiyatın altında satış yapanlar komşu esnafı zarara uğratıyor" gerekçesi ile açılan dava sonunda Asliye Ticaret Mahkemesi "Davalının ekmeği ortalama maliyet fiyatı altında satmaktan ibaret eyleminin, haksız rekabet olduğunun tespiti ve haksız rekabetin menine" karar vermiş... Yani adamcağıza "Ekmeği ucuza satamazsın" denilmiş.
Ne dersiniz? Bir ülkede deniz varsa adalet de var demek midir?”
Mehmet Barlas yazısına Soğuk Savaş döneminden şu alıntıyla başladı:
“Demir Perde buharlaşmadan önce Sovyetler Birliği kapitalist Avrupa'nın ekonomik örgütü olan Ortak Pazar'a karşı Demir Perde ülkelerinin üye olduğu COMECON'u kurmuştu. Merkezi Moskova'da bulunan COMECON Genel Sekreterliği üye ülkelerin ekonomilerini katı bir disiplin içinde yönlendirirdi.
ADALET VE BAKANLIĞI
O dönemde Çekoslovakya hükümeti bir ‘Deniz Ticaret Bakanlığı’ kurmaya karar vermiş.
COMECON sekreterliği de Çekoslovakya'yı ‘Sizde deniz yok, bu nedenle Deniz Ticaret bakanlığı kuramazsınız’ diye uyarmış. Bunun üzerine Çekoslovak Dışişleri Bakanı ‘Ama Bulgaristan'da Kültür Bakanlığı, Sovyetler Birliği'nde de Adalet Bakanlığı var’ diyerek COMECON sekreterliğini protesto etmiş.”
Mehmet Barlas yazısının devamında, “Bugün de canilere 10-15 yıl hapis cezaları verilirken, mesela bir gazete yazarına iki tane ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenmesi, hangi adalet anlayışına sığar ki?” ifadelerini kullandı. Barlas daha sonra bazı yargılama örneklerini köşesine taşıdı ve yazısının girişindeki Soğuk Savaş dönemine atıf yaparak, “Bir ülkede deniz varsa adalet de var demek midir?” şeklindeki sözleriyle Türkiye’de adalet olmadığını ima etti.
Mehmet Barlas’ın yazısının devam eden ilgili bölümü şöyle:
“BİZDEKİ DURUM
Bizde de 20'nci yüzyılın ikinci yarısında bir başbakanın ve iki bakanın yargı kararı ile idam edilmeleri de, Türkiye'deki adaletin sorgulanmasına neden olmamış mıdır? Bugün de canilere 10-15 yıl hapis cezaları verilirken, mesela bir gazete yazarına iki tane ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenmesi, hangi adalet anlayışına sığar ki?
KATETERLİ KADINCAĞIZ
Tabii bir de, sıradan insanların adalet karşısında şaşkın kaldıkları durumlar var. Mesela İzmir'de geçirdiği akciğer ameliyatının ardından şiddetli sancılar yaşayan çünkü vücudunda "kateter teli" unutulan bir kadın hasta, maddi ve manevi tazminat istemiyle İdare Mahkemesi'nde dava açmış. Ancak Adli Tıp Kurumu verdiği raporda, "Bu kadın ömür boyu kan sulandırıcı ilaçları kullanırsa, kateter teli ile birlikte yaşayabilir" diye rapor vermiş.
Bereket İzmir İdare Mahkemesi, bu kadıncağıza Sağlık Bakanlığı'nın 30 bin lira manevi tazminat ödemesine karar vermiş...
UCUZ EKMEK YASAKLANMIŞ
Bir ilgi çekici adliye haberi de Antalya'dan... Fırın ve marketlerde 1 liraya satılan ekmeği 75 kuruşa satan esnaf hakkında Ekmek Üreticileri Derneği dava açmış. "Devletin belirlediği bir rayiç bedel var.
Bu fiyatın altında satış yapanlar komşu esnafı zarara uğratıyor" gerekçesi ile açılan dava sonunda Asliye Ticaret Mahkemesi "Davalının ekmeği ortalama maliyet fiyatı altında satmaktan ibaret eyleminin, haksız rekabet olduğunun tespiti ve haksız rekabetin menine" karar vermiş... Yani adamcağıza "Ekmeği ucuza satamazsın" denilmiş.
Ne dersiniz? Bir ülkede deniz varsa adalet de var demek midir?”