MEHMET BARANSU "YANDAŞ" KALEMLERİ ÇİLEDEN ÇIKARTACAK! KİM İÇİN NE DEDİ?
Taraf yazarı Mehmet Baransu bugün hükümete yakın kalemleri çileden çıkartacak bir yazıya imza attı.
Baransu köşe yazısında "AK Parti’nin yönetim kadrosunda oluşan, eleştiriye tahammülsüzlük Türkiye’nin kritik sorunlarından biri hâline geldi. Bu tahammülsüz, eleştirilemez nokta, ciddi sorunlarla artık bireylerin hayatını etkileyecek noktada" yazdı.
Baransu bu tahammülsüzlük durumunun "iki ana eksenden kaynaklandığını" ileri sürdü ve o eksenleri de şöyle sıraladı: "AK Partili gazeteciler, danışmanlar ve iktidar gücüyle pek çok imkân elde edenler."
10 YILDA HER KOLTUĞA KENDİNE YAKIN İSİMLER YERLEŞTİRİLDİ
"AK Parti, 10 yıllık iktidar süresinde bütün koltuklara, makamlara kendine yakın isimleri yerleştirdi. Sadece devlette değil, özel sektörde ve medyada da aynı durum sözkonusu.
Eski Türkiye, özel sektörü emekli askerleri yönetim kurullarına sokarak kontrol ediyordu. AK Parti ise medya ve büyük gruplara “siyasi müfettiş” atayarak kontrolü sağlıyor.
Bu yeni kadroların hayatlarında görmedikleri imkânlarla tanışması ciddi soranlara neden oldu. Yüksek maaş, birden fazla kurumda yönetim kurulları görevi, 500 bin TL’lik makam araçları, Amerikan mobilyalarla döşeli lüks ofisler vb...
Bu hızlı ve ani değişim başları döndürmeye başladı. Sınıf atlama, yeni imkânlara bu kişileri öylesine âşık etti, alıştırdı ki yeni hayatın devam etmesi bu insanların en temel önceliği oldu.
NE SÖYLERSEM BAŞBAKAN’IN HOŞUNA GİDER?
Dost acı söyler düsturu çöpe atıldı. Hatalar artık görmezden geliniyordu. Eleştiri kelimesini lügatten çıkmış, yerine “takdir esastır” düsturu benimsenmişti.
İktidarın karşılaştığı her sorunda, doğruyu cesurca söylemek yerine “bu konu hakkında ne söylersem Başbakan Erdoğan’ın hoşuna gider” hesabı içine girdiler.
Rahmetli Erbakan’a karşı bile doğruları dile getiren bu ekip, doğruları dile getir(e)meyen kadrolara dönüştü.
50 BİN LİRA MAAŞ ALAN MEDYA GRUP BAŞKANI
50 bin lira maaş alan “medya grup başkanı”, bu maaşı almaya devam etmek için doğruları değil, Başkan ne duymak istorsa onu söylemeyi tercih etti. Gazeteciliği bitti. Tetikçiliğe başladı.
Üç yıllığına bir milyon liraya sözleşme imzalayan çiçeği burnunda “genel yayın yönetmeni”, muhalifleri bırakın, objektif yazarları biçerken gözünü bile kırpmaz oldu. Başını döndüren sözleşmesi, kıblesini değiştirdi.
AYLIK 100 BİN LİRA GELİR ELDE EDEN DANIŞMANLAR
Çıplak maaşları altı bin TL olarak görünen, ancak birden fazla gazetede yazarak çift haneli rakamlar alan, yönetim kurulu üyeliklerinden huzur haklarıyla cebini dolduran, aylık 100 bin lira gelir elde eden “danışmanların” tek gerçeği, yeni imkânları ve beyefendinin hoşuna gidecek şeyleri söylemek oldu.
Bu ikinci kategoride yer alanlar AK Parti’yi, bütün kadrolarını zehirledi.
Onlarca Kur’an Kursu bastıran 28 Şubat’ın Emniyet Genel Müdürü, yalakalıkta sınır tanımayınca ülkenin en önemli kentine vali yapıldı. Geçmişte “AKP kapatılmalı” diye yazı yazanlar “Başkan için ölürüm” deyince başköşeye konuldu. “Erdoğan Kürt sorununu çözemez, çünkü entelektüel olarak çapsız” diyenler, yalakalık konseptine uyunca yazar oldu, vekil yapıldı. Karısıyla birlikte aylık 100 bin lira geliri olan Boğaz’ın yeni sakini, yalakalığı da aşıp talimatsız tetikçiye dönüştü. (...)
KENDİLERİ KAZANIYOR İKTİDARA ZARAR VERİYOR
İmkânlarını kaybetmek istemeyen bu dalkavuk takımının taklaları kendilerine kazandırıyor. Bu açık. “Mükemmel iktidar” ve “mutlak doğru” hikâyesini satıyor, alıcı da buluyorlar. Ama bu yapılanlar hem ülkeye hem AK Parti’ye hem de Başbakan Erdoğan’a tarihî zararlar veriyor.
BARANSU’NUN YAZISININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
Baransu bu tahammülsüzlük durumunun "iki ana eksenden kaynaklandığını" ileri sürdü ve o eksenleri de şöyle sıraladı: "AK Partili gazeteciler, danışmanlar ve iktidar gücüyle pek çok imkân elde edenler."
10 YILDA HER KOLTUĞA KENDİNE YAKIN İSİMLER YERLEŞTİRİLDİ
"AK Parti, 10 yıllık iktidar süresinde bütün koltuklara, makamlara kendine yakın isimleri yerleştirdi. Sadece devlette değil, özel sektörde ve medyada da aynı durum sözkonusu.
Eski Türkiye, özel sektörü emekli askerleri yönetim kurullarına sokarak kontrol ediyordu. AK Parti ise medya ve büyük gruplara “siyasi müfettiş” atayarak kontrolü sağlıyor.
Bu yeni kadroların hayatlarında görmedikleri imkânlarla tanışması ciddi soranlara neden oldu. Yüksek maaş, birden fazla kurumda yönetim kurulları görevi, 500 bin TL’lik makam araçları, Amerikan mobilyalarla döşeli lüks ofisler vb...
Bu hızlı ve ani değişim başları döndürmeye başladı. Sınıf atlama, yeni imkânlara bu kişileri öylesine âşık etti, alıştırdı ki yeni hayatın devam etmesi bu insanların en temel önceliği oldu.
NE SÖYLERSEM BAŞBAKAN’IN HOŞUNA GİDER?
Dost acı söyler düsturu çöpe atıldı. Hatalar artık görmezden geliniyordu. Eleştiri kelimesini lügatten çıkmış, yerine “takdir esastır” düsturu benimsenmişti.
İktidarın karşılaştığı her sorunda, doğruyu cesurca söylemek yerine “bu konu hakkında ne söylersem Başbakan Erdoğan’ın hoşuna gider” hesabı içine girdiler.
Rahmetli Erbakan’a karşı bile doğruları dile getiren bu ekip, doğruları dile getir(e)meyen kadrolara dönüştü.
50 BİN LİRA MAAŞ ALAN MEDYA GRUP BAŞKANI
50 bin lira maaş alan “medya grup başkanı”, bu maaşı almaya devam etmek için doğruları değil, Başkan ne duymak istorsa onu söylemeyi tercih etti. Gazeteciliği bitti. Tetikçiliğe başladı.
Üç yıllığına bir milyon liraya sözleşme imzalayan çiçeği burnunda “genel yayın yönetmeni”, muhalifleri bırakın, objektif yazarları biçerken gözünü bile kırpmaz oldu. Başını döndüren sözleşmesi, kıblesini değiştirdi.
AYLIK 100 BİN LİRA GELİR ELDE EDEN DANIŞMANLAR
Çıplak maaşları altı bin TL olarak görünen, ancak birden fazla gazetede yazarak çift haneli rakamlar alan, yönetim kurulu üyeliklerinden huzur haklarıyla cebini dolduran, aylık 100 bin lira gelir elde eden “danışmanların” tek gerçeği, yeni imkânları ve beyefendinin hoşuna gidecek şeyleri söylemek oldu.
Bu ikinci kategoride yer alanlar AK Parti’yi, bütün kadrolarını zehirledi.
Onlarca Kur’an Kursu bastıran 28 Şubat’ın Emniyet Genel Müdürü, yalakalıkta sınır tanımayınca ülkenin en önemli kentine vali yapıldı. Geçmişte “AKP kapatılmalı” diye yazı yazanlar “Başkan için ölürüm” deyince başköşeye konuldu. “Erdoğan Kürt sorununu çözemez, çünkü entelektüel olarak çapsız” diyenler, yalakalık konseptine uyunca yazar oldu, vekil yapıldı. Karısıyla birlikte aylık 100 bin lira geliri olan Boğaz’ın yeni sakini, yalakalığı da aşıp talimatsız tetikçiye dönüştü. (...)
KENDİLERİ KAZANIYOR İKTİDARA ZARAR VERİYOR
İmkânlarını kaybetmek istemeyen bu dalkavuk takımının taklaları kendilerine kazandırıyor. Bu açık. “Mükemmel iktidar” ve “mutlak doğru” hikâyesini satıyor, alıcı da buluyorlar. Ama bu yapılanlar hem ülkeye hem AK Parti’ye hem de Başbakan Erdoğan’a tarihî zararlar veriyor.
BARANSU’NUN YAZISININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ