Mehmet Baransu : Başbakan Erdoğan'ı kim korkuttu?
Taraf yazarı Mehmet Baransu, dershaneler konusunda çarpıcı bir yazıyı kaleme aldı..
Sizi bu kadar kim korkuttu
“Haziranda bu işi bitireceğim...” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçen yıl kullandı bu cümleyi. Türkiye’deki üç bin dershane temsilcisi geçen hafta yaptıkları açıklamayla bu mantığı eleştirdiler. “Görüşümüzü almak için değil, ikna olmamız, kararı kabullenmemiz için bizimle görüşüyorlar” dediler.
28 Şubat’ın ikna odalarındaki mantığın aynısıydı yapılan.
Kendisi ve bakanı canlı yayına çıkıp gazete kupürleri göstererek, dershanelerin kapatılmasının haklılığını izah etme çalışıyor.
Unuttuğu bir şey var; Partisi de gazete kupürleriyle kapatılmak istenmişti. Kupürle parti kapatma döneminden, kupürle dershane kapatma dönemine girdik.
Parti kapatmadaki kupürler de yalandı, dershane konusunda ekranda gösterilenler de.
Maalesef Türkiye’nin kaderi bu. Gücü eline geçiren, adalet dağıtmak yerine geçmişin kirli yöntemlerini kullanıyor.
Anti-demokratik tutum içinde, “ben kararı verdim, kapatacaksınız” mantığıyla, muhatapların kafasına tepeden iniliyor.
Dershanelerin cebren kapatılamayacağı, teşebbüs hürriyetine aykırı olduğu bu kadar ortadayken, hükümet, okullardaki eğitim kalitesini yükseltip, dershanelere ihtiyaç duyulmayacak sistemi hayata geçiremiyor.
Partisindeki vekiller, hükümet medyasındaki kimi kalemler, muhafazakâr kesim, sosyal demokratlar, liberaller, dershaneler, öğrenciler, “kanun yoluyla kapatmak yanlış olur” diyorlar ama Erdoğan’ın kimseyi dinlemeye niyeti yok. Israrla “kapatılacak o kadar” diyor.
Erdoğan’ı zorlayan bir şeyler mi var diye merak ediyorum. ATV’deki canlı yayında gözlerden kaçan bir cümlesi oldu.
“Ve biz kalkıp da, yani bütün bu eğitimi, kalkıp da sadece Cemaat’in derneklerine veya kurumlarına teslim etmek gibi bir durumun içerisinde olamayız. Asıl bunun hesabını bize sorarlar.”
Bu cümlenin, ‘Cemaat’in payı yüzde 25’ sözleriyle çelişkisi bir yana, doğrusu “Erdoğan’a bu konuda hesap soracak kim” diye çok merak ediyorum. Sizi bu kadar kim korkuttu?
Hesabı soracak kim ya da kimlerse, kendisine yalan söylüyor;
“Dershanelerin yüzde 75’i dönüşümü istiyor, sadece yüzde 25 karşı” deniyor, üç bin dershanenin tamamı çıkıp “karşıyız” diye basın açıklaması yapıyor.
“Dershanelerin yüzde 20’si dönüşüme uygunuz dediler” deniyor, en büyük dershaneci Final’in patronu çıkıp “tek bir dershanem bile dönüşüme uygun değil” diyor.
“Dershaneye zengin çocuğu gidiyor” deniyor, SETA’nın raporunda “dershaneye gidenlerin yüzde 75’e yakınının dar ve orta gelir grubuna ait olduğu” ortaya çıkıyor.
“Dershaneye üniversiteyi zaten yüzde yüz kazanacak Fen liseliler” gidiyor deniyor, “Fen liselilerin bile ancak yüzde 60’ının dört yıllık fakülteye girebildiği” ortaya çıkıyor.
“Yeni sistemle imam-hatip ve meslek liselerinin önünü açtık” deniyor, diğer liselere göre daha az matematik ve fen dersleri gören bu çocukların dershaneyle kapattıkları açığın ününe duvar örülüyor.
Kendi vekili bile “dershane olmasa imam-hatipten tıp kazanamazdım” diyor.
Başbakan’ın bu kadar akıl tutulması yaşamasının bir nedeni olmalı. Gerçekleri açıkça çarpıttıran, “hesabını sorarlar” dedikleri olmalı.
PKK yönetimi, yıllar önce dershanelerin kapanış takvimi vermişti. Bir söz alındığı anlaşılıyor. Onlar mı kastediyor yoksa 2004 yılını?
Başbakan kapatılma kararının 2004’e dayandığını, dönemin Milli Eğitim Bakanı’ndan bunu istediğini söylemişti. Cemaat’in dershanelerini kapatmak için 2004’te kime taahhütte bulunuldu?
Yoksa Milli Görüş Cemaati’nden bazı otoriteler mi size ‘bunların önünü almazsan toplumsal tabanımızı güçlendiremeyiz’ dayatması yaptı, yapıyor?
Ya da bir kısım dâhili ve harici güç odakları mı bu anlamsızlığı size dayatıyor?
Bakanlar Kurulu’nun yarısının karşı çıktığı, Anayasa’ya ve Kopenhag Kriterleri’ne açıkça aykırı olan ‘dershaneleri yok etme’ kararını almazsanız, size bunun hesabını soracak kim?
Mehmet Baransu / TARAF
Mehmet Baransu / TARAF