Mehmet Ali Şahin'den Fethullah Gülen'e: 'Sizi seviyoruz, artık dönün'
AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, partisi ve Fethullah Gülen arasındaki gün geçtikçe tırmanan gerilime rağmen Gülen’i sevdiklerini belirterek,"Hocam artık Türkiye'ye dönün lütfen" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, haklarında ne söylerse söylesin Fethullah Gülen’i sevdiklerini belirterek, "Hocam artık Türkiye’ye dönün lütfen. Türkiye’de başlamış olan bu fitneyi önleme konusunda hepimize ve hoca efendiye görevler düşüyor" dedi.
Mehmet Ali Şahin, Karabük’te Vali Nafiz Kayalı Gençlik Merkezi’nde düzenlenen partisinin il danışma meclisi toplantısına katıldı. Partililere hitaben konuşan Şahin, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın ’Seçim stratejisi belli olmuştur, gelin deşifre edelim’ başlıklı yazısını okuyarak, şöyle konuştu:
"Bu yazıyı bundan 5 yıl önce bugün yazdı. Çok da doğru tespitler yaptı. Çünkü o zaman da 2009 yerel seçimlerine gidiyorduk ve tam 3 ay vardı seçimlere. Seçimlerden önce yolsuzluk haberleri çıkarılır, bunların inandırıcılığı yoktur. Bunlar seçim sonuçlarını etkilemek içindir. Bunlara inanmayın demek istiyor. Şimdi soruyorum; Ekrem bey şimdi de yeni bir seçime giriyoruz. Neden sizin gazeteniz, televizyonlarınız tam bunun aksi yayınlar yapıyor. Yoksa siz de mi siyasal mühendislik projeler içersinde yer aldınız? Bunu söylediğim için üzgünüm. Aynı istikamete bakan, aynı sevdaya yangın olmuş olan insanların birbirlerinin önünü kesmek gibi bir gayret içerisinde olmamaları gerekir diye düşünüyorum."
"PARALARIN HESABINI VERECEKLER"
Şahin şikayetçi olduğu teyzesinin oğlunun tutuklanmasıyla ilgili olarak, şöyle konuştu:
"Soyadımı taşıyan teyzemin oğlu, benim yeğenim olduğunu ifade ederken bankadan (devlet bankası) kredi alacağı iddiasıyla birinden 70 bin lira rüşvet almış. Bir kişi telefonla beni arıyor, ’Ben falanım; yeğeniniz falan şu bankadan bana şu kadar kredi aldıracağını ifade ederek sizin bu konuyla ilgilendiğinizi, size söylediğini iddia ederek benden 70 bin lira aldı. Ama aylar geçti kredi falan ortada yok, parayı istiyorum vermiyor’ dedi. ’O teyzemin oğlu ama benim bu işlerle hiç işim olmaz, böyle bir taleple de bana zaten gelemez. Seni dolandırmış olmalı’ dedim. Bu konuşmayı Başbakan yardımcılığı makamındaki ses kaydına da tespit ettirdim. Aynı gün dilekçe yazarak İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na o kasetle birlikte her ikisini de şikayet ettim. Ertesi gün ikisi de tutuklandı. Kimsenin gözünün yaşına bakmayız. Hata yapan kim olursa olsun hesabını biz sorarız. Eğer tutuklanan bakan çocukları bir hata yapmışlarsa, evlerinde bulunan paraların hesabını doğru dürüst veremiyorlarsa onlar da hesaplarını vereceklerdir. Babalarının bu işte bir kusuru var mı? O da araştırılır. Ama hiç kimse hakkında kesinleşmiş yargı kararı olmadan onu suçlu ilan edemezsiniz. Ama sayın Başbakanımız elimizde suçlu olduğuna dair bir yargı belgesi olmamasına rağmen, ismi geçen bakan arkadaşlarımızı bakanlıklardan alarak yenilerini atadı. Biz Ak Parti’yiz. En ufak bir lekeyi bünyemizde barındırmayız, barındırmamak zorundayız."
ÖNEMLİ PROJELERİ DURDURMAK İSTİYORLAR
Şahin, son günlerdeki olayların Gezi Parkı eylemlerinin devamı olduğunu anlatırken, Taksim Platformu üyelerinin Ankara’da dönemin Başbakan vekili Bülent Arınç ile görüştüğünü; kendisinden 3’üncü Boğaz Köprüsü, 3’üncü hava limanı, Kanal İstanbul Projesi’ni durdurulmasını istediklerini söyledi. Şahin, "Şimdi 2’inci bir operasyon bu projelerin müteahhitlerine karşı yapılmaya başlandı. Şimdi var ya hani bir savcı emniyete işte şunları gözaltına alın diye. Türkiye’de en saygın işadamları söylediğim projeleri alan müteahhitler. Amacına ulaşamadı Gezi eylemleri. Şimdi bu yolla müteahhitlerin hesaplarını mahkeme kararıyla dondurarak, bu müteahhitleri gözaltına alarak, gerekirse tutuklayarak bu önemli projeleri durdurmak istiyor birileri" dedi.
FETHULLAH GÜLEN’E ÖVGÜ
Şahin, Yargıtay’da görevli bir kişinin Fethullah Gülen’e, adını vermediği bir işadamıyla ilgili kararı gönderdiğini anlattı. Mehmet Ali Şahin Gülen’in bunun üzerine "Adalet neyi gerektiriyorsa ona göre karar verin" diye cevap verdiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Cemaat; Fethullah Hoca cemaati dediğimiz bizlerin kardeşleri. Ancak acaba yargı içinde bu cemaate sempati duyanlar, bir takım yargıçlar bu projede görev üstlenmiş olabilirler mi? Buna ihtimal verebilir misiniz? Burada ilk defa açıklıyorum. Bu haberi aldığımda uzun süre düşündüm, inanmak istemedim, araştırdım, soruşturdum ve doğru olabileceği kanaatine vardım. Önemli bir holdingin başında bulunan bir kişi hakkında bir ceza davası var ve mahkum olmuş. Dosya Yargıtay’a gelmiş. Yargıtay’da ’Cemaatin imamı’ diye nitelendirilen kişi, ismi bende saklı kendisini tanıyorum. Bu önemli kişinin dosyası ile ilgili ne karar verilmesi gerektiği hususunu dosyanın kısa bir özeti ile birlikte Pensilvanya’ya göndermiştir. Bir savcı, bir hakim böyle bir şey yapabilir mi? diye sordum kendime kafam hafızam kabul etmedi. Ama araştırdığımda maalesef bunun doğru olduğu kanaatine vardım. Kamuda görevli bir takım işgüzarlar var. Hoca efendi, ’Adalet neyi gerektiriyorsa ona göre karar verin’ demiş. Allah razı olsun. Ama oraya sempati duyan bir takım kamu görevlileri maalesef belki yaranmak, belki başka nedenlerle bu tür yanlışlıklar yapabiliyor. Bu işin de öyle bir iş olduğunu düşünüyorum."
Şahin, cemaate bağlı olanları ise şöyle eleştirdi:
"Bir tarikat, mezhep, manevi liderle gönül bağınız olabilir, ondan dersler alabilirsiniz. Bu normaldir. Ama komutanınız ’Falan yere gideceksiniz bayrağı falan yere dikeceksiniz’ dediğinde, siz, ’Ben bağlı olduğum tarikat liderine bir sorayım’ diye düşünürseniz orada disiplin olmaz. Yargı da böyle bir düşünceyle hareket edilirse o yargıda adalet tecelli eder mi? Emniyet’te eder mi? Ama maalesef bizim yargımızda da emniyetimizde de böyle bir yapı oluştu."
"SİZİ SEVİYORUZ"
Şahin son olarak 1- 1.5 ay önce Fethullah Gülen ile telefonla görüştüğünü açıkladı. Şahin, şunları anlattı:
"Rahatsızdı, ’Geçmiş olsun’ dileklerimi ilettim. Kendisini severim. Beddua olayından dolayı ciddi eleştiri aldı. İnsan hata yapabilir, keşke söylemeseydi o bedduayı. Çünkü daha önceki vaazlarını ben biliyorum. Beddua etmeyi hep yasaklamıştır. Hata yapmayan, günah işlemeyen sadece peygamberlerdir. İnanıyorum ki o da üzüntü duymuştur. Ancak, ben Karabük’ten muhterem hoca efendiye bir çağrıda bulunmak istiyorum. Hocam artık Türkiye’ye dönün lütfen. Dönün artık Türkiye’ye. İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy da 11 yıl Mısır’da kaldı. Sonra 1936 yılının haziran ayında döndü. Bir röportajı var elimizde döndükten sonra. Ersoy, ’Vatanıma döndüğüm için çok mutluyum. İyi ki gelmişim. Şu vatanımın havası ciğerlerimdeki mikropları öldürüyor. Vatanımı çok özlemişim’ demişti. Sevgili hocam, siz de dönün lütfen. Vatanın havasını teneffüs edin, ciğerlerinizdeki mikropları öldürsün bu temiz hava. Türkiye’de sizin isminizi kullanılarak fitne yayılıyor. Gelin buna vaziyet edin, sizi seviyoruz. Bizim hakkımızda ne söylerseniz söyleyin sizi seviyoruz."
HOCA EFENDİ’YE GÖREVLER DÜŞÜYOR
Mehmet Ali Şahin, fitneyi önlemede Fethullah Gülen’e görevler düştüğünü anlatırken, vesayetçinin üniformalı ile cüppeli olanı arasında bir fark olmadığını söyledi. Şahin, şöyle konuştu:
"Vesayetçinin nutuk okuyanı ile hoca efendinin Kırık Testi kitabını okuyanın arasında da bir fark yoktur. O Kırık Testi’yi ben de okuyorum. Hoca efendinin bana hediye ettiği kitap hala masamın üzerindedir. Bu kitabı ben de okuyorum ama herhalde bazıları tersinden okuyor. Türkiye’de başlamış olan bu fitneyi önleme konusunda hepimize ve hoca efendiye görevler düşüyor. Bunu düşünerek değil, içimden geldiği gibi söylüyorum. Hocam siz Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin ekolünü devam ettirmeye, o öğretiyi insanlara anlatmaya çalışıyorsunuz. Bediüzzaman Said Nursi de yurt dışına gidebilirdi, gitmedi. Bu ülkede eziyetler çekti, hapislerde kaldı. Isparta’da Barla Köyü’nde o izbe evde o nüshaları yazdı, gitmedi. Sevgili hocam siz de dönün. Siz orada kalmaya devam ettiğiniz sürece o kadar çok fitne ortaya çıkaracaklar ki, acaba orada kendisini bırakmıyorlar mı? Türkiye ile ilgili bir takım amaçları olanlar onu ve cemaati kullanarak Türkiye’ye zarar mı vermek istiyorlar? diye düşüneceklerdir. Bunun önünü kesin sevgili hocam. Lütfen dönün Türkiye’ye."
Mehmet Ali Şahin, Karabük’te Vali Nafiz Kayalı Gençlik Merkezi’nde düzenlenen partisinin il danışma meclisi toplantısına katıldı. Partililere hitaben konuşan Şahin, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın ’Seçim stratejisi belli olmuştur, gelin deşifre edelim’ başlıklı yazısını okuyarak, şöyle konuştu:
"Bu yazıyı bundan 5 yıl önce bugün yazdı. Çok da doğru tespitler yaptı. Çünkü o zaman da 2009 yerel seçimlerine gidiyorduk ve tam 3 ay vardı seçimlere. Seçimlerden önce yolsuzluk haberleri çıkarılır, bunların inandırıcılığı yoktur. Bunlar seçim sonuçlarını etkilemek içindir. Bunlara inanmayın demek istiyor. Şimdi soruyorum; Ekrem bey şimdi de yeni bir seçime giriyoruz. Neden sizin gazeteniz, televizyonlarınız tam bunun aksi yayınlar yapıyor. Yoksa siz de mi siyasal mühendislik projeler içersinde yer aldınız? Bunu söylediğim için üzgünüm. Aynı istikamete bakan, aynı sevdaya yangın olmuş olan insanların birbirlerinin önünü kesmek gibi bir gayret içerisinde olmamaları gerekir diye düşünüyorum."
"PARALARIN HESABINI VERECEKLER"
Şahin şikayetçi olduğu teyzesinin oğlunun tutuklanmasıyla ilgili olarak, şöyle konuştu:
"Soyadımı taşıyan teyzemin oğlu, benim yeğenim olduğunu ifade ederken bankadan (devlet bankası) kredi alacağı iddiasıyla birinden 70 bin lira rüşvet almış. Bir kişi telefonla beni arıyor, ’Ben falanım; yeğeniniz falan şu bankadan bana şu kadar kredi aldıracağını ifade ederek sizin bu konuyla ilgilendiğinizi, size söylediğini iddia ederek benden 70 bin lira aldı. Ama aylar geçti kredi falan ortada yok, parayı istiyorum vermiyor’ dedi. ’O teyzemin oğlu ama benim bu işlerle hiç işim olmaz, böyle bir taleple de bana zaten gelemez. Seni dolandırmış olmalı’ dedim. Bu konuşmayı Başbakan yardımcılığı makamındaki ses kaydına da tespit ettirdim. Aynı gün dilekçe yazarak İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na o kasetle birlikte her ikisini de şikayet ettim. Ertesi gün ikisi de tutuklandı. Kimsenin gözünün yaşına bakmayız. Hata yapan kim olursa olsun hesabını biz sorarız. Eğer tutuklanan bakan çocukları bir hata yapmışlarsa, evlerinde bulunan paraların hesabını doğru dürüst veremiyorlarsa onlar da hesaplarını vereceklerdir. Babalarının bu işte bir kusuru var mı? O da araştırılır. Ama hiç kimse hakkında kesinleşmiş yargı kararı olmadan onu suçlu ilan edemezsiniz. Ama sayın Başbakanımız elimizde suçlu olduğuna dair bir yargı belgesi olmamasına rağmen, ismi geçen bakan arkadaşlarımızı bakanlıklardan alarak yenilerini atadı. Biz Ak Parti’yiz. En ufak bir lekeyi bünyemizde barındırmayız, barındırmamak zorundayız."
ÖNEMLİ PROJELERİ DURDURMAK İSTİYORLAR
Şahin, son günlerdeki olayların Gezi Parkı eylemlerinin devamı olduğunu anlatırken, Taksim Platformu üyelerinin Ankara’da dönemin Başbakan vekili Bülent Arınç ile görüştüğünü; kendisinden 3’üncü Boğaz Köprüsü, 3’üncü hava limanı, Kanal İstanbul Projesi’ni durdurulmasını istediklerini söyledi. Şahin, "Şimdi 2’inci bir operasyon bu projelerin müteahhitlerine karşı yapılmaya başlandı. Şimdi var ya hani bir savcı emniyete işte şunları gözaltına alın diye. Türkiye’de en saygın işadamları söylediğim projeleri alan müteahhitler. Amacına ulaşamadı Gezi eylemleri. Şimdi bu yolla müteahhitlerin hesaplarını mahkeme kararıyla dondurarak, bu müteahhitleri gözaltına alarak, gerekirse tutuklayarak bu önemli projeleri durdurmak istiyor birileri" dedi.
FETHULLAH GÜLEN’E ÖVGÜ
Şahin, Yargıtay’da görevli bir kişinin Fethullah Gülen’e, adını vermediği bir işadamıyla ilgili kararı gönderdiğini anlattı. Mehmet Ali Şahin Gülen’in bunun üzerine "Adalet neyi gerektiriyorsa ona göre karar verin" diye cevap verdiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Cemaat; Fethullah Hoca cemaati dediğimiz bizlerin kardeşleri. Ancak acaba yargı içinde bu cemaate sempati duyanlar, bir takım yargıçlar bu projede görev üstlenmiş olabilirler mi? Buna ihtimal verebilir misiniz? Burada ilk defa açıklıyorum. Bu haberi aldığımda uzun süre düşündüm, inanmak istemedim, araştırdım, soruşturdum ve doğru olabileceği kanaatine vardım. Önemli bir holdingin başında bulunan bir kişi hakkında bir ceza davası var ve mahkum olmuş. Dosya Yargıtay’a gelmiş. Yargıtay’da ’Cemaatin imamı’ diye nitelendirilen kişi, ismi bende saklı kendisini tanıyorum. Bu önemli kişinin dosyası ile ilgili ne karar verilmesi gerektiği hususunu dosyanın kısa bir özeti ile birlikte Pensilvanya’ya göndermiştir. Bir savcı, bir hakim böyle bir şey yapabilir mi? diye sordum kendime kafam hafızam kabul etmedi. Ama araştırdığımda maalesef bunun doğru olduğu kanaatine vardım. Kamuda görevli bir takım işgüzarlar var. Hoca efendi, ’Adalet neyi gerektiriyorsa ona göre karar verin’ demiş. Allah razı olsun. Ama oraya sempati duyan bir takım kamu görevlileri maalesef belki yaranmak, belki başka nedenlerle bu tür yanlışlıklar yapabiliyor. Bu işin de öyle bir iş olduğunu düşünüyorum."
Şahin, cemaate bağlı olanları ise şöyle eleştirdi:
"Bir tarikat, mezhep, manevi liderle gönül bağınız olabilir, ondan dersler alabilirsiniz. Bu normaldir. Ama komutanınız ’Falan yere gideceksiniz bayrağı falan yere dikeceksiniz’ dediğinde, siz, ’Ben bağlı olduğum tarikat liderine bir sorayım’ diye düşünürseniz orada disiplin olmaz. Yargı da böyle bir düşünceyle hareket edilirse o yargıda adalet tecelli eder mi? Emniyet’te eder mi? Ama maalesef bizim yargımızda da emniyetimizde de böyle bir yapı oluştu."
"SİZİ SEVİYORUZ"
Şahin son olarak 1- 1.5 ay önce Fethullah Gülen ile telefonla görüştüğünü açıkladı. Şahin, şunları anlattı:
"Rahatsızdı, ’Geçmiş olsun’ dileklerimi ilettim. Kendisini severim. Beddua olayından dolayı ciddi eleştiri aldı. İnsan hata yapabilir, keşke söylemeseydi o bedduayı. Çünkü daha önceki vaazlarını ben biliyorum. Beddua etmeyi hep yasaklamıştır. Hata yapmayan, günah işlemeyen sadece peygamberlerdir. İnanıyorum ki o da üzüntü duymuştur. Ancak, ben Karabük’ten muhterem hoca efendiye bir çağrıda bulunmak istiyorum. Hocam artık Türkiye’ye dönün lütfen. Dönün artık Türkiye’ye. İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy da 11 yıl Mısır’da kaldı. Sonra 1936 yılının haziran ayında döndü. Bir röportajı var elimizde döndükten sonra. Ersoy, ’Vatanıma döndüğüm için çok mutluyum. İyi ki gelmişim. Şu vatanımın havası ciğerlerimdeki mikropları öldürüyor. Vatanımı çok özlemişim’ demişti. Sevgili hocam, siz de dönün lütfen. Vatanın havasını teneffüs edin, ciğerlerinizdeki mikropları öldürsün bu temiz hava. Türkiye’de sizin isminizi kullanılarak fitne yayılıyor. Gelin buna vaziyet edin, sizi seviyoruz. Bizim hakkımızda ne söylerseniz söyleyin sizi seviyoruz."
HOCA EFENDİ’YE GÖREVLER DÜŞÜYOR
Mehmet Ali Şahin, fitneyi önlemede Fethullah Gülen’e görevler düştüğünü anlatırken, vesayetçinin üniformalı ile cüppeli olanı arasında bir fark olmadığını söyledi. Şahin, şöyle konuştu:
"Vesayetçinin nutuk okuyanı ile hoca efendinin Kırık Testi kitabını okuyanın arasında da bir fark yoktur. O Kırık Testi’yi ben de okuyorum. Hoca efendinin bana hediye ettiği kitap hala masamın üzerindedir. Bu kitabı ben de okuyorum ama herhalde bazıları tersinden okuyor. Türkiye’de başlamış olan bu fitneyi önleme konusunda hepimize ve hoca efendiye görevler düşüyor. Bunu düşünerek değil, içimden geldiği gibi söylüyorum. Hocam siz Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin ekolünü devam ettirmeye, o öğretiyi insanlara anlatmaya çalışıyorsunuz. Bediüzzaman Said Nursi de yurt dışına gidebilirdi, gitmedi. Bu ülkede eziyetler çekti, hapislerde kaldı. Isparta’da Barla Köyü’nde o izbe evde o nüshaları yazdı, gitmedi. Sevgili hocam siz de dönün. Siz orada kalmaya devam ettiğiniz sürece o kadar çok fitne ortaya çıkaracaklar ki, acaba orada kendisini bırakmıyorlar mı? Türkiye ile ilgili bir takım amaçları olanlar onu ve cemaati kullanarak Türkiye’ye zarar mı vermek istiyorlar? diye düşüneceklerdir. Bunun önünü kesin sevgili hocam. Lütfen dönün Türkiye’ye."