MEHMET ALİ ERBİL BANA KÜFÜR EDERKEN NEREDEYDİNİZ? İŞTEN ÇIKARTILAN SABAH MUHABİRİ İSYAN ETTİ!
Magazin muhabiri Mustafa Deryahan olayları tüm çıplaklığıyla Medyaradar'a açıkladı
Şovmen Mehmet Ali Erbil’le kavga ettiği gerekçesiyle Sabah Gazetesi’ndeki görevine 5953 sayılı Basın Kanunu’nun 11/3. maddesi gereğince son verilen Mustafa Deryahan, başından geçenleri MEDYARADAR’a anlattı..
İşte noktasına virgülüne dokunmadan Deryahan’ın kendi ağzından anlattıkları:
09 Haziran 2010 Çarşamba günü gündüz saatinde görev yapmak için şirketten ayrıldım. Bebek sahilinden İstinye sahiline kadar arabayla seyahat halindeydim. Yolda turuncu eşofmanı ile yanında genç bir bayan ile Mehmet Ali Erbil’i gördüm. Hemen araçtan inip ikiliyi görüntülemeye başladım. Ancak Mehmet Ali fotoğraflarının çekildiğini fark edince yanındaki bayan ile hemen otobüs durağının içine girdi.
Birbirlerinden ayrılan ve aksi istikametlere doğru yönelen ikiliden Erbil benim üzerime doğru gelerek, “NE ÇEKİYORSUN ULAN” diye hitap etti. Bende kendisine, “SİZİ ÇEKİYORUM MEHMET ALİ BEY” diye cevap verdim. “ÇEKME ULAN BENİ” diyerek Tarabya istikametine doğru yürümeye başladı. Bir muhabir olarak haberin ve resimlerin devamı gelmesi için ilk önce genç bayanı takibe aldım. Bayan Erbil’in Yeniköy çarşıda park halinde olan aracının yanına gelip Erbil’i beklemeye başladığını gördüm. O fotoğrafları çektikten sonra Erbil’i takip etmeye başladım. Erbil Yeniköy taraflarında bir cafe’nin deniz kenarında oturmuş, insanlardan telefon açması için kendilerinden telefon istediğini duydum. Bu fotoğrafları da çektiğim esnada bana, “NE ÇEKİYORSUN ULAN O……. ÇOCUĞU” diye küfürler etmeye başladı.
Hemen olay sonrası telefon ile aradığım Sabah Gazetesi Magazin Müdürü Şengül Balıksırtı’na, “MEHMET ALİ ERBİL’İ YAKLAŞIK 18-19 YAŞLARINDA BİR GENÇ KIZ İLE ÇEKTİM, ANCAK ERBİL BANA AĞIZA ALINMAYACAK KÜFÜRLER ETTİ” diye söyledim. Müdürüm olan Balıksırtı bana, “ÇABUK ŞİRKETE GEL” diyerek çağırdı. Bende acil olarak Sabah Gazetesine giderek Şengül Balıksırtı’na hem fotoğrafları gösterdim hem de olayı anlattım.
Şengül Hanım bana, “Bu fotoğrafları başka kimse çekti mi?” diye sordu, Ben de kendisine "hayır" dedim. “Tamam, fotoğrafları acil olarak sistemden (Fotostation’ın bulunduğu bilgisayar) çıkart. Bu haber kullanılmayacak” diye konuşan Balıksırtı’na, “Siz benim müdürümsünüz. Fotoğrafları yayınlamanız sizin sorumluluğunuzda ve insiyatifinizde. Ancak ortada bir küfür var. Benim kanser ile mücadele eden anama küfür edildi. Madem haberi yayınlamayacak kadar samimiyseniz, benden özür de dilettirirsiniz” dedim. Balıksırtı bana, “Haberde yok, özür de yok” diyerek çalışmama kaldığım yerden devam etmemi söyledi.
Yaklaşık 20 yıldır bu mesleği icraat eden ben Mustafa Deryahan, ilk defa bir kurumda böyle bir davranış ile karşı karşıya kaldım. Şengül Hanıma , “Eğer benden özür dilettirmezseniz ben de karşıma çıktığı zaman Erbil’e saygılı olmayacağım ve ortada bir tahrik olduğu için gerekeni yapacağım" dedi. Şengül Hanım bana, “BEN BURADAYKEN VE SEN SABAH GAZETESİNDE ÇALIŞTIĞIN SÜRECE İÇİNDE MEHMET ALİ ERBİL’E DOKUNAMAZSIN VE DOKUNDURTMAM. GİT İSTİFA ET, O ZAMAN NE YAPARSAN YAPARSIN” diye konuştu.
09-HAZİRAN 2010 tarihinden beri moralim bozuk ve ruh sağlığım yıpranmış bir şekilde işe gidip geldim. Bu arada bu konu ile ilgili Şürmanşet isimli bir gazetede bu konu ile ilgili haber çıktıktan sonra Şengül Hanım bana, “Bu haberi senmi bunlara sızdırdın, neden böyle bir terbiyesizlik yaptın” diye çıkıştı.
Ben de ’’ Konuyla alakam yok ben sızdırmadım.’’ diyerek kendisine sözlü savunma yaptım. Ancak kendisi anlamsız bir şekilde beni ve ailemi herkesin önünde suçlayarak hakaretler etti. Tüm bu gelişmeler üzerine 18 Ağustos 2010 Çarşamba günü öğleden sonra görev yaptığım yerlerden olan Akmerkez’e gittim. Yaklaşık 7-8 kişilik muhabir topluluğu arkadaşlarımda aynı mekanda bulunuyordu.
Onlarla iş konusunda konuşurken birden aşağı kattan bir ses geldi, “Şişşttt lan gazeteciler bak bunu çekin” diyerek türlü şaklabanlıklar yapmaya başlayan Mehmet Ali Erbil’i gördüm. Kendisini görünce dayanamadım ve aşağıya doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım. Beni karşısında görünce birden şok olan Erbil’e, ettiği küfürlerden dolayı özür dilemesini söyledim.Bunun üzerine menajeri Stelyo Pipis araya girdi ve yapmamam gerektiğini ve kendisini çok zor durumda bıraktığımı söylemeye başladı. Bunun üzerine muhabir arkadaşlarım beni alıp üst kata çıkardılar ve sakinleşmemi sağladılar.
İnternet sitelerinde yazıldığı gibi darp olmadı. Akmerkez Home Store’un önünde olan biten konu bu. Bunun dışında başka hiçbir konu gerçekleşmedi. Sonra duydum ki Erbil Akmerkez ‘de bulunan kamera kayıtlarını aldırmış ve savcılığı suç duyurusunda bulunacakmış. Ancak bana ulaşan herhangi bir tebligat ya da zarf yok. Yaklaşık 2 ay önce bana küfür eden ve hakaretler eden Mehmet Ali Erbil’i hiçbir şekilde uyarmayan ve benim yanımda olmayan ve bu konuyu rapor etmeyen, Sabah gazetesi Magazin Müdürü Şengül Balıksırtı ve Sabah Gazetesi yönetimine soruyorum, neden Mehmet Ali Erbil hakkında bir kınama yada uyarı yazısı yazılmadı. Neden benim hakkım savunulmadı. Mehmet Ali Erbil’i fotoğrafladığım zaman bana edilen küfür ve bu küfürden dolayı rahatsızlığım Şengül Balıksırtı tarafından size neden rapor edilmedi.. Yaşadığım huzursuz edici olayı ciddiye mi almıyorsunuz anlamış değilim.
Bir muhabire ana-avrat küfür eden sanatçı karşısında bu muhabir Sabah Gazetesi çalışanı diye dikkate alınıp mağduriyetten kurtarılmıyor ama nedense muhabir olayı takiben tarafınızdan savunulmayıp bu küfür karşısında olaydan bir buçuk ay kadar sonra tahrik sonrası hesap sorup küçük bir olay yaşayınca, hemen savunmam isteniyor ve bununla da kalmayıp tazminatsız işten bile çıkarılıyorum. Görevimi ifa sırasında küfür edilirken Sabah Gazetesinde çalıştığım yöneticilerim tarafından dikkate alınmıyor ama nedense hesap sorunca yöneticilerim Sabah Gazetesinde olduğumu hatırlıyor tazminatsız işime son veriliyor!
Mustafa Deryahan
İşte noktasına virgülüne dokunmadan Deryahan’ın kendi ağzından anlattıkları:
09 Haziran 2010 Çarşamba günü gündüz saatinde görev yapmak için şirketten ayrıldım. Bebek sahilinden İstinye sahiline kadar arabayla seyahat halindeydim. Yolda turuncu eşofmanı ile yanında genç bir bayan ile Mehmet Ali Erbil’i gördüm. Hemen araçtan inip ikiliyi görüntülemeye başladım. Ancak Mehmet Ali fotoğraflarının çekildiğini fark edince yanındaki bayan ile hemen otobüs durağının içine girdi.
Birbirlerinden ayrılan ve aksi istikametlere doğru yönelen ikiliden Erbil benim üzerime doğru gelerek, “NE ÇEKİYORSUN ULAN” diye hitap etti. Bende kendisine, “SİZİ ÇEKİYORUM MEHMET ALİ BEY” diye cevap verdim. “ÇEKME ULAN BENİ” diyerek Tarabya istikametine doğru yürümeye başladı. Bir muhabir olarak haberin ve resimlerin devamı gelmesi için ilk önce genç bayanı takibe aldım. Bayan Erbil’in Yeniköy çarşıda park halinde olan aracının yanına gelip Erbil’i beklemeye başladığını gördüm. O fotoğrafları çektikten sonra Erbil’i takip etmeye başladım. Erbil Yeniköy taraflarında bir cafe’nin deniz kenarında oturmuş, insanlardan telefon açması için kendilerinden telefon istediğini duydum. Bu fotoğrafları da çektiğim esnada bana, “NE ÇEKİYORSUN ULAN O……. ÇOCUĞU” diye küfürler etmeye başladı.
Hemen olay sonrası telefon ile aradığım Sabah Gazetesi Magazin Müdürü Şengül Balıksırtı’na, “MEHMET ALİ ERBİL’İ YAKLAŞIK 18-19 YAŞLARINDA BİR GENÇ KIZ İLE ÇEKTİM, ANCAK ERBİL BANA AĞIZA ALINMAYACAK KÜFÜRLER ETTİ” diye söyledim. Müdürüm olan Balıksırtı bana, “ÇABUK ŞİRKETE GEL” diyerek çağırdı. Bende acil olarak Sabah Gazetesine giderek Şengül Balıksırtı’na hem fotoğrafları gösterdim hem de olayı anlattım.
Şengül Hanım bana, “Bu fotoğrafları başka kimse çekti mi?” diye sordu, Ben de kendisine "hayır" dedim. “Tamam, fotoğrafları acil olarak sistemden (Fotostation’ın bulunduğu bilgisayar) çıkart. Bu haber kullanılmayacak” diye konuşan Balıksırtı’na, “Siz benim müdürümsünüz. Fotoğrafları yayınlamanız sizin sorumluluğunuzda ve insiyatifinizde. Ancak ortada bir küfür var. Benim kanser ile mücadele eden anama küfür edildi. Madem haberi yayınlamayacak kadar samimiyseniz, benden özür de dilettirirsiniz” dedim. Balıksırtı bana, “Haberde yok, özür de yok” diyerek çalışmama kaldığım yerden devam etmemi söyledi.
Yaklaşık 20 yıldır bu mesleği icraat eden ben Mustafa Deryahan, ilk defa bir kurumda böyle bir davranış ile karşı karşıya kaldım. Şengül Hanıma , “Eğer benden özür dilettirmezseniz ben de karşıma çıktığı zaman Erbil’e saygılı olmayacağım ve ortada bir tahrik olduğu için gerekeni yapacağım" dedi. Şengül Hanım bana, “BEN BURADAYKEN VE SEN SABAH GAZETESİNDE ÇALIŞTIĞIN SÜRECE İÇİNDE MEHMET ALİ ERBİL’E DOKUNAMAZSIN VE DOKUNDURTMAM. GİT İSTİFA ET, O ZAMAN NE YAPARSAN YAPARSIN” diye konuştu.
09-HAZİRAN 2010 tarihinden beri moralim bozuk ve ruh sağlığım yıpranmış bir şekilde işe gidip geldim. Bu arada bu konu ile ilgili Şürmanşet isimli bir gazetede bu konu ile ilgili haber çıktıktan sonra Şengül Hanım bana, “Bu haberi senmi bunlara sızdırdın, neden böyle bir terbiyesizlik yaptın” diye çıkıştı.
Ben de ’’ Konuyla alakam yok ben sızdırmadım.’’ diyerek kendisine sözlü savunma yaptım. Ancak kendisi anlamsız bir şekilde beni ve ailemi herkesin önünde suçlayarak hakaretler etti. Tüm bu gelişmeler üzerine 18 Ağustos 2010 Çarşamba günü öğleden sonra görev yaptığım yerlerden olan Akmerkez’e gittim. Yaklaşık 7-8 kişilik muhabir topluluğu arkadaşlarımda aynı mekanda bulunuyordu.
Onlarla iş konusunda konuşurken birden aşağı kattan bir ses geldi, “Şişşttt lan gazeteciler bak bunu çekin” diyerek türlü şaklabanlıklar yapmaya başlayan Mehmet Ali Erbil’i gördüm. Kendisini görünce dayanamadım ve aşağıya doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım. Beni karşısında görünce birden şok olan Erbil’e, ettiği küfürlerden dolayı özür dilemesini söyledim.Bunun üzerine menajeri Stelyo Pipis araya girdi ve yapmamam gerektiğini ve kendisini çok zor durumda bıraktığımı söylemeye başladı. Bunun üzerine muhabir arkadaşlarım beni alıp üst kata çıkardılar ve sakinleşmemi sağladılar.
İnternet sitelerinde yazıldığı gibi darp olmadı. Akmerkez Home Store’un önünde olan biten konu bu. Bunun dışında başka hiçbir konu gerçekleşmedi. Sonra duydum ki Erbil Akmerkez ‘de bulunan kamera kayıtlarını aldırmış ve savcılığı suç duyurusunda bulunacakmış. Ancak bana ulaşan herhangi bir tebligat ya da zarf yok. Yaklaşık 2 ay önce bana küfür eden ve hakaretler eden Mehmet Ali Erbil’i hiçbir şekilde uyarmayan ve benim yanımda olmayan ve bu konuyu rapor etmeyen, Sabah gazetesi Magazin Müdürü Şengül Balıksırtı ve Sabah Gazetesi yönetimine soruyorum, neden Mehmet Ali Erbil hakkında bir kınama yada uyarı yazısı yazılmadı. Neden benim hakkım savunulmadı. Mehmet Ali Erbil’i fotoğrafladığım zaman bana edilen küfür ve bu küfürden dolayı rahatsızlığım Şengül Balıksırtı tarafından size neden rapor edilmedi.. Yaşadığım huzursuz edici olayı ciddiye mi almıyorsunuz anlamış değilim.
Bir muhabire ana-avrat küfür eden sanatçı karşısında bu muhabir Sabah Gazetesi çalışanı diye dikkate alınıp mağduriyetten kurtarılmıyor ama nedense muhabir olayı takiben tarafınızdan savunulmayıp bu küfür karşısında olaydan bir buçuk ay kadar sonra tahrik sonrası hesap sorup küçük bir olay yaşayınca, hemen savunmam isteniyor ve bununla da kalmayıp tazminatsız işten bile çıkarılıyorum. Görevimi ifa sırasında küfür edilirken Sabah Gazetesinde çalıştığım yöneticilerim tarafından dikkate alınmıyor ama nedense hesap sorunca yöneticilerim Sabah Gazetesinde olduğumu hatırlıyor tazminatsız işime son veriliyor!
Mustafa Deryahan