MEHMET ALİ BİRAND,NİKAH MASASINDA ORGENERAL FAİK TÜRÜN'Ü GÖRÜNCE NE YAPTI?..

36 yıllık eşi Cemre ile birlikte röportaj vererek evliliklerini anlatan Kanal D'nin ünlü anchormani Mehmet Ali Birand askere nasıl direndi?..

Birand çiftinin nikâhına konuk olarak katılan Faik Türün Paşa, Birand´ın gerçek şahidi olan `Paşa´ lakaplı eniştesinin yerine yanlışlıkla oturup onun şahidi olmuş. Birand da "Faik Türün benim şahidim olamaz, o zaman evlenmem" demiş. Cemre Hanım da "Rezil oluruz" diyerek ite kaka onu masaya getirmiş.

Didişe didişe 36 yıl/TULUHAN TEKELİOĞLU

Yarın onların evlilik yıldönümü. 36. yıllarını kutlayacaklar. Cemre Birand, her zaman olduğu gibi önceden hazırlıklarını yapmış. Ama bu özel gün, pek çok kez olduğu gibi yine 'haberin' gölgesinde kalmış. Sabah erkenden Mehmet Ali Birand, Olli Rehn'le (AB Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Üyesi) özel bir röportaj için Brüksel'e uçacak.

Büyük bir olasılıkla birbirlerine "Günaydın," der demez didişmeye başlayacaklar. 36. yıldönümlerini birlikte kutlayamadıkları için Cemre Hanım, Mehmet Ali Bey'i "Yine beni göz göre göre haberle aldatıyorsun," diyerek uğurlayacak. Birand hafif boynu bükük "Telafi ederim," diyecek ve gidecek.

Evlililiklerinin 36. yılında, Cemre ve Mehmet Ali Birand, didişmeli ama bir o kadar da renkli beraberliklerini bana içtenlikle anlattılar. Bol kahkahalı, nüktedan, kimi zaman iğneleyici konuşmalarla geçen iki saatte, Birand'ın bahsettiği gibi yaşadığı kuvvetli adrenalinin sadece işyerinde olmadığını fark ettim. Mehmet Ali Birand'ın yanında son derece güçlü, zeki, iyi taktikler geliştirebilen, bütün yükleri üstlenen bir asker var: Cemre Birand... Üstelik bütün bunları keyifle yapıyor.

- Birlikteliğinizin kaçıncı senesini doldurdunuz?
- Cemre Birand: Sen söyle bakalım Mehmet Ali... Bir de evlenme tarihimizi bil bakalım?

- Mehmet Ali Birand: Aaa onu biliyorum. 16 Eylül 1971. Şaka maka 36 sene olacak.

- C.B: Bir gözümüzü açtık, 10 sene geçmiş. Bir daha kapattık, açtık bir 10 sene daha geçmiş... Baktık ki, 10 seneler hızlı hızlı geçiveriyor.

- Bu seneler hep mutlulukla mı geçti?

- C.B: Çoğunlukla mutlulukla geçti ama evliliğimizin ilk yılında bir yemek takımı gitti. Kırdım. Uzun süren bir kavgaydı ama neden çıktığını hatırlamıyorum. Gözümüzü açıp "Günaydın," dediğimiz andan itibaren didişmeye başlarız. Bu artık bir hayat tarzı oldu. Asla kavga değil, didişme.

- M.A.B: Ama ilk zamanlarımızdan bu yana didişmelerimizin şekli değişti. "Öyle mi, peki!" deyip telefonu suratıma kapatıveriyor.

- Kavgaya dönüşen çatışmalar mı bunlar?

- M.A.B: Bazen ses yükseliyor. "Yettii..." diye çoğunlukla ben bağırırım. - C.B: Sonra da pasif direnişe geçerim. Üstüne başına bakmam, abuk sabuk giyinip çıkabilir.

- Siz eşinizi dırdırcı bulur musunuz?

- M.A.B: Cemre şöyle bir insandır: Kafasına bir şey koyduğu zaman o gerçekleşene kadar woody wood pecker (ağaçkakan çizgi karakteri) gibi, bütün gün, yatarken, sabah kalkar kalkmaz, diş fırçalarken, uğraşır. Bağırmamın sebebi de budur.

- C.B: Bu bir harp tekniğidir. Küçük küçük, gerilla savaşıdır. Aptal şeylere takmam kafamı. Yüzde 100 doğru olduğuna inandığım şey için ısrar ederim. Temel konularda ısrarcıyımdır. Taviz vermem.

- Önemsediğiniz temel doğrular nelerdir?

- C.B: Mesela eşim ve çocuğumla birlikte olacağımız tatiller... 11 ay çalışıp bir ayın şu veya bu şekilde tatil yapılması gerektiğine olan inancımdır. Bu Avrupa'daki yaşamımızdan gelen bir alışkanlık. Mehmet Ali'yi buna zorlarım. Öteki türlü kendini yenileyemez, yorgun olur. Mehmet Ali ise işini de tatil gibi algıladığı iç