Medyaradar’ı ‘Medyapaşa’ yapmak mı istiyorsunuz?

Bir ülkede “kartvizit”, yasa kitapçığını yenerse; hukukun üstünlüğü, yerini “iktidar sahiplerinin üstünlüğü”ne bırakır. Bizi kapatan hakim beye son derece basit bir soru sormak istiyorum.

VAROL ERSOY varol.ersoy@medyaradar.com

Medyaradar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın kardeşi Serhat Albayrak'ın sahibi olduğu Turkuvaz Medya Grubu tarafından kapattırıldı.
Suçumuz ne?
Birçok internet sitesiyle aynı anda “Turkuvaz Medya Grubu’nun Youtube kanalları çalındı” başlıklı bir haber yayınlamak.
Serhat Bey’in avukatları mahkemeye koştu ve Medyaradar’daki habere erişim yasağı istedi.
Mahkeme de bu talebi kabul etti.
Peki bizim arkadaşlar ne yaptı?
“Haberi kaldırmayız” diye tavır mı aldı?
Mahkemeye direndi mi?
Hayır.
27 Haziran’da alınan habere erişimin engellenmesi kararını anında uyguladı.
Haberi yayından kaldırdı.
*
Bu olay başımıza ilk kez mi geliyor?
Hayır… Bugüne kadar birçok haberimize mahkeme tarafından erişim engeli kondu; biz de gereğini hemen yaptık.
Sorun da bitti.
Bu olayda yeni olan şey, sorunun; sözkonusu haberi yayından kaldırmamızla bitmiş olması gerekirken, karşı tarafın avukatlarının tekrar mahkemeye koşması ve yalan beyanda bulunması…
“Medyaradar mahkemenizin kararını yerine getirmedi, tamamen kapatılmasını istiyoruz” diye varlığımızı hedef alması.
*
Ne acıdır ki hakkımızda kapatma kararı alan hakim, bilgisayarından haberin linkinin erişime kapalı olup olmadığına bile bakmaya gerek duymadı.
Hukuksuz kararına, erişime kapatmaya konu olan haber linkini de yazdırmadı.
Daha da acısı…
Avukatlarımızın bir üst mahkemeye yaptığı itiraz da reddedildi…
*
Yapacak bir şeyimiz kalmayınca Medyaradar olarak isyanımızı dile getirdik.
Bize yapılanın, sırası geldiğinde iktidar gücünü kullanan yandaşları rahatsız eden herkese yapılacağını söyledik.
Bu haksızlığa karşı birlikte mücadele çağrısında bulunduk.
Gazetecilik etiği çerçevesinde namuslu yayın yapan ama ne yazık ki sayıları iki elin on parmağını geçmeyen internet sitesi bu çağrımıza olumlu yanıt verdi.
Deneyimli gazetecilerden ve bazı haber kanallarından destek gördük.
Ya gerisi?
Hepsi birden bire KSD oldu!
Yani…
Kör, sağır ve dilsiz!
Olay onların başına gelmemişti ya; gerisi önemli değildi…
*
Bir ülkede “kartvizit”, yasa kitapçığını yenerse; hukukun üstünlüğü, yerini “iktidar sahiplerinin üstünlüğü”ne bırakır.
Bizi kapatan hakim beye son derece basit bir soru sormak istiyorum.
Eğer bu olayda davacıyla davalı yer değiştirseydi…
Yani Medyaradar, Cumhurbaşkanı’nın damadının kardeşine ait olan bir internet sitesinin kapatılmasını isteseydi…
Yine aynı kararı verir miydiniz?
Sorumun yanıtını ben vereyim:
Asla veremezdiniz.
Çünkü bu ülkede bazı mahkemeler ne yazık ki uzunca bir süredir yasaya değil, kimin kartvizit sahibi olduğuna bakarak karar veriyor.
Çünkü böyle karar verince, olmadık yerlere tayin edilmiyor, haklarında Hakimler Kurulu’nca soruşturma açılmıyor.
*
Eğer bu topraklarda hala haktan, hukuktan, adaletten, özgürlükten söz ediliyorsa bu, Medyaradar gibi her türlü baskıya karşın gerçekleri yazmakta ısrar eden medya organları sayesindedir.
Bizim varlığımız sona erdiğinde, yani iktidar ve iktidar akrabaları kapattıracak televizyon, gazete, internet sitesi bulamaz hale geldiğinde zaten bu ülke bir “demir perde” ülkesine dönüşmüş olacak…
*
Dünya devi Instagram kapatıldı; iktidarla yapılan görüşmeler (pazarlıklar) sonrasında (şimdilik) açıldı.
Biz kimseyle pazarlık yapmayız.
Daha doğrusu yapamayız!
Çünkü gazetecilik mesleğinin ilkeleri ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile yasaları kırmızı çizgimizdir.
Bunlardan asla taviz vermeyiz.
Diyelim ki açmadılar…
O zaman yapılacak şey belli:
Bir zamanlar Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz ve Sabahattin Âli’nin çıkardığı Marko Paşa dergisi dönemin iktidarının emrindeki mahkemeler tarafından kapatılınca nasıl sırasıyla Malum Paşa, Bizim Paşa, Hür Marko Paşa, Öküz Paşa olduysa biz de bir şekilde bir “Medyapaşa” oluruz…
Ama olan bu ülkenin demokrasisine, adaletine, hukukuna olur.
Gelin üç kuruşluk güç gösterileriniz için bu ülkeye yazık etmeyin!

Tüm yazılarını göster