"MEDYADAN DIŞLANMIŞ ADAMLARLA REJİMİ DEVİRMEK AKIL KARI MI?...." ORAY EĞİN "MEDYADAN DIŞLANMIŞ GAZETECİLER" DİYE KİMLERE DEDİ?....İŞTE O GAZETECİLER!.....

Ergenekon operasyonun medya açısından ciddiye alınacak bir tarafı yok. Ancak bütün bu isimlerin yarattığı tek bir imaj var: Bu gözaltına alma operasyonları sadece ve sadece birilerine gözdağı vermek için yapılıyor.

Medyada kristal gece

Son Ergenekon operasyonu kapsamında gözaltına alınan gazeteci listesine baktığımızda, daha evvel de Ümraniye Çetesi´yle ilişkide olduğu iddiasıyla gündeme gelenlerle kıyasladığımızda ortaya çok ilginç bir tablo çıkıyor. Adı geçen gazetecilerden bir tek Güler Kömürcü büyük medyada.

Ancak daha evvel sorgulanan Emin Şirin, Hayrullah Mahmud ve şimdi de Vedat Yenerer´i düşününce ciddi bir komedi yaşandığı ortaya çıkıyor.

Emin Şirin, Nazlı Ilıcak´la evliliğini bitirdikten sonra Cem Uzan´ın Türkiye´nin kurtuluşu olduğuna inanabilmiş bir adam. Böyle biriyle kim operasyon planlar?

Ya da Hayrullah Mahmud... Nişantaşı´ndaki sınıf atlama turuna çıktıktan kısa bir süre sonra medyada adını duyurduğu hızda gibi yok olmuştu, en son şaşkınlık içinde gözaltına alındığını duyduk. Bırakın onla çete kurmayı, insan oyun masasına bile oturmaz.

Vedat Yenerer farklı mı sanki? Bir zamanlar kendini büyük savaş muhabiri olarak sunmuştu, son yıllarda hiç kimsenin önemsemediği bir İnternet sitesinden dikkat çekmek amacıyla belaltı vuruşlarına başlamıştı. Ki onlar bile dikkat çekmiyordu.

Balık tutmaya bile gitmeyeceğiniz, medyadan bir şekilde dışlanmış adamlarla çete kurmak, operasyon yapmak, rejimi devirmek akıl kârı mı?

İşte bu yüzden Ergenekon operasyonun medya açısından ciddiye alınacak bir tarafı yok. Ancak bütün bu isimlerin yarattığı tek bir imaj var: Bu gözaltına alma operasyonları sadece ve sadece birilerine gözdağı vermek için yapılıyor.

Dikkat edin, hükümete yandaş bir yayın organından hiç kimsenin adı geçmiyor bu operasyonlarda. Rivayetlerde bile muhalif olmayan kimseden bahsedilmiyor. E kalkıp da etkili muhalefet yapacak insanları kolay kolay gözaltına alamıyorlar, kendilerine kirli bir kulp takamıyorlar. Zira etkili muhalefet yapanlardan birini gözaltına alsalar ortalık karışacak, yaptıklarının altında kalacaklar. Bunu da hesapladıkları için kimsenin belleğinde bile olmayan isimler üzerinden bir hareket planı sürdürülüyor.

Amaç çok açık: Muhalefet yapanlara gözdağı vermek.

Bugünlerde çok ciddi bir itibarsızlaştırma politikası yürütülüyor, medya da bunun bir parçası olarak ele alınıyor. Elbette belli bir konumda ve güçteki gazeteciler bu korkudan etkilenmeyecek ve muhalefetlerini sürdürecektir.

Ancak bu operasyonlar onlar da dahil, herkesin içine "Sıra bize ne zaman gelecek" kuşkusu düşürecektir. Amaçlanan da bu zaten. Gazetecilerin daha paranoyak olması, ilişkilerini kontrol etmesi, yıllar önce çıktıkları yemekleri, yaptıkları telefon konuşmalarını vs. yeniden düşünmeleri ve "Acaba bunun altından bir şey çıkar mı" düşüncesini oluşturmak için kurulmuş bir düzen.

Bir başka tabirle Türk Basını´nda bir "kristal gece" yaşanmasının yolu açılıyor böylece. İnsanların evlerini önüne çarpı konuyor, günümüzde muhalefet yapan hemen herkes bir gece yarısı evlerinden çıkartılıp sorgulanma tehlikesi adı altında. Emin olun, istenirse bunun meşru zemini de hazırlanır, "soykırım" için düğmeye basılır. O günlere kalmamayı umut ediyoruz.

Türk Basını unutmamalı ki gazetecilerin yıpratılmasına ilişkin en büyük dezenformasyon 28 Şubat döneminde yapılmıştı. Bugün AKP´nin yanında yer alan isimler, o dönemde PKK´yla işbirliği olduğu iddialarıyla kendi gazeteleri tarafından bile jurnallenmişlerdi. 28 Şubat, McCarthy´ciliğin Türkiye´de en açık yaşandığı dönemdi. Gazeteciler kendi mesle