MEDYADA YÜKSELMENİN ALTIN KURALI NE?..BİLEĞİNİN HAKKI MI,AYAK OYUNLARI VE PİSTONLAR MI?..

Nasıl oluyor da basın ve televizyon mesleğinde çömez bile olamayacak bazı kişiler oldum bittim zirvedeyken, işini doğru düzgün yapan başkaları, bırak yükselmeyi, meslekte tutunmayı bile başaramadılar?

Medya´da yükselmenin altın kuralı


Yaşama Dönüş operasyonu adı altında cezaevlerine operasyon yapıldı. CNN Türk´ün helikopteri de çekim yapıyordu. Panik halindeyiz. Çok kötü görüntüler var. Hepsini veremiyoruz. Metinler baştan yazılıyor. Görüntüler kesilip biçiliyor. Helikopterden çektiklerimizin dışında Jandarma´dan da görüntüler geldi. O gün ben nöbetçiyim. Haberi sunmaya hazırlanıyorum. Birand `ben sunacağım çabuk kalk oradan´ dedi. Kopuk kollar, kan revan içinde görüntüler. Birand nasıl bir heyecan duyuyor. Ağzının suyu akıyor onu anlatırken. Benim yüreğim acıyordu.´

* * *

Yukarıdaki cümleler ekranın `tutunamayan´larından haber spikeri ve programcı Ayşenur Yazıcı´ya ait.

Yıllarca ATV´de ana haber bültenini sundu. Kaliteli programlara imza attı. İşinin ehliydi ama yaptığı iki program da farklı zamanlarda palas pandıras yayından kaldırıldı. Hem de hiçbir gerekçe gösterilmeden.

O da haklı olarak isyan ediyor şimdi bu hoyrat tutuma.

Zaman´a verdiği mülákatta `bizde anchorman denilen kişiler hükümetle patronlar arasındaki ilişkilerde kendi kelámlarını kullanarak düzgün yollar inşa etmeye çalışırlar; hükümetle patronları arasında arabulucu gibidirler´ diyor.

* * *

Otuz beş yılı bulan matbuat hayatımda kişisel olarak tanık olduklarım da bu yargıyı doğrular nitelikte.

Bu zaman zarfında şu soruya hep cevap aradım:

Nasıl oluyor da basın ve televizyon mesleğinde çömez bile olamayacak bazı kişiler oldum bittim zirvedeyken, işini doğru düzgün yapan başkaları, bırak yükselmeyi, meslekte tutunmayı bile başaramadılar?

Hele medyadaki önem piramidinin en tepesinde mıhlanmış kıpırdatılamayan anchorman elitine baktığımda kafam adamakıllı allak bullak oluyor.

Belki de soruyu bu kadar sivrilterek sorduğum için bulamıyorum cevabını. Bulunduğu noktaya bileğinin hakkıyla, kazıya kazıya gelen insanlar da var medyada, kerameti kendinden menkul ayak oyunları ve pistonlarla gelenler de.

Belki şaşkınlığımın nedeni kimi medya starlarının çömezlik günlerini bilecek kadar `eski´ oluşumdan kaynaklanıyordur.

Düşünsene, 25-30 sene önce gazetenin birine baba dayı enişte torpiliyle falan kapağı atmış, müdür çantası taşıyarak protokole sığışmış bazı insanların zaman içinde kıvrak bir ivmeyle en üst basamağa zıpladığına tanık olsan sen afallamaz mısın?

Kalibresi onlardan çok daha yüksek bir sürü insanın milim milim ufaldığına, unutulduğuna, yok olduğuna da tanık olmuşsun üstelik.

Akıl erdirebilir misin bu amerikan rüyasına?

Hem de kimlerin hangi ayak oyunlarıyla hangi koltukları kaptığı, kimlerin hangi pis işlerin taşeronluğuna soyunduğu mahalle kahvelerinde bile konuşulurken...

* * *

Biliyorum ne söylense biraz eksik kalır, ama yine de bir tespitim var bu duruma ilişkin.

Otuz beş yıl önce matbaa mürekkebi kokusuyla ilk tanıştığım günlerde gazeteler çekirdekten gazeteci olan aileler tarafından çıkarılırdı.

Zamanla medyanın sermaye yapısı değişti.

Son gazeteci kökenli patron da yarıştan çekildiğinde basın yayın katarı kütürtüyle makas değiştirdi.

Artık gazeteler ve televizyon kanalları, başka sektörlerde kazandığı parayı daha da büyütmek için (kuvvetli bir ba