''MEDYADA TASFİYE'' POLEMİĞİNE O DA DALDI! GÜLERCE VE ÖZKÖK'E NEDEN İTİRAZ ETTİ?

Akşam Gazetesi yazarı Nagehan Alçı, Hüseyin Gülerce ile Ertuğrul Özkök arasında patlak veren "Medyada Tasfiye" polemiği konusunda iki isme itiraz etti.

Özkök ve Gülerce’ye itirazlar


Birkaç gündür yine bir ’medyada değişim’ tartışması almış başını gidiyor. Bir tarafta ’2011 seçimlerinden sonra medyada da ciddi bir değişim olacak’ tezi, diğer tarafta ise bu teze karşılık ’vay efendim, bizi tasfiye etmeye hazırlanıyorlar’ paranoyası.


***
Bu tartışmanın fitilini Hüseyin Gülerce Zaman’daki köşesinden ateşledi. ’12 Haziran seçimlerinden sonra Türkiye’deki büyük değişimin asıl medyada devam edeceğini hep birlikte göreceğiz’ diyen Gülerce’ye Ertuğrul Özkök, ’Bu basit bir kehanet cümlesi değil, açıkça bir tebligat’ diyerek yanıt verdi ve adeta ’imdat bizleri tasfiye edecekler!’ dedi. Tartışmaya bir gün sonra Akif Beki de katıldı ve Radikal’deki köşesinde medyadaki değişimin kaçınılmaz olduğunu ileri sürdü. Tam da Beki ile aynı gün Gülerce, Özkök’e yanıt veren bir yazı kaleme aldı. ’Tebligat’a cevap’ başlıklı yazıda ’Evet, medyada bir değişim kararı var ama bu kararı bir odak değil, millet verdi’ ifadesini kullandı.


***
Bu tartışmada hem Özkök hem de Gülerce’ye itirazlarım var. Özkök’e itirazımın sebebi tek: Hürriyet’in eski yayın yönetmeni bir süredir mantık değil korkuyla besliyor yazılarını. Etkisizleşme korkusu vardı önce. Şimdi de bunun yerini bir ileri safha olan tasfiye olma korkusu aldı. Bu öyle bir korku ki kendi kendine paranoid komplolar üretir hale geldi. Öcüsünü yarattı ve bu öcüyle savaşmayı ’Beyaz Türk bayraktarlığı’ başlıklı şık bir ’mücadele cephesi’ne çevirdi. Kendisini yok edeceğini düşünüp korktuğu belli bir odak yok aslında. Özkök, Gülen Cemaati, AK Parti ve mütedeyyin kesimden toptan bir Leviathan yaratmış durumda!


***
Gelelim ona karşı duran Hüseyin Gülerce’ye... Onun çıkış noktasının altına imzamı atıyorum. Şöyle diyor Gülerce: Bu ülkenin medyasında evet bir değişim kararı var ama bu kararın arkasındaki bir odak değil, milletin kendisi!

***
Ancak milletin iradesine atıf yapıp ondan güç aldığını söyleyen Gülerce’nin millet algısı problemli. Dünkü yazısının bir yerinde şöyle diyor: ’Özkök’e tek bir şey hatırlatacağım. Kendileri itiraf ettiler, bugüne kadar desteklediği hiçbir parti seçim kazanamamış... Benim tuttuğum partiler de şimdiye kadar hiç seçim kaybetmediler. Hep iktidar oldular. Çünkü milletimin değerlerini savundum, sadece milletimize güvendim.’ Bunun üzerine Gülerce’ye sormak istiyorum: Çoğulcu bir toplumda milletin değerleri tek midir? Şayet millet iktidar oluyorsa muhalefete oy verenler milletin parçası değil midir? Yani bu günkü CHP seçmeni bu milletin parçası değil mi? Bu milletin değerlerinin dışında değerlere mi sahip? (Ayrıca benim tuttuğum partiler hep iktidar oldular derken Sayın Gülerce 77’deki CHP ve 99’daki DSP iktidarlarına da işaret ettiğinin farkında mı acaba? (Ben bu cümleden Gülerce’nin geçmişte CHP’ye de DSP’ye de oy verdiği anlamını çıkarıyorum. Demek ki o zaman ’milletin değerleri’ni CHP temsil etmiş)

***
Kısacası medyada değişiklik üzerinden yürüyen bir tartışmada tarafların zayıf düştüğü noktalar var. Evet, zayıfların sayısı Özkök ve şürekasında daha çok. Zaten bunun idrakiyle sürekli bir isyan ve paranoya halindeler. Ancak onun karşısında değişimi okuyabilenler safını temsil eden Gülerce de bu değişimin kilit kavramlarından birinin çoğulculuk ve çeşitlilik olduğunu görmeli. ’Millet iktidarda’ gibi toptancı bir cümlenin demokrasilerde telaffuz edilemeyeceğini, askeri vesayetin karşılığının böyle tek tipçi bir millet algılamasının olmadığını fark etmeli Hüseyin Bey...

Nagehan Alçı/Akşam