MEDYADA ÇÖLAŞAN - İNCE SAVAŞI!.. "YAKIŞMADI ÖZDEMİR İNCE YAKIŞMADI!.. SEN YAŞINI BAŞINI ALMIŞ, YAŞI 80'E YAKLAŞMIŞ "OLGUN BİR" FANİSİN!.".
Aydın Doğan´ın, Emin Çölaşan´a açtığı davadaki tanığı, Özdemir İnce ile Çölaşan 'kapıştı'
Medyada yeni bir tartışma başladı. Aydın Doğan´ın, Emin Çölaşan´a açtığı davada Doğan´ın tanığı olan yazar Özdemir İnce, mahkemedeki ifadesinde Çölaşan aleyhinde konuşmadığını belirtip buna rağmen `´Sakıncalı Gazeteci´´ adlı kitapta eleştirilmesine kızdı. Hürriyet Gazetesindeki köşe yazısında Çölaşan´a `´Yalancı tanıklık mı yapsaydım?´´ diye sordu.
Çölaşan ise İnce´ye `´Kınama mektubu´´ gönderdi. Mektubunda `´Patronun Bay Aydın Doğan benim Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi kitabımı mahkemeye vermişti ve benden 50 bin lira tazminat istiyordu. Davanın ilerleyen aşamasında sen dahil dört Hürriyet çalışanını tanık gösterdi´´ diyen Çölaşan, şöyle devam etti:
`´Bunların isimleri Ertuğrul Özkök, Enis Berberoğlu, Tufan Türenç ve Özdemir İnce idi. İlki patronunun sağ kolu. İkincisi Ankara Temsilcisi, üçüncüsü gazetenin Yazıişleri Müdürü, dördüncü ise sen. Yani patronla amir-memur ilişkisi içerisindeki maaşlı elemanlar. Şıracının şahidi bozacılar!
Üsküdar 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davaya dördünüzü tanık gösterdiğini biz daha önce öğrenmiştik. Ama ne ilginçtir, Ertuğrul hariç hiçbirinizin, tanık gösterildiğinizden haberiniz yoktu! Buna sen de dahilsin. Tanık gösterildiğinizi sen ve Tufan Türenç, benden öğrendiniz! Özellikle senin ismini tanık listesinde görünce çok şaşırmıştım. Patronunun kitabım nedeniyle bana karşı açtığı tazminat davasında sen neyin tanıklığını yapabilirdin? Benim Hürriyet´ten kovulmamla sonuçlanan olaylara ilişkin hangi somut bilgiye sahiptin? Bilmediğin bir konuda neye, hangi hukuk ve vicdan ölçülerine göre tanıklık yapacaktın?
`´BEN HABER VERDİM´´
Çölaşan, İnce´nin tanık olduğunu bilmediğini ve kendisinin haber verdiğini de belirterek şöyle devam etti:
`´ Sana telefonda tanık gösterildiğini söylediğimde şaşırmıştın. Önce inanmak istemedin, sonra bana aynen (Beni tanık gösterdiklerini şimdi senden duyuyorum. Gerçek mi bu? Benim ne ilgim olabilir, sana patronun açtığı dava ile! Ben bilmediğim bir konuda tanıklık falan yapmam) dedin. Doğrusu da bu idi. Bilmediğin bir konuda nasıl tanık olacaktın! Ama bunu içine sindirdin, mahkemede patron tanığı olarak boy gösterip ifade verdin. "Yazılarım hakkında Ertuğrul Bey karar verebilir. Ertuğrul Bey´in (yazılara) müdahaleleri doğaldır" diyebildin. Ben de senin (ve tüm öteki tanıkların) mahkemede söylediklerini Sakıncalı Gazeteci isimli son kitabımda (mahkeme tutanaklarından) aynen kullandım. Şimdi sana soruyorum:
Hiç bilmediğin, içinde yaşamadığın, tamamen dışında olduğun bir davada nasıl tanıklık yaptın? Hem de tanık gösterildiğinden haberin yok iken!..Çünkü patronun adına senin de tanıklık yapmanı istediler ve sen onlara `Hayır´ diyemedin! Çünkü Patrondan ve seni bir gece ansızın Hürriyet´te köşe yazarı yapan Ertuğrul´dan korktun...Ve bilmediğin, içinde yaşamadığın bir olayda, mahkemeye gelip tanıklık yapmayı içine sindirebildin. `´
OLGUN FANİ
Çölaşan mektubunda `´Yakışmadı Özdemir İnce, yakışmadı! Sen yaşını başını almış, yaşı 80´e yaklaşmış "olgun" bir fanisin! Orada senden beklenen (Ben bilmediğim konuda tanıklık yapmam) diyebilmendi. Bunu diyemedin. En azından, sana yaptıkları o inanılmaz saygısızlığı dikkate alman gerekirdi. Çünkü tanık gösterildiğinden bile haberin yoktu ve bunu benden duymuştun!´´ dedi ve şöyle devam etti:
`´Mahkemede senin yazılarına müdahale edilmediğini, makaslanmadığını söyledin. İyi de, o patronunun bana karşı açtığı davanın konusu senin değil, Hürriyet´te `Aman Tayyip´i kızdırmayalım´ diye sürekli makaslanan benim yazılarımdı! Benim Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi kitabımda anlattığım yüzlerce olaydı. Yazında diyorsun ki `Aydın Doğan´a `Ben tanıklık etmem´ mi diyecektim, senin lehinde yalancı tanıklık mı yapmalıydım.´
Kendi sözlerinle kendini ele veriyorsun. Yürekli insan böyle söyler ve orada, tamamen dışında olduğu, bilgi sahibi olmadığı bir konuda patron tanığı olarak boy göstermekten utanırdı. Ayrıca senden benim lehime tanıklık yapmanı isteyen, bekleyen mi oldu?
Sonuca bakalım: Mahkeme, Bay Aydın Doğan tarafından açılan tazminat davasını reddetti! Davacı patronunuz için amir-memur ilişkisi içerisinde yapılan tanıklıklar da böylece güme gitti. Yazık oldu! Yazılarında benim için kullandığın "Utanacak mısın, saptırıyorsun, mağduriyet fırsatçısı, iftiracı" gibi sözcükleri sana aynen iade ediyorum. Benim hayatımda utanacağım, saptırdığım konular olsaydı, onları mahkemede "beni kovma gerekçesi" olarak senin patronunun avukatları, ya da Ertuğrul açıklardı. 32 yıllık gazetecilik yaşamımda senden önce daha niceleri tepeme binerdi. Bakalım bu mektubuma (Ertuğrul´dan icazet almak koşuluyla) köşende aynen, makaslamadan yer verebilecek misin! O yüreğe sahip misin? Hiç sanmam ama göreceğiz.´´
Gazeteport
Çölaşan ise İnce´ye `´Kınama mektubu´´ gönderdi. Mektubunda `´Patronun Bay Aydın Doğan benim Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi kitabımı mahkemeye vermişti ve benden 50 bin lira tazminat istiyordu. Davanın ilerleyen aşamasında sen dahil dört Hürriyet çalışanını tanık gösterdi´´ diyen Çölaşan, şöyle devam etti:
`´Bunların isimleri Ertuğrul Özkök, Enis Berberoğlu, Tufan Türenç ve Özdemir İnce idi. İlki patronunun sağ kolu. İkincisi Ankara Temsilcisi, üçüncüsü gazetenin Yazıişleri Müdürü, dördüncü ise sen. Yani patronla amir-memur ilişkisi içerisindeki maaşlı elemanlar. Şıracının şahidi bozacılar!
Üsküdar 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davaya dördünüzü tanık gösterdiğini biz daha önce öğrenmiştik. Ama ne ilginçtir, Ertuğrul hariç hiçbirinizin, tanık gösterildiğinizden haberiniz yoktu! Buna sen de dahilsin. Tanık gösterildiğinizi sen ve Tufan Türenç, benden öğrendiniz! Özellikle senin ismini tanık listesinde görünce çok şaşırmıştım. Patronunun kitabım nedeniyle bana karşı açtığı tazminat davasında sen neyin tanıklığını yapabilirdin? Benim Hürriyet´ten kovulmamla sonuçlanan olaylara ilişkin hangi somut bilgiye sahiptin? Bilmediğin bir konuda neye, hangi hukuk ve vicdan ölçülerine göre tanıklık yapacaktın?
`´BEN HABER VERDİM´´
Çölaşan, İnce´nin tanık olduğunu bilmediğini ve kendisinin haber verdiğini de belirterek şöyle devam etti:
`´ Sana telefonda tanık gösterildiğini söylediğimde şaşırmıştın. Önce inanmak istemedin, sonra bana aynen (Beni tanık gösterdiklerini şimdi senden duyuyorum. Gerçek mi bu? Benim ne ilgim olabilir, sana patronun açtığı dava ile! Ben bilmediğim bir konuda tanıklık falan yapmam) dedin. Doğrusu da bu idi. Bilmediğin bir konuda nasıl tanık olacaktın! Ama bunu içine sindirdin, mahkemede patron tanığı olarak boy gösterip ifade verdin. "Yazılarım hakkında Ertuğrul Bey karar verebilir. Ertuğrul Bey´in (yazılara) müdahaleleri doğaldır" diyebildin. Ben de senin (ve tüm öteki tanıkların) mahkemede söylediklerini Sakıncalı Gazeteci isimli son kitabımda (mahkeme tutanaklarından) aynen kullandım. Şimdi sana soruyorum:
Hiç bilmediğin, içinde yaşamadığın, tamamen dışında olduğun bir davada nasıl tanıklık yaptın? Hem de tanık gösterildiğinden haberin yok iken!..Çünkü patronun adına senin de tanıklık yapmanı istediler ve sen onlara `Hayır´ diyemedin! Çünkü Patrondan ve seni bir gece ansızın Hürriyet´te köşe yazarı yapan Ertuğrul´dan korktun...Ve bilmediğin, içinde yaşamadığın bir olayda, mahkemeye gelip tanıklık yapmayı içine sindirebildin. `´
OLGUN FANİ
Çölaşan mektubunda `´Yakışmadı Özdemir İnce, yakışmadı! Sen yaşını başını almış, yaşı 80´e yaklaşmış "olgun" bir fanisin! Orada senden beklenen (Ben bilmediğim konuda tanıklık yapmam) diyebilmendi. Bunu diyemedin. En azından, sana yaptıkları o inanılmaz saygısızlığı dikkate alman gerekirdi. Çünkü tanık gösterildiğinden bile haberin yoktu ve bunu benden duymuştun!´´ dedi ve şöyle devam etti:
`´Mahkemede senin yazılarına müdahale edilmediğini, makaslanmadığını söyledin. İyi de, o patronunun bana karşı açtığı davanın konusu senin değil, Hürriyet´te `Aman Tayyip´i kızdırmayalım´ diye sürekli makaslanan benim yazılarımdı! Benim Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi kitabımda anlattığım yüzlerce olaydı. Yazında diyorsun ki `Aydın Doğan´a `Ben tanıklık etmem´ mi diyecektim, senin lehinde yalancı tanıklık mı yapmalıydım.´
Kendi sözlerinle kendini ele veriyorsun. Yürekli insan böyle söyler ve orada, tamamen dışında olduğu, bilgi sahibi olmadığı bir konuda patron tanığı olarak boy göstermekten utanırdı. Ayrıca senden benim lehime tanıklık yapmanı isteyen, bekleyen mi oldu?
Sonuca bakalım: Mahkeme, Bay Aydın Doğan tarafından açılan tazminat davasını reddetti! Davacı patronunuz için amir-memur ilişkisi içerisinde yapılan tanıklıklar da böylece güme gitti. Yazık oldu! Yazılarında benim için kullandığın "Utanacak mısın, saptırıyorsun, mağduriyet fırsatçısı, iftiracı" gibi sözcükleri sana aynen iade ediyorum. Benim hayatımda utanacağım, saptırdığım konular olsaydı, onları mahkemede "beni kovma gerekçesi" olarak senin patronunun avukatları, ya da Ertuğrul açıklardı. 32 yıllık gazetecilik yaşamımda senden önce daha niceleri tepeme binerdi. Bakalım bu mektubuma (Ertuğrul´dan icazet almak koşuluyla) köşende aynen, makaslamadan yer verebilecek misin! O yüreğe sahip misin? Hiç sanmam ama göreceğiz.´´
Gazeteport