MEDYADA BUNU DA GÖRDÜK: PATRONDAN ÖZEL İZİNLİ İNFAZ OPERASYONU! PEKİ YÜKSELİR Mİ HAKLI ILICAK MI? POLEMİK BU İŞİN NERESİNDE?
Sevilay Yükselir ile Nazlı Ilıcak arasında yaşanan "şey", ne kavgadır, ne polemik! Medyada artık vahim bir süreç başlatılmıştır. Patronajdan özel izinli infaz operasyonu!
Medya ve polemik kavramları birbirinden ayrılmaz ruh ikizi kavramlardır. Polemik varsa tiraj vardır, rating vardır. Medyanın en yalın profesyonel hallerinden biridir polemikler.
Ama Türkiyede kavramların içi öyle bir boşaldı ki, polemiğe polemik demeye de hacet yok artık.
Türkiyede herşey o denli değişti ki, basın yoluyla yapılan tartışma, sidik yarıştırmaya, çamur atmaya ve deve güreşine yerini bıraktı.
Buna son olarak yeni bir yöntem daha eklendi. Patronajdan özel izinli infaz operasyonu!
Sevilay Yükselir ile Nazlı Ilıcak arasındaki kavgaya iki yazar arasındaki bir polemik olarak bak(a)mamak için o kadar çok kafa karıştıran soru var ki ortada.
Bir yazar yazı günü değilken, köşedaşına patronajdan özel izinli çakan bir yazı yazarsa, bu yazıyı yazar mı yazıyor, yoksa patronaj mı yazdırtıyor diye düşünmemek için hangi aksi durum var ortada.
Yani dememiz o ki, Sevilay Yükselir bağımsız bir gazeteci ve yazar olarak aslında bir polemik falan yapmamaktadır.
Yapılan işin adı, Sabah yönetiminin Nazlı Ilıcaktan kurtulma operasyonudur!
Ve medyada böyle bir patronaj da görülmüş değildir.
Aynı gazetenin yazarları arasında kavga yeni bir vaka değildir. Türk medyasında kalemini konuşturan, bilgi ve üslupla polemiğin kitabını yazan çok önemli ustalar gelip geçmiştir.
Ama bugün Ilıcak ile Yükselir arasındaki kavga karşımıza medyada yepyeni ve de vahim bir sürecin resmini yansıtıyor.
Sözümüzü esirgemeden baştan söyleyelim. İki yazar arasında cereyan eden çakma polemik Sabah Gazetesindeki bir yönetim zaafiyetinin ve strateji hatasının ciddi bir örneğidir.
Türkiyenin en dinamik büyük gazetesi Sabahın geleneklerinde olan polemik ruhu son vakayla öldürülmüş, onun yerini istenmeyen yazarı başka bir yazar eliyle infaz operasyonu almıştır.
Nazlı Ilıcak gazeteciliği itibariyle tartışılacak pek çok tutuma imza atmış bir isimdir. Sabah Gazetesine Başbakanlık kanalıyla yazar olması iddiası, 40 yıllık bir gazetecinin liyakat dışı bu yönteme başvurması kendisinin açıklık getirmesi gereken bir durumdur.
Ama Nazlı Ilıcakın Sabah yönetiminin hazzetmediği, sevmediği bazı gazetecilerle ahbap olmasından rahatsız olup, başka bir yazara tetikçilik yaptırarak yıpratma politikası yürütülmesi medya açısından son derece tehlikeli bir tutumdur.
Sevilay Yükselir kendisine yandaş dedi diye Nazlı Ilıcaka köşesinde elbette bir yanıt verebilir. Yazı gününde istediğini yazabilir. Özgür bir yazarlığın da gereği budur.
Ama Yükselire patronlar katından özel bir izinle gününde olmadan bir yazı yazdırılması medya çalışanları açısından da son derece düşündürücüdür.
Bu durum iki yazar arasındaki atışmaya, kavgaya, sarf edilen sözlere, iddialara, kısacası her şeye gölge düşürmüştür.
İstenmeyen bir yazardan kurtulmak için başka bir yazarla infaz stratejisi medya vicdanında da sorgulanmalıdır.
Bu kavgada keşke sözler, üsluplar, kimin nasıl yazdığı ve ne yazdığı konuşulabilseydi.
Ama polemik kılıflı infaz operasyonu asıl tartışılması gereken bir sürecin adı olmuştur.
Söyleyecek çok söz var elbette. Sevilay Yükselirin seviye sorunu taşıyan sert üslubuna Ilıcakın daha da düşük seviyeli yanıt vermesi vs
Diyoruz ya artık bunların bir önemi yok.
Doğan grubuyla büyük bir rekabet halindeki Sabahın hemen peşindeki Habertürkle aynı klasmanda tiraj artırma mücadelesi belli ki hiç hesaba katılmamış bu işte. Sabah yıpranarak çıktı bu işten Habertürkün internet sitesinde polemikle ilgili olarak "Bu yazıdan sonra Sabah Gazetesinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" başlıklı yazı da bunun bir göstergesidir.
Usturup ve strateji sorunu var ayrıca. Polemik bile yönetim zaafiyetinin kurbanı edilmiş.
Sabahta artık Sevilay Yükselir de bu kavganın bir muhatabı değildir. Kavga Sabah yönetimiyle Nazlı Ilıcak arasındadır. Yükselir patronlarının emrini şak diye yerine getirmekle görevli bir emir kuludur. Tarih onu iyi bir polemikçi olarak da anmayacaktır.
Ve en önemlisi kim haklı kim haksız durumu gözetilemeyecek kadar aklın ve profesyonelliğin sınırları zorlanmıştır bu meselede
SATIR HAKEMİ A.F.E
Ama Türkiyede kavramların içi öyle bir boşaldı ki, polemiğe polemik demeye de hacet yok artık.
Türkiyede herşey o denli değişti ki, basın yoluyla yapılan tartışma, sidik yarıştırmaya, çamur atmaya ve deve güreşine yerini bıraktı.
Buna son olarak yeni bir yöntem daha eklendi. Patronajdan özel izinli infaz operasyonu!
Sevilay Yükselir ile Nazlı Ilıcak arasındaki kavgaya iki yazar arasındaki bir polemik olarak bak(a)mamak için o kadar çok kafa karıştıran soru var ki ortada.
Bir yazar yazı günü değilken, köşedaşına patronajdan özel izinli çakan bir yazı yazarsa, bu yazıyı yazar mı yazıyor, yoksa patronaj mı yazdırtıyor diye düşünmemek için hangi aksi durum var ortada.
Yani dememiz o ki, Sevilay Yükselir bağımsız bir gazeteci ve yazar olarak aslında bir polemik falan yapmamaktadır.
Yapılan işin adı, Sabah yönetiminin Nazlı Ilıcaktan kurtulma operasyonudur!
Ve medyada böyle bir patronaj da görülmüş değildir.
Aynı gazetenin yazarları arasında kavga yeni bir vaka değildir. Türk medyasında kalemini konuşturan, bilgi ve üslupla polemiğin kitabını yazan çok önemli ustalar gelip geçmiştir.
Ama bugün Ilıcak ile Yükselir arasındaki kavga karşımıza medyada yepyeni ve de vahim bir sürecin resmini yansıtıyor.
Sözümüzü esirgemeden baştan söyleyelim. İki yazar arasında cereyan eden çakma polemik Sabah Gazetesindeki bir yönetim zaafiyetinin ve strateji hatasının ciddi bir örneğidir.
Türkiyenin en dinamik büyük gazetesi Sabahın geleneklerinde olan polemik ruhu son vakayla öldürülmüş, onun yerini istenmeyen yazarı başka bir yazar eliyle infaz operasyonu almıştır.
Nazlı Ilıcak gazeteciliği itibariyle tartışılacak pek çok tutuma imza atmış bir isimdir. Sabah Gazetesine Başbakanlık kanalıyla yazar olması iddiası, 40 yıllık bir gazetecinin liyakat dışı bu yönteme başvurması kendisinin açıklık getirmesi gereken bir durumdur.
Ama Nazlı Ilıcakın Sabah yönetiminin hazzetmediği, sevmediği bazı gazetecilerle ahbap olmasından rahatsız olup, başka bir yazara tetikçilik yaptırarak yıpratma politikası yürütülmesi medya açısından son derece tehlikeli bir tutumdur.
Sevilay Yükselir kendisine yandaş dedi diye Nazlı Ilıcaka köşesinde elbette bir yanıt verebilir. Yazı gününde istediğini yazabilir. Özgür bir yazarlığın da gereği budur.
Ama Yükselire patronlar katından özel bir izinle gününde olmadan bir yazı yazdırılması medya çalışanları açısından da son derece düşündürücüdür.
Bu durum iki yazar arasındaki atışmaya, kavgaya, sarf edilen sözlere, iddialara, kısacası her şeye gölge düşürmüştür.
İstenmeyen bir yazardan kurtulmak için başka bir yazarla infaz stratejisi medya vicdanında da sorgulanmalıdır.
Bu kavgada keşke sözler, üsluplar, kimin nasıl yazdığı ve ne yazdığı konuşulabilseydi.
Ama polemik kılıflı infaz operasyonu asıl tartışılması gereken bir sürecin adı olmuştur.
Söyleyecek çok söz var elbette. Sevilay Yükselirin seviye sorunu taşıyan sert üslubuna Ilıcakın daha da düşük seviyeli yanıt vermesi vs
Diyoruz ya artık bunların bir önemi yok.
Doğan grubuyla büyük bir rekabet halindeki Sabahın hemen peşindeki Habertürkle aynı klasmanda tiraj artırma mücadelesi belli ki hiç hesaba katılmamış bu işte. Sabah yıpranarak çıktı bu işten Habertürkün internet sitesinde polemikle ilgili olarak "Bu yazıdan sonra Sabah Gazetesinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" başlıklı yazı da bunun bir göstergesidir.
Usturup ve strateji sorunu var ayrıca. Polemik bile yönetim zaafiyetinin kurbanı edilmiş.
Sabahta artık Sevilay Yükselir de bu kavganın bir muhatabı değildir. Kavga Sabah yönetimiyle Nazlı Ilıcak arasındadır. Yükselir patronlarının emrini şak diye yerine getirmekle görevli bir emir kuludur. Tarih onu iyi bir polemikçi olarak da anmayacaktır.
Ve en önemlisi kim haklı kim haksız durumu gözetilemeyecek kadar aklın ve profesyonelliğin sınırları zorlanmıştır bu meselede
SATIR HAKEMİ A.F.E