"MEDYA RADARA YAKALANIRSA!.." MEDYA SİTELERİ AKSİYON DERGİSİNE KONU OLDU!..
İnternet siteleri Aksiyon dergisine konu oldu. İşte Esin Kaya'nın o röportajı.
`Polemik haberciliği´ eskiden de vardı. İnternetle olaya yeni bir soluk geldi. Dedikodu, magazin, polemik derken yanına biraz medya haberi, biraz da analiz yazısı ekleyin; alın size tüm medya çalışanlarının haber kaynağı `medya siteleri´...
Erman Toroğlu´na şok soru: "Hocam siz eski kaşar mısınız?" Gitme dur, n´olursun! Sap gibi ortada kalmasın Ahmet Hakan! Bülent Ersoy´dan bombardıman: "Ben Hülya´nın baltasıyım!" Akşam maaş yerine şarap dağıttı, Kütahyalı´ya OHA çektiler... Bu ifadeler yalnızca bir güne sıkıştırılan haber başlıklarından, burada zikredebildiklerimiz. `Haber´ dediysek yanlış anlaşılmasın; bunlar kendilerini `medya sitesi´ diye tanımlayan internet sitelerindeki dedikodu destekli, yorum soslu sansasyonel yazılar. Elbette bu siteler azımsanamayacak oranda gerçeği yansıtan bilgiler de içeriyor. 2001 yılında medyatava isimli sitenin açılmasıyla başladı bu furya. Bugün medyafaresi, süperpoligon, medyaradar, postmedya, gazeteciler.com ve âleme yeni katılan niceleriyle devam ediyor.
Bazı iddialara göre, ünlü yazarların adının geçmesi için ricada bulunduğu. kimi zaman televizyon ve gazete haberlerine dahi `kaynak´lık eden bu siteler, pek çok gazetecinin diline dolanmış durumda. Akşam gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Serdar Turgut, köşesinde medya sitelerinde en çok rağbet gören isimlerin başında geldiğini yazmış, kendi kurumunda yaşananları bu sitelere aktarmak için görevlendirilmiş kişiler olduğundan söz etmişti. Gazeteci Aykut Işıklar bir yazısında medya sitelerinin `yayın ilkesini´ sıralamıştı: "Kişisel maddi çıkar, akla gelmedik göbek bağı, cinsel tercih, eş-dost ilişkisi, kıskançlık, kompleks, gazetecilerin ve TV´cilerin ekmeğiyle oynamak..." Bugün gazetesi yazarı iletişim profesörü Ali Atıf Bir de, bu sitelerin artmasını `polemik gazeteciliğinin ayyuka çıkış sebeplerinden biri´ olarak göstermişti. Bir, `yaşasın bugün de yazımı aldılar, demek ki dikkate değerim´ düşüncesinin `yazını sitede okudum, konuşuluyorsun´ övgülerine mazhar olma isteğinin bu siteler aracılığıyla gerçekleştiği görüşünde.
Haber-analiz sitelerinin ilklerinden IV. Kuvvet Medya´nın sahibi Ahmet Tezcan, daha ileri giderek köşe yazarlarının çoğunun makalesini medya sitelerinde haber olsun diye yazdığını söylemişti. Rahşan Gülşan, Sabah gazetesinde yazdığı dönemlerde, önceleri masumane yayınlar yapan bu sanal ortamların zamanla kontrolden çıktığını ifade etmişti. Olayı medyatava üzerinden yorumlayan Gülşan, sitenin `sevdiğini cennetlik, sevmediğini cehennemlik´ ilan ettiğini iddia etmişti.
Söz konusu sitelerle ilgili öyle çok yorum var ki; medya grupları arasında sanal savaşları kızıştırmasından tutun, kurum içi gündemlere yön vermesine, dedikodu haberciliğine katkıda bulunmasına kadar pek çok konuda tartışılıyorlar. Bir de kendi aralarında `iç savaş´ misali rekabetlere daldıkça toz duman iyice birbirine karışıyor. Kimin kimden haber aşırdığının anlaşılmadığı bir konu üzerinden yürüyen tartışmalar geçtiğimiz günlerde medyatava ve medyaradar´ı birbirine düşürdü. İki site birbiri hakkında yazılı açıklamalar yaptı. Medyatava yorumuna "DİKKAT! ARAMIZDA DOLAŞAN BİR HIRSIZ RADAR VAR!" başlığını atarken; medyaradar bu yazıya "DELİKLİ TAVACILAR SİZİ UYARIYORUZ!!! AHLAKLI REKABET EDİN, ETMİYORSANIZ DA ÇEKİN GİDİN!!!" başlıklı açıklamayla cevap verdi...
Bu polemikler, `savaş´lar kırmızı kar yağmadıkça sürüp gideceğe benziyor. Sıcak tartışmalarla ilgili ne söylense polemiğin ateşini yükseltecek. Bu yüzden gelin biraz medya sitelerine içeriden bakalım. Niye açılmışlar, kendilerini nasıl tanımlıyorlar ve sektör içinde kendilerini nerede konumlandırıyorlar?
Medyaradar´ın genel yayın yönetmeni Denizhan Erkoç, basında değişik grup ve mevkilerde görev almış emekli bir gazeteci. Medya çalışanlarıyla ilgili kulis bilgisi aktaran bir siteyi yönettiğini söylüyor. Medya kurumlarında yaşananları duyurarak sonraki gelişmeleri etkileyebildiklerini iddia ediyor. Geleceğin internet sektöründe şekilleneceğini öngörerek bu işe atılmış Erkoç. Kendilerinden önce yayına başlayan sitelerin tamamen dedikodu ve spekülasyon haberlere yer verdiklerini iddia ediyor. "Bir sitenin sahibi gazeteci, diğerininki köşe yazarı... Bu durum, gazetesini pohpohlayan, rakiplerini, televizyonları yerden yere vuran, onlara haksız yere saldıran yayınların sayısını artırıyor."
Medyaradar´ın bu noktada objektif bir duruş sergilediğini söylüyor Erkoç. Sadece medya çevresine değil, farklı sektörlere de hitap etmeyi amaçladıklarını belirtiyor. Ona göre, herhangi bir medya kuruluşunda gelişen olayları başka kurum çalışanları da merak ediyor. Medya siteleri, kulaktan dolma, yalan yanlış bilgiler yerine, tüm detaylarıyla gerçeğe ulaşmak için bir kanal olmaya çalışıyor. Denizhan Erkoç, ulusal gazetelerin alt kurumu gibi çalışan bazı sitelerin `magazincilik´ yaptığını ileri sürüyor. Medyaradar´da bu tür haberlerden kaçındığını iddia ederken, Ahmet Hakan´ın oyuncu sevgilisini yayına taşımakta problem görmüyor. Çünkü her iki olayın da medyaya dokunan bir tarafı var. Medyaradar´ın haber kaynakları, medya ve reklam sektöründe çalışanlar. Muhasebe müdüründen insan kaynakları çalışanına, idare amirinden muhabire kadar farklı konumdaki kişilerle irtibatları var. Gelen bilgiyi başka bir kaynaktan teyit etmeden siteye koymuyorlar. Erkoç, Medyaradar´a amiral gemisinin kaptanından, sandalın kürekçisine kadar herkesin bilgi aktardığını belirtiyor. "Bil ama benden duymadın" diyen ünlü gazeteci, köşe yazarı ve yöneticinin varlığından bahsediyor. Ona göre, gazeteciler kendi dünyalarında olan bitenin bilinmesinden yana. Artık `kol kırılsın yen içinde kalsın´ denmiyor, suçlu cezasını bulsun, hatalar telafi edilsin isteniyor. Medya siteleri de bu anlamda mahkeme vazifesi görüyor.
Medyafaresi, Türkiye´de açılan dördüncü medya sitesi. Sahibi Kubilay Tümen, Fox TV´nin haber müdürü. Siteyi `medyanın vicdanı´ olması umuduyla kurmuş. 7 yıldır, aynı zamanda bir haber portalı formatında yayın yapıyor. "Bizde medya dedikodusu yok, medya eleştirisi, analizi var." diyor. Tecrübeleriyle kesinleşmeye yakın haberleri öngörerek değerlendirdiklerini ifade ediyor. Medya haberleri, medya ekonomisi, medya patronları medyafaresi´nin ilgi alanı. Bazı site yöneticilerinin, çalıştıkları kurumun gönüllü sözcülüğüne soyundukları görüşüne katılıyor Tümen. Bu döngüyü normal karşılıyor. Çünkü Türkiye´de iş yapmak kolay değil. Tümen, 29 Ekim´deki Köşk resepsiyonundan sonra Cumhurbaşkanı´nın internet haber ve medya sitesi sahiplerine yemek davetinde bulunacağını haber veriyor. "Bu da internet medyasının önemli bir mekanizma hâline geldiğinin kanıtı." diyor. Buradan cesaretle, sansüre yatkın klasik medya hastalıklarını bir kenara atıp özgür medyanın yolunu açma zamanının geldiğini belirtiyor.
Magazinel haberleri, foto galerileri, ilginç videoları yayımlayarak medya haberinin yelpazesini açtıklarını söylüyor. Bunlara `işin sosu´ gözüyle bakıyor. Çünkü `falanca muhabirin falanca gazeteye transfer oluşu´ herkesi ilgilendirmiyor. Polemik haberi yayımlamadıklarını ifade ediyor. Fakat okunması gereken köşe yazılarına yer veriyor. Örneğin Zaman Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı´nın `Tasfiye dilecek gazeteciler´ başlıklı yazısını siteye koyarken bu yazıya cevap niteliğindeki köşe yazılarını da es geçmiyor. Çünkü konu medya. Defne Samyeli´nin boşanma haberi de gözden kaçmıyor. Zira, Samyeli önemli bir medya figürü. Medyafaresi´nde, "Kar geliyor", "Köşk resepsiyonunda gözler Tuba Büyüküstün´ün üzerinde" gibi başlıklar da görebilirsiniz.
Ona göre, internet medyası, geleneksel medyanın önüne geçti. Tümen´in bir diğer tespiti de medya sitelerindeki yazarların giderek popülerleştiği. Aslında ilginç bir döngü var; yazarlar, yazılarının buralarda haberleştirilmesini istiyor, bu gerçekleştikçe, onlar popülerleşiyor, site de daha çok tıklanıyor.
Kubilay Tümen, medya siteleri arasında sürekli bir `rekabet´ yaşandığından bahsediyor: "Biri diğerinin özel haberini çalıyor, öteki berikini sitesinde kötülüyor. Arada haber alışverişi yapıldığı da oluyor."
ERA Medya adı altında kurulan medya sitesi süperpoligon´un sahibi Ramazan Kurnaz, aynı zamanda Ajans Habertürk´ün genel müdürü. Sitenin iletişimden sorumlu yetkilisi Esin Tümer, medya siteleri kurulmadan önce sektörün kontrol mekanizmasından yoksun olduğu fikrini savunuyor. Bu sitelerden sonra medyanın `haksızlıklar´ anlamında kendini düzeltmeye çalıştığını söylüyor. Tümer´e göre, kimileri medya sitelerini `dedikodu yapıyor´ diye eleştirse de iyiye giden yeni bir dönemin başlamasında pay sahibi onlar. Dedikodu iddiasını `sadece bir yafta´ olarak nitelendiriyor. Ayrıca, herkesi eleştirme hakkına sahip olduğu düşünülen medya için ayna görevi üstleniyor bu siteler, üstelik açıkları rakiplerine de göstererek. Tümer, gazete ve televizyon haberciliğini çok daha kirlenmiş buluyor. Anlık değişen, yenilenen, ulaşılması kolay, sanal dünyanın varlığıyla eş zamanlı takip edilebilen bu sitelerin dinamiğiyle geleneksel basını ve her ikisinin ürettiklerini karşılaştırmayı doğru bulmuyor. Haber kaynaklarını kendilerinin seçmediğini söylerken, "Kaynak bizi buluyor." diyor.
Gazeteciler.com, halkaya sonradan eklenen medya siteleri arasında sayılabilir. Site sahibi Hadi Özışık `İnternet Medyası Derneği´nin kurucularından ve bu sektöre internethaber´le girmiş. Site editörlerinden Hacer Alkan, tematik yayın yapan bir sitenin etki alanının dar olduğu kanısında. Medya sitelerini ise diğerlerinden ayırıyor. Alkan, ulusal bir gazete ya da televizyonla ilgili yayın yaptıklarında anında ses getirdiğini ifade ediyor. Sebebini ise bu alanın geniş takipçi kitlesi olmasına bağlıyor. Böylece medya siteleri, kanallarda ve gazetelerde gündeme malzeme taşıyan popüler isimlerin şanından yararlanıyor. Küçük olan sesini duyurmak için büyüğü ağzına doluyor. Gazeteciler.com, medyada gizli saklı yapılan işleri deşifre etme hedefinde. Haber kaynakları; `kişisel bağlantılar ve güven ilişkisi olan insanlar´. Amaç yine aynı; sektörün kendine çekidüzen vermesi. Alkan´a göre, gazeteciler.com´un ziyaretçi trafiğinin büyük kısmı medya âlemi ve siyasetçilerden oluşuyor. Ziyaretçi profilinin yüzde 30´unu oluşturan `halk´ ise daha çok dizi ve magazin haberleriyle ilgileniyor.
Bazı medya sitelerinin künyesi bile yok, olanların da gerçek kişileri yansıttığı şüpheli. Medyatava ve süperpoligon bu gizliliğe bürünenlerin başında geliyor. Ama medya içinde her gizlinin bir şekilde açığa çıktığı gibi bunlar da ağızdan ağza dolaşan bilgilerle ifşa oluyor. Alkan, bu gizliliğin sebebini site sahiplerinin ve çalışanlarının bir medya kurumunda çalışmasına yoruyor.
Postmedya, yaklaşık 4 sene önce yayın hayatına başladı. Çetin Erdoğan, 2008´de siteyi İsmail Sarıoğlu´ndan satın aldı. Aynı gün gerçek kişilerden oluşan künye eklendi siteye. Daha önce Akşam ve Star gazetelerinde muhabirlik yapmış Erdoğan, yayın çizgisini anlatırken tarafsızlığı öne çıkarıyor. Haberlerin perde arkasına, objektifliğine ve tartışılabilirliğine baktıklarını ifade ediyor. Postmedya, daha çok büyük şehirlerden, sadık bir takipçi kitlesine sahip. Erdoğan, `insanlara ne verilirse onu alma´ devrinin kapandığını, artık her şeyin sorgulandığını dile getiriyor. Kaos isteyen, bunu körükleyen haber anlayışının bittiğine inanıyor. Bazı haberlerden dolayı da başı dertte postmedya´nın. Devletin bir kurumundan milyonlarca avro alacak bir şirketle ilgili haber yaptıkları için dava açılmış. Şirket yetkilileri, haberden sonra işler yolunda gitmediği için mahkemeye başvurmuş. Diğer mahkemelik konu ise Doğan Yayın Holding Başkan Yardımcısı Soner Gedik´in Gelirler Genel Müdürü ile yaptığı pazarlığın ses kaydını ifşa eden `tatlıya bağlama´ haberi. Fakat Erdoğan, bu davaları normal karşılıyor...
Medya sitelerinin yetkili kişileri, anlaşmış gibi aynı ağızla konuşuyor: Dedikodu, sansasyon yapmıyor, öngörü ve tecrübelerine güveniyorlar. Polemikleri kızıştırmıyor, etik olmayan habercilikten kaçınıyorlar. Tepe yönetici, çalışan, siyasetçi, halk, herkes medya sitelerini okuyor... Aslında kimin hangi konuda doğru söyleyip söylemediğini anlamak gayet kolay. Bunun için siteleri dikkatle incelemek yeterli. Kim hangi `medya çetesi´ne dâhil, kim magazinle ayakta kalıyor, kim ismini gizleyerek iş yürütüyor, kim argo metinlerle prim yapıyor, kim kimin üzerinden besleniyor... Açık olmayan tek bir şey var; kim kimden haber aşırmış o belli değil? Öyle ki, polemiklerden özel haber ve dedikodulara kadar yayımlanan bilgiler aynı. Medyanın kendi içindeki otokontrol sisteminin en açık yürekli parçası olma umuduyla yola çıkan bu sitelerin misyonunun, vizyonunun nereye doğru yol aldığı muamma. Ama beğensek de beğenmesek de onlar `tıklanmaya´ devam edecek...
Esin Kaya/Aksiyon