MEDYA ORTAMINDA ÜRETİLMİŞ BİR KAVGA VE KÜRTÇE ÖĞRENMEK İSTEYEN BİR YAZAR!
"Görüşü ne olursa olsun, ona buna dadanan küfürbaz sosyopatlardan yazar üreterek gazete yönetilmez."
Medya ortamında üretilmiş kavga
Kimse kusura bakmasın.
Bakan olursa da, paşa gönlü bilir...
Stüdyonun bir tarafına ulusalcıları, bir tarafına İslamcıları oturtup...
Bir tarafına milliyetçileri koyup, karşılarına ayrılıkçıları yerleştirip, dövüştürerek televizyon yönetilmez.
Görüşü ne olursa olsun, ona buna dadanan küfürbaz sosyopatlardan yazar üreterek de gazete yönetilmez.
Medya; ulusçuluk neden yetmiyorsa ulusalcı olmuş... İslam’ın ne eksiği varsa, bunu beğenmeyip İslamcı takılan... Milli olmayı beğenmeyip ırkçılık yapan... Liberalizm kesmediği için devlet muhalifi olmuş marjinallerin ve hangi cenahtan olursa olsun ayrılıkçıların dövüş arenası değildir.
Reyting uğruna, veya artık bilemiyorum, hangi sebeple olursa olsun Türkiye’ye bu kötülüğü yapanlara, bu güne kadar soru sorulmamış olması bizi bağlamaz.
Her saat başı ’ful kadro kavga’ programı koymayı biliyorsunuz da, bir tek ’uzlaşma’ programı koymayı neden başaramıyorsunuz, diye sorarız.
En hafif olasılıkta, stüdyo ortamında üretilmiş kavganın, toplum üzerindeki etkilerini hesaba katmadan reyting devşirmeye çalışanların vebali vardır.
’Ekran ortamında ürettiğiniz’ kavgalar; sokakta gerçeğe dönüşürse, ’aman cahil halk işte, galeyana gelmiş’ deyip, sıyrılamayabilirsiniz.
Bu yüzden, televizyon yönetimlerinin programlarına kutuplaşmış radikalleri doldurup, sonra da ’ekranlarda konuk ettiklerimizin görüşlerinin bizimle ilgisi yoktur’ deme lüksü yok artık.
Gazetelerin yönetimleri de, üç beş marjinal, radikal okur kazanmak uğruna, köşe verdiği sosyopatları ’çok seslilik’ gerekçesi ile açıklayamaz.
Türkiye’nin içinden geçtiği süreç, daha sorumlu bir medya aklı gerektiriyor..
Penguen taklası
’Boy polemiği’nin Kemal Kılıçdaroğlu tarafından mizah dergilerine ’havale edilmesi’ en az ’boy polemiği’nin kendisi kadar komik bir olay.
Bugün çıkan Penguen dergisinin kapağında, Bülent Arınç ile su içinde bulunan Kılıçdaroğlu’nun ’siz de gelin!’ diye bağıran bir karikatürü var...
Yani Penguen, ’Kılıçdaroğlu içinde bulunduğu seviyeye bizi de çağırıyor’ demiş oluyor.
Ve mizahçıları kullanabileceğini düşünen Kılıçdaroğlu’na da çok zekice bir cevap veriyor.
Kılıçdaroğlu’na bu aklı verenlerin, mizah dergilerini muhalif kimliklerinden dolayı ’kullanışlı’ zannedenlerin, onlara siyaset havale edilebileceğini düşünenlerin ise karikatüristler hakkında da en ufak bir fikir sahibi olmadığı anlaşılıyor.
Ben nasıl Kürtçe öğreneceğim?
Gazetecilerin, bürokratların ve akademisyenlerin Türkiye’de çok yaygın konuşulan bir dili öğrenmeye hiç heves etmediklerini fark ettiğim günden beri şaşkınım.
O günden beri de, hem Kırmançi hem de Sorani lehçelerini öğrenmek istiyorum.
Ne dersiniz, bana Kürt dilini edebiyatıyla birlikte öğretebilecek, politik olmayan bir kurum veya hoca bulabilir miyim?
Atılgan BAYAR / AKŞAM
Kimse kusura bakmasın.
Bakan olursa da, paşa gönlü bilir...
Stüdyonun bir tarafına ulusalcıları, bir tarafına İslamcıları oturtup...
Bir tarafına milliyetçileri koyup, karşılarına ayrılıkçıları yerleştirip, dövüştürerek televizyon yönetilmez.
Görüşü ne olursa olsun, ona buna dadanan küfürbaz sosyopatlardan yazar üreterek de gazete yönetilmez.
Medya; ulusçuluk neden yetmiyorsa ulusalcı olmuş... İslam’ın ne eksiği varsa, bunu beğenmeyip İslamcı takılan... Milli olmayı beğenmeyip ırkçılık yapan... Liberalizm kesmediği için devlet muhalifi olmuş marjinallerin ve hangi cenahtan olursa olsun ayrılıkçıların dövüş arenası değildir.
Reyting uğruna, veya artık bilemiyorum, hangi sebeple olursa olsun Türkiye’ye bu kötülüğü yapanlara, bu güne kadar soru sorulmamış olması bizi bağlamaz.
Her saat başı ’ful kadro kavga’ programı koymayı biliyorsunuz da, bir tek ’uzlaşma’ programı koymayı neden başaramıyorsunuz, diye sorarız.
En hafif olasılıkta, stüdyo ortamında üretilmiş kavganın, toplum üzerindeki etkilerini hesaba katmadan reyting devşirmeye çalışanların vebali vardır.
’Ekran ortamında ürettiğiniz’ kavgalar; sokakta gerçeğe dönüşürse, ’aman cahil halk işte, galeyana gelmiş’ deyip, sıyrılamayabilirsiniz.
Bu yüzden, televizyon yönetimlerinin programlarına kutuplaşmış radikalleri doldurup, sonra da ’ekranlarda konuk ettiklerimizin görüşlerinin bizimle ilgisi yoktur’ deme lüksü yok artık.
Gazetelerin yönetimleri de, üç beş marjinal, radikal okur kazanmak uğruna, köşe verdiği sosyopatları ’çok seslilik’ gerekçesi ile açıklayamaz.
Türkiye’nin içinden geçtiği süreç, daha sorumlu bir medya aklı gerektiriyor..
Penguen taklası
’Boy polemiği’nin Kemal Kılıçdaroğlu tarafından mizah dergilerine ’havale edilmesi’ en az ’boy polemiği’nin kendisi kadar komik bir olay.
Bugün çıkan Penguen dergisinin kapağında, Bülent Arınç ile su içinde bulunan Kılıçdaroğlu’nun ’siz de gelin!’ diye bağıran bir karikatürü var...
Yani Penguen, ’Kılıçdaroğlu içinde bulunduğu seviyeye bizi de çağırıyor’ demiş oluyor.
Ve mizahçıları kullanabileceğini düşünen Kılıçdaroğlu’na da çok zekice bir cevap veriyor.
Kılıçdaroğlu’na bu aklı verenlerin, mizah dergilerini muhalif kimliklerinden dolayı ’kullanışlı’ zannedenlerin, onlara siyaset havale edilebileceğini düşünenlerin ise karikatüristler hakkında da en ufak bir fikir sahibi olmadığı anlaşılıyor.
Ben nasıl Kürtçe öğreneceğim?
Gazetecilerin, bürokratların ve akademisyenlerin Türkiye’de çok yaygın konuşulan bir dili öğrenmeye hiç heves etmediklerini fark ettiğim günden beri şaşkınım.
O günden beri de, hem Kırmançi hem de Sorani lehçelerini öğrenmek istiyorum.
Ne dersiniz, bana Kürt dilini edebiyatıyla birlikte öğretebilecek, politik olmayan bir kurum veya hoca bulabilir miyim?
Atılgan BAYAR / AKŞAM