MEDYA ÖĞRENCİYE DAYAK OLAYINDAN HANGİ DERSİ ÇIKARMALI?
Okay Gönensin İstanbul'un göbeğinde yaşanan öğrenciye dayak olayının medya için iyi bir fırsat olduğunu yazdı.
Dayaktan çıkan medya dersi
İstanbul’da protesto gösterisi yapma girişiminde bulunan öğrencilere atılan ağır dayak üzerinde durmaya devam etmeliyiz. “İlk defa olmuyor ki” diyerek dudak bükmek, aynı sahnelerin bundan sonra da yaşanmasına yardımcı olacağı için devam etmeliyiz.
Dayağın atıldığı günün akşamı, görüntüler birçok televizyon kanalında yayınlandı. Yere düşmüş kıza atılan tekmeyi herkes gördü.
Ertesi günkü gazetelerin bazıları bu dayak atılması haberine geniş yer vermişti. Ama bazıları olayı ya hiç vermemiş ya da görülmesi çok zor olacak kadar küçük ve “farklı” vermişti.
Bu gazetelerin tümünün daha çok AKP’ye yakın olmalarının ötesinde; o gazetelerde çalışan meslektaşlarımızın ağır bir yanlışını tespit etmek zorundayız.
İstanbul’un göbeğinde yaşanan olay, doğrudan doğruya bir dayak atma olayıdır. Kimilerine göre polis “orantısız güç” kullanmıştır, ama zaten durum orantısızdır. Polis güç kullandığı anda orantılı olması da mümkün değildir.
Habere birinci sayfada yer vermeyen gazetelerin ikisinde olay iç sayfalarda da verilmedi, ikisinde ise iç sayfalarda, fotoğraf altlarında verildi. Birinde “polisle eylemciler arasında arbede yaşandı” denilmiş, diğerinde de “yumruk yumruğa” başlığıyla sanki eşit bir kavga durumu varmış gibi bir izlenim yaratılmak hedeflenmiş.
HABER GİZLENEMEZ
Bir gazetenin, herhangi bir siyasi partiye yakın olmasının, yayın politikasının belli bir siyasi eğilimle örtüşmesinin bir sakıncası olmadığı gibi, gazeteyi yayınlayanın ve hazırlayanların yaptığı bu “seçim”e karşı okur da bir “seçim” yapar ve gazeteyi okur ya da okumaz.
Ama kendileri de birer genç olan polislerin öğrenci gençleri kıyasıya dövmesi haberdir, bu haberi gizlemek de aslında mümkün değildir. Belki sadece o gazeteyi okuyanlar bu olaydan, gençlerin nasıl dövüldüğünden bilgi sahibi olmayabilir, ama aynı akşam o kişilerin birçoğu ellerinde uzaktan kumanda aletleriyle kanallar arasında gezinirken ya da internet sitelerine baktıklarında olaydan haberdar olacaklardır.
Artık hiçbir haberi insanlardan gizleme imkânı kalmadı.
İran’da ve Çin’de toplum bütün teknolojik kısıtlamalara rağmen dünyadan haber alabiliyor. Şu anda kendi halkını dünyadan tecrit etme “başarı”sını sürdürebilen tek yönetim Kuzey Kore’deki yönetimdir.
İstanbul’da öğrencilerin kıyasıya dayak yemelerini gizlemek mümkün olmadığına göre, gizleme girişiminde bulunanlar öncelikle kendi okurlarına sonra demokrasiye ve üçüncü olarak da kendilerine yakın buldukları AKP’ye ayıp etmekte, haksızlık yapmaktadır.
Buna benzer “haber gizleme” olaylarının “ilk olmadığını” söylemenin bir faydası olmadığı gibi, birbirlerini rakip olarak gören gazete ve gazetecilerin “o da şunu yaptı” demeleri de sadece bu mesleğe zarar veren bir tavır olmuştur.
Son öğrenci dayağı, medyamızda da kendisini gözden geçirme ve başkası yanlış yaptı diye kendinde de yanlış yapma hakkı görme devrinin kapanmasına yardımcı olursa, biz de bundan büyük bir yarar sağlamış oluruz.
Okay Gönensin/Vatan
İstanbul’da protesto gösterisi yapma girişiminde bulunan öğrencilere atılan ağır dayak üzerinde durmaya devam etmeliyiz. “İlk defa olmuyor ki” diyerek dudak bükmek, aynı sahnelerin bundan sonra da yaşanmasına yardımcı olacağı için devam etmeliyiz.
Dayağın atıldığı günün akşamı, görüntüler birçok televizyon kanalında yayınlandı. Yere düşmüş kıza atılan tekmeyi herkes gördü.
Ertesi günkü gazetelerin bazıları bu dayak atılması haberine geniş yer vermişti. Ama bazıları olayı ya hiç vermemiş ya da görülmesi çok zor olacak kadar küçük ve “farklı” vermişti.
Bu gazetelerin tümünün daha çok AKP’ye yakın olmalarının ötesinde; o gazetelerde çalışan meslektaşlarımızın ağır bir yanlışını tespit etmek zorundayız.
İstanbul’un göbeğinde yaşanan olay, doğrudan doğruya bir dayak atma olayıdır. Kimilerine göre polis “orantısız güç” kullanmıştır, ama zaten durum orantısızdır. Polis güç kullandığı anda orantılı olması da mümkün değildir.
Habere birinci sayfada yer vermeyen gazetelerin ikisinde olay iç sayfalarda da verilmedi, ikisinde ise iç sayfalarda, fotoğraf altlarında verildi. Birinde “polisle eylemciler arasında arbede yaşandı” denilmiş, diğerinde de “yumruk yumruğa” başlığıyla sanki eşit bir kavga durumu varmış gibi bir izlenim yaratılmak hedeflenmiş.
HABER GİZLENEMEZ
Bir gazetenin, herhangi bir siyasi partiye yakın olmasının, yayın politikasının belli bir siyasi eğilimle örtüşmesinin bir sakıncası olmadığı gibi, gazeteyi yayınlayanın ve hazırlayanların yaptığı bu “seçim”e karşı okur da bir “seçim” yapar ve gazeteyi okur ya da okumaz.
Ama kendileri de birer genç olan polislerin öğrenci gençleri kıyasıya dövmesi haberdir, bu haberi gizlemek de aslında mümkün değildir. Belki sadece o gazeteyi okuyanlar bu olaydan, gençlerin nasıl dövüldüğünden bilgi sahibi olmayabilir, ama aynı akşam o kişilerin birçoğu ellerinde uzaktan kumanda aletleriyle kanallar arasında gezinirken ya da internet sitelerine baktıklarında olaydan haberdar olacaklardır.
Artık hiçbir haberi insanlardan gizleme imkânı kalmadı.
İran’da ve Çin’de toplum bütün teknolojik kısıtlamalara rağmen dünyadan haber alabiliyor. Şu anda kendi halkını dünyadan tecrit etme “başarı”sını sürdürebilen tek yönetim Kuzey Kore’deki yönetimdir.
İstanbul’da öğrencilerin kıyasıya dayak yemelerini gizlemek mümkün olmadığına göre, gizleme girişiminde bulunanlar öncelikle kendi okurlarına sonra demokrasiye ve üçüncü olarak da kendilerine yakın buldukları AKP’ye ayıp etmekte, haksızlık yapmaktadır.
Buna benzer “haber gizleme” olaylarının “ilk olmadığını” söylemenin bir faydası olmadığı gibi, birbirlerini rakip olarak gören gazete ve gazetecilerin “o da şunu yaptı” demeleri de sadece bu mesleğe zarar veren bir tavır olmuştur.
Son öğrenci dayağı, medyamızda da kendisini gözden geçirme ve başkası yanlış yaptı diye kendinde de yanlış yapma hakkı görme devrinin kapanmasına yardımcı olursa, biz de bundan büyük bir yarar sağlamış oluruz.
Okay Gönensin/Vatan