MECLİS 'MASUMİYET İHLALİ' İDDİALARINI ARAŞTIRDI!.. PEKİ NASIL BİR SONUÇ ÇIKTI?
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde oluşturulan alt komisyon, medyadaki "masumiyet ihlali" iddialarını araştırdı.
AK Parti Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam başkanlığında, ''Medyada Yer Alan Bazı Haberlerin Masumiyet Karinesini İhlal Ettiği İddialarının Araştırılması'' amacıyla kurulan alt komisyon çalışmalarını tamamlayarak raporunu hazırladı.
Alt komisyon çalışmaları sırasında, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız, NTV Genel Yayın Yönetmeni Ömer Özgüner, SHOW TV Genel Yayın Yönetmeni Murat Demirel, Kanal D ve CNN Türk Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ali Birand, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Basın Konseyi Başkanı ve Hürriyet Gazetesi Başyazarı Oktay Ekşi, RTÜK Başkanı Davut Dursun, Radyo Televizyon Yayıncıları Meslek Birliği (RATEM) Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Gürsoy, Televizyon Yayıncıları Derneği Başkanı Hidayet Karaca, Gazi Üniversitesi
İletişim Fakültesi Dekanı Naci Bostancı'nın aralarında bulunduğu gazeteci ve akademisyenlerin bilgi ve görüşlerine başvuruldu.
Rapordaki tespitler şöyle:
''Özellikle toplumu yakından ilgilendiren olaylarda veya hukuksal konularda toplumu yanlış yönlendiren bilgi kirliliğinin önlenmesi ve bilgi eksikliğinin giderilmesi amacıyla resmi kurumlarda gerekli birimlerin oluşturularak doğru haber akışı sağlanmalıdır.
Gerekirse adliyelerde medya ve halkla ilişkiler büroları kurularak sağlıklı iletişim kanalları oluşturulmalı ve gizlilik içermeyen belgeler medya ile paylaşılmalıdır. Bilgilendirmeyi yapacak birimin kamu yetkisi kullandığı ve görevinin bilgilendirme olduğu düşünüldüğünde, farklı medya organlarına eşit mesafede yaklaşması, hem medyanın bu konuda hatalara düşmesini engelleyecek, hem de doğru haber akışının sağlanmasına neden olacaktır.
Yargı mensuplarının basın sözcüsü sıfatıyla medyaya bilgi vermesini engelleyen hükümler mevzuattan çıkarılmalı, bu konuda yeni bir düzenleme yapılmalıdır.
Medyanın, adli konularda haber yapması sırasında yapılabilecek yanlışlıkların önlenmesi amacıyla, 'Adli Haber Editörlüğü' medya kuruluşları tarafından bir alternatif olarak düşünülmeli, yargı muhabirleri için temel hukuk bilgilerini de kapsayan eğitim programları düzenlenmeli, yargıya ilişkin haberlerin sunumunda 'etik ilkeler' belirlenmelidir.''
''YAYINLARDA, YÖNLENDİRME VE KARALAMA OLMAMALI''
Bu durumlarda kamu yararı öncelikle tercih edilmesi gereken bir unsur olmalı ve yayın yasakları en son başvurulması gereken bir yöntem olmalıdır. Ancak yapılan yayının haber vermek ve toplumu bilgilendirmek amacıyla yapıldığı da medya tarafından gözden kaçırılmamalı, yayında; yönlendirme, karalama ve hükmetme olmamalı, bireylerin mağduriyetine sebebiyet verilmemelidir.
Medyanın meslek standartları yükseltilmeli, mesleki birlik ve kuruluşların periyodik olarak düzenleyecekleri seminer, panel ve kurslarla çalışanların mesleki duyarlılıkları artırılmalı, otokontrol sistemi etkin bir şekilde çalıştırılarak özdenetim sağlanmalıdır. Mer'i hukukun yanı sıra, mesleki etik kurallar geliştirilmeli, bunların uygulanmamasının sadece kural ihlali yapan
yayın organlarını değil, tüm medyayı sorgulanır hale getirdiği unutulmayarak, güven ve itibar kaybına sebebiyet veren eylemleri önleyerek yaptırım uygulayan ve tüm camiayı içine alan mesleki bir mekanizma kurulmalıdır.
Basın özgürlüğünün tam olarak sağlanabilmesi için, basının tekelleşmesini önleyecek yasal tedbirler alınarak çok sesliliğe imkan verilmeli, basın çalışanlarının mesleklerini daha özgürce yapabilecekleri ortamın oluşturulması adına sendikal haklarını güvence altına alan düzenlemeler yapılmalıdır.
Vatan
RAPORU OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Alt komisyon çalışmaları sırasında, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız, NTV Genel Yayın Yönetmeni Ömer Özgüner, SHOW TV Genel Yayın Yönetmeni Murat Demirel, Kanal D ve CNN Türk Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ali Birand, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Basın Konseyi Başkanı ve Hürriyet Gazetesi Başyazarı Oktay Ekşi, RTÜK Başkanı Davut Dursun, Radyo Televizyon Yayıncıları Meslek Birliği (RATEM) Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Gürsoy, Televizyon Yayıncıları Derneği Başkanı Hidayet Karaca, Gazi Üniversitesi
İletişim Fakültesi Dekanı Naci Bostancı'nın aralarında bulunduğu gazeteci ve akademisyenlerin bilgi ve görüşlerine başvuruldu.
Rapordaki tespitler şöyle:
''Özellikle toplumu yakından ilgilendiren olaylarda veya hukuksal konularda toplumu yanlış yönlendiren bilgi kirliliğinin önlenmesi ve bilgi eksikliğinin giderilmesi amacıyla resmi kurumlarda gerekli birimlerin oluşturularak doğru haber akışı sağlanmalıdır.
Gerekirse adliyelerde medya ve halkla ilişkiler büroları kurularak sağlıklı iletişim kanalları oluşturulmalı ve gizlilik içermeyen belgeler medya ile paylaşılmalıdır. Bilgilendirmeyi yapacak birimin kamu yetkisi kullandığı ve görevinin bilgilendirme olduğu düşünüldüğünde, farklı medya organlarına eşit mesafede yaklaşması, hem medyanın bu konuda hatalara düşmesini engelleyecek, hem de doğru haber akışının sağlanmasına neden olacaktır.
Yargı mensuplarının basın sözcüsü sıfatıyla medyaya bilgi vermesini engelleyen hükümler mevzuattan çıkarılmalı, bu konuda yeni bir düzenleme yapılmalıdır.
Medyanın, adli konularda haber yapması sırasında yapılabilecek yanlışlıkların önlenmesi amacıyla, 'Adli Haber Editörlüğü' medya kuruluşları tarafından bir alternatif olarak düşünülmeli, yargı muhabirleri için temel hukuk bilgilerini de kapsayan eğitim programları düzenlenmeli, yargıya ilişkin haberlerin sunumunda 'etik ilkeler' belirlenmelidir.''
''YAYINLARDA, YÖNLENDİRME VE KARALAMA OLMAMALI''
Bu durumlarda kamu yararı öncelikle tercih edilmesi gereken bir unsur olmalı ve yayın yasakları en son başvurulması gereken bir yöntem olmalıdır. Ancak yapılan yayının haber vermek ve toplumu bilgilendirmek amacıyla yapıldığı da medya tarafından gözden kaçırılmamalı, yayında; yönlendirme, karalama ve hükmetme olmamalı, bireylerin mağduriyetine sebebiyet verilmemelidir.
Medyanın meslek standartları yükseltilmeli, mesleki birlik ve kuruluşların periyodik olarak düzenleyecekleri seminer, panel ve kurslarla çalışanların mesleki duyarlılıkları artırılmalı, otokontrol sistemi etkin bir şekilde çalıştırılarak özdenetim sağlanmalıdır. Mer'i hukukun yanı sıra, mesleki etik kurallar geliştirilmeli, bunların uygulanmamasının sadece kural ihlali yapan
yayın organlarını değil, tüm medyayı sorgulanır hale getirdiği unutulmayarak, güven ve itibar kaybına sebebiyet veren eylemleri önleyerek yaptırım uygulayan ve tüm camiayı içine alan mesleki bir mekanizma kurulmalıdır.
Basın özgürlüğünün tam olarak sağlanabilmesi için, basının tekelleşmesini önleyecek yasal tedbirler alınarak çok sesliliğe imkan verilmeli, basın çalışanlarının mesleklerini daha özgürce yapabilecekleri ortamın oluşturulması adına sendikal haklarını güvence altına alan düzenlemeler yapılmalıdır.
Vatan
RAPORU OKUMAK İÇİN TIKLAYIN