MAVİ MARMARA'DAKİ GAZETECİLER İSRAİL'DEN TAZMİNAT İSTİYOR!

İsrail'in saldırdığı Gazze'ye yardım gemilerinde bulunan yerli ve yabancı medya mensupları haklarını arıyor

İsrail'in saldırdığı Gazze'ye yardım gemilerinde bulunan yerli ve yabancı medya mensuplarından bir bölümü, haklarını aramak ve yaşananlara karşı uluslararası kamuoyunda tepki oluşturmak için "Flotilla Free Media - Özgür Medya Filosu" adı altında bir girişim başlattı.

Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısına, Türkiye'nin yanı sıra Yunanistan, İspanya, ABD, İtalya, Almanya, Belçika ve Lübnan'dan 18 medya mensubu katıldı.

Ortak basın açıklamasını okuyan Taraf gazetesi muhabiri Ayşe Sarıoğlu, Gazze'ye yardım filosunda 60 medya mensubunun bulunduğunu ve gemideki herkes gibi medya mensuplarının da ölüm tehlikesi atlattıklarını ifade etti.

İsrail askerlerinin medya mensuplarının görevlerini yapmalarını engellediklerini, bunun insan haklarına aykırı olduğunu dile getiren Sarıoğlu, "İsrail askerlerinin uluslararası hukuka, en temel insan haklarına müdahalesiyle karşı karşıya kaldık. Gazeteci arkadaşlarımızdan Cevdet Kılıçdar görevini yerine getirirken vurularak öldü. Gemide yaşanan kanlı dakikaların ardından insanlık onurumuz çiğnendi" ifadelerini kullandı.

Medya mensuplarının, kamera, fotoğraf makinesi, bilgisayar gibi ekipmanlarına el konulduğu gibi, diş fırçaları dahil tüm özel eşyalarının da alındığını, İsrail askerlerinin kendilerine "medya mensubu olmalarının bir şeyi değiştirmeyeceğini" söylediklerini aktaran Sarıoğlu, Flotilla Free Media girişiminin aynı adla kuracağı internet sitesiyle konuya ilişkin gelişmeleri kamuoyuyla paylaşacaklarını belirtti.

İsrail'in saldırısının cezalandırılması için önce gazetecilerin kendi ülkelerinde maddi ve manevi tazminat davaları açarak, iç hukuk yollarının sonuna kadar gideceklerini ve bu süreci takip edeceklerini vurgulayan Sarıoğlu, "Mavi Marmara gemisine yönelik saldırı, basın özgürlüğüne de açık bir saldırıdır. BM nezdinde bir komisyon oluşturularak, olay soruşturulmalıdır. BM Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi bu konuda ciddi şekilde karar almalıdır" diye konuştu.

Filodaki Yunan gemisinde bulunan İtalyan gazeteci Manolo Luppichini de şiddetin sadece Mavi Marmara gemisinde değil diğer gemilerde de yaşandığını belirterek, havaalanının içinde dahi dövüldüklerini, psikolojik baskı gördüklerini söyledi.

Luppichini ülkesine döndüğünde, İsrail askerlerinin el koyduğu eşyaları arasında yer alan kredi kartlarını iptal ettirmek istediğini, ancak kartlardan alışveriş yapılmış olduğunu gördüğünü anlattı.

Yunanistan'ın Sky Radyo-TV'sinde çalışan Aris Chatzistefanou da henüz yola çıkmadan önce dahi, internette kendisine sıradan internet kullanıcısı gibi davranan insanlardan mailler gelmeye başladığını ve filonun Gazze'ye gitmesine karşı, İsrail'i destekleyen yorumlar yazdıklarını aktardı.

Chatzistefanou, "Bunlar, İsrail Dışişleri Bakanlığından bunun için ücret alan insanlardı. Çünkü, İsrail dünyanın her tarafına giden bilgi akışına sahipti ve kendi hikayesini yaratmaya çalışıyordu. Biz, filodaki Yunanlılar olarak saldırıyı yapan herkese karşı dava açtık" dedi.

İspanyol gazeteci Manuel Tapial de filoda Gazzeli öğrencilerin yaşadıkları üzerine bir belgesel hazırlamak üzere bulunduklarını belirterek, "Ben, elleri arkasında bağlananlardan birisiydim. Kabul edilemez bir muamelenin kurbanları olduk. Mavi Marmara'da kendi gözlerimle insanlara nasıl işkence yapıldığını gördüm. Plastik torba geçirildi insanların kafasına ve saatlerce böyle kaldılar' şeklinde konuştu.

Gemiden görüntülerini kurtaran tek gazeteci olan ABD'li Lara Lee, bu görüntüleri BM'ye de sunduğunu söyledi.

Lee, "İsrail saldırısının görüntülerini dışarı kaçırabildiğim için bunu dünyayla paylaşmak sorumluluğum olduğunu düşündüm. Bunu da bir basın açıklamasıyla yaptım. Çıkartabildiğimiz bütün görüntüler değildi. Ancak bu bile İsrail'i çok kızdırdı. BM Gazeteciler Heyetine, hakkımda suç duyurusunda bulundular" diye konuştu.