Matruşka medyasındaki panik!

Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.

KESKİN KALEM keskinkalem@medyaradar.com

KESKİN KALEM MEDYADAKİ KİRLİ PARANIN PEŞİNİ BIRAKMIYOR!
KİM BU AKMERKEZ, KAPALIÇARŞI SİMSARLARI?

Bir haber yazarsınız…
Etrafı ölüm sessizliği kaplar…
Kimseden ses çıkmaz…
Haberinizdeki aktörler dut yemiş bülbüle döner…
Seslerini bile çıkaramaz…
Sizi muhatap almadıkları için değil…
Yazdığınızın doğru olduğunu bildikleri için…
Ve doğru eninde sonunda muzaffer olduğu için…

Yoldaşlarım, sırdaşlarım, meslektaşlarım…
Geçen hafta bir yazı yazdım, medyaya akan kirli parayı anlattım, uyardım, devlet peşinde dedim.
Yazı adeta sessiz bir fırtına yarattı.

Biliyorum, medya kulislerinde deprem etkisi yarattı.
Biliyorum, pek çok medya yöneticisinde panik yarattı.
Biliyorum, pek çok gazeteciye mide bulantısı yaşattı.

Medya alemlerinin en derin, en bilgili ismi, Medyaradar’ın editörüne, bu haberle ilgili soru soran olmuş.
Akıl yürüten de çokmuş.
Hepsi sağ olsun var olsunlar.

Bugün medyadaki büyük tehlike olan kirli para meselesine dair daha fazla detay vereceğim.

Yoldaşlar, daha geçen haftaki yazımın mürekkebi kurumadan, haber basınımıza düştü: İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın talimatıyla sanal bahis çetelerine operasyon düzenlenmişti.
Bu operasyonu başka operasyonlar da takip etti.
Terör örgütü, mafya, başka türlü illegal yapılanma…
Uzun lafın kısası belli ki devlet kararlı, suçun ve kirli paranın üzerine gidecek.

Bu kirli paranın medyaya da akmaya başladığını söylemiştim.
Birden el değiştiren irili ufaklı haber siteleri…
Beş parası olmayan gazetecilerin birden medya patronu gibi göründüğü garip bir furya başladı…

Ya da derme çatma haber kanalları…
Dışarıdan bakıldığında bir sürü gazeteci ve ekran yüzünü transfer ediyorlar ancaaak.
Gelin görün ki arka planda çok başka şeyler dönüyor.

Geçen hafta matruşka medya sahipliği yapısını detaylarıyla anlattım, aynı şeylerin üzerinden geçmeyeceğim sırdaşlar.
Ancaaak yeni olarak şunu söyleyebilirim, medyaya akan kirli paranın iki merkezi var: Biri Kapalıçarşı, diğeri Akmerkez.

Buradan gelen para ÇANTALARLA medyaya akıtılıyor.
Ve her şey çalışanların gözlerinin önünde oluyor.
Yani devletin vergisi sisteminden kaçırılan bu kirli paralar, aleni bir şekilde, ortalıkta dolanıyor.
ÖYLE BİR AYMAZLIK!
Şimdilik daha fazla detay vermeyeceğim.
Zira devletin elinde tüm bilgiler mevcut.

Bu isimler, bir önceki yazımda da bahsettiğim üzere, kendilerini Ankara’ya, falanca bakana, Külliye’ye vs yakın gösteriyorlar.
Adeta kendilerince güç gösterisi yapıyorlar.
Eminim ki benim yazımdan sonra da Ankara’daki bazı kaynaklarını panikle arayıp, ‘ya başımıza bir şey gelir mi?’ demişlerdir.

Artık ne cevap aldılar ben bilemem ancak.
Devletin terör ve çetelerle mücadeledeki kararlığınını gördüler.
Eğer gerçekten Ankara’da destekçileri varsa- ki sanmıyorum- yakın zamanda telefonlarına kimsenin çıkmayacağını düşünüyorum.
Şöyle düşünün: Siz yıllardır piyasada olan bir gazetecisiniz, iyi kötü pek çok haber yapmışsınız.
Bu sıfatla da pek çok siyasiyle ikili ilişki geliştirmişsiniz.
Aman o siyasetçiye çok yakınım, aman şu benim kankam diye hava atıyorsunuz.
Fakat sizin ne halt yediğinizden siyasetçinin haberi yok.
Çünkü sizi gazeteci zannediyor!
Ne haltlar yediğinizi, kaleminizi kime sattığınızı bilseler selam vermezler!

Bakın sırdaşlar, medya bir ülkenin demokrasisinin ve milli güvenliğinin en önemli yapı taşlarından biridir.
Parayı basanın medya sahibi olduğu bir ülkede, herkes bir gün operasyon kurbanı olabilir.
İşte bu nedenle de hiçbir ülke, böylesine tehlikeli bir gidişatı oturup izlemez.

Bile isteye bu paraya hizmet eden ‘’gazetecileri’’ kınıyorum.
Ekmek parasının peşinde olan emekçilerse, yine bu meselenin kaybedeni olacak.
Çünkü bu kirli para medyadan çekildiğinde maalesef pek çok gazeteci yine işsiz kalacak.
O nedenle emekçilere, uyanık olmalarını, bu kirli paraya ve onun kölesi olmuş gazetecimsilere karşı dikkatli olmalarını öneriyorum.

SÖZCÜ TV’DE MAAŞ KRİZİ: KİMLER YÜZÜNDEN EMEKÇİYE PARA KALMADI?

Yoldaşlarım, medyamızdaki maaş kriziyle ilgili yaza yaza klavyemde tuş kalmadığı için,
artık daha ne yazayım bilmiyorum.
Dört bir yandan bilgi, şikayet, serzeniş akıyor.
Elimden geldiğince yer vermeye çalışacağım.
Ancak bu serzenişlerden biri gerçekten sabrımın son damlası oldu.

İddiaya göre, büyük transferlerle seçim öncesi atak yapan Sözcü TV, muhalefetin seçim yenilgisinden sonra zor zamanlardan geçiyormuş.
Kaynak kısıtlı olabilir, anlarım.
Ancak Sözcü TV çalışanlarının keskin kulaklarıma fısıldadığı bilgilere göre, çalışanlara doğru düzgün zam yapılamamış.
Nedeni de dolgun olan ekran yüzü maaşlarıymış.
İddiaya göre, Sözcü TV maaş bütçesinin çoğu ekran yüzlerine gittiği için, emekçilere de adeta tencerenin dibinde kalanlar layık görülüyormuş.
Özellikle Fatih Portakal ve Mesut Yar’ın maaşlarının, bütçeyi zorladığı öne sürülüyor.
Bu nedenle de, ara kademe yöneticiler, editörler de dahil olmak üzere, pek çok emekçiye doğru düzgün zam yapılamamış.

Sözcü TV yönetimi bu işe ne der bilmiyorum.
Cevap hakkı için sayfam kendilerine açık.

Tüm yazılarını göster