Efendim; hep söylüyorum, gene söyleyeceğim. Baştan beri Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş arasındaki dostluk, dayanışma ve iyi niyet mesajları, gösterileri birer şovdan ibarettir. Samimi bulmuyorum. “Biz birlikteyiz”, “Yol arkadaşıyız” mesajları görüntüdedir. Her ikisi de birbirini ekarte etmek için muhtelif hesaplar içindedirler. Onun için bizler gibi düşünenleri “Aramızı bozmaya çalışıyorlar” diye hiç suçlamasınlar. Diğerlerini bilemem ama ben ne görüyorsam onu söylüyorum. Yanlış görüyor olabilirim o başka. Lakin gerçek düşüncem budur…
Ankara Meydan Muharebesi!..
Şu hale bakın!.. Ekrem İmamoğlu erkenden başlattığı cumhurbaşkanlığı kampanyası için adeta “Nispet yapar gibi” Ankara’ya geliyor. Yetmiyor, Mansur Yavaş’ı makamında sözüm ona bir “nezaket ziyareti” yapıyor. Numaradan dostluk beyanları ve fotoğrafları veriyorlar. Bu şu anlama geliyor herhalde. “Ben gelir, senin kalende en geniş katılımlı toplantı düzenlerim. Sende seyredersin.” Sanki posta atar gibi. Bütün bunlara ne gerek var anlamıyorum!..
Mansur Yavaş öncesinde ne yapsındı? O da bu toplantıya katılmayacağını beyan etmişti zaten. Nasıl davransındı? Sen gel adamın kalesinde “Cumhurbaşkanlığı önseçim adaylığı mitingi” tertiple o da gelsin sana destek verir gibi katılsın. İyi vallahi. Başka? Birde ayağınıza kırmızı halı serse iyi olurmuş herhalde!..
Burada dikkat çeken mühim bir noktaya ilaveten işaret etmeliyim. Ön seçim programı için Ankara’ya gelen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş kapıda karşılamaya inmedi. İmamoğlu’nu kapıda ABB Başkan Vekili Faruk Köylüoğlu ve ABB Özel Kalem Müdür Vekili Nevzat Uzunoğlu karşıladı. Bütün bunlar siyasetin kendi diplomatik dilinde bir sıkıntı olduğuna yorulabilirdi. Görüşme sonrası birlikte yapılan açıklama esnasında –artık içerde ne yaşandı ise- İmamoğlu’nun suratı adeta sirke satıyordu!..
“Ufak Bir Görüş Ayrılığı” mı?..
Bunun üzerine Yavaş söz konusu görüşmede şu cevabı verecekti: "Bu konuda ufak bir görüş ayrılığımız vardı, bunlar basına yansımıştı. Ben kişisel olarak katılmamın uygun olmayacağını düşündüm ama bu, her konuda ağzımızı açtığımızda, aramızda problem var gibi adlandırıldığı için en azından böyle bir görüntü vermek istedik. Bizler yol arkadaşıyız. Ben kendisine hem ziyaret için teşekkür ediyorum hem de eğilim yoklamasında başarılar diliyorum."
“Ufak bir görüş ayrılığı” mı? Yapmayın, güldürmeyin Sayın Yavaş? Alttan alacağım diye de kendinizi küçük düşürmeyin. Bir taraf böylesi atraksiyonlar yapıyor. Peki, siz ne yapıyorsunuz? Burada kimse görüş yarıştırmıyor. Ortada bir makama aday olma noktasında ciddi talip olma var. Bu basit bir görüş ayrılığı doğası gereği olamaz!..
Siz ise bunları yok sayıp “aramızda problem var gibi” gösterenler mevcut diyorsunuz. Yok mu? (Bu laf ne zaman dense hep bir sorun çıktı zaten) Hadi canım. Daha ne olsun? İlla birbirinizi yumruklamanız mı gerekir? Herkes niye katılmadığınızı biliyor. Üstelik doğru yapmışsınız. Ah şu siyasetçi inkârları!..
Bunlar artık “Görüş ayrılığı” nı aşan işlerdir. Doğrudan kişilerin gelecekteki konumlanışını belirleyecek durumlardır. Türkiye cumhuriyeti tarihinde cumhurbaşkanlığı adaylığı şu veya bu biçimde hep sıkıntılı ve çatışmalı olmuştur. (Bir kısmını her şey olup bittikten sonra ayrıntısıyla öğrenebildik ancak. Hep hasıraltı edildi.) Bu arada yanlış anlaşılmasın. Bu mücadeleyi son derece normal buluyorum. Kimseyi kınamıyorum ya da garipsemiyorum. Çünkü siyasetin ve iktidarın doğasının bu olduğunu biliyorum. Maalesef ki güncel siyasetin reel işleyiş kuralları siyasetçileri birbirine karşı böylesi davranışlara zorluyor.
Günah Benden Gitti!..
Hatırlanacağı üzere daha önce Yavaş “Tüm seçeneklerin masada” olduğunu belirtmişti. Şimdi o seçenek günü hızla yaklaşıyor herhalde. Yavaş, kendisini dışlayıp, bilhassa “Zorladıklarını” düşünüyor sanırım. Buna bir “Tepki” oluşuyor olmalı!..
Kritik tarih 23 Mart’tır. Yani CHP’de önseçimin yapılacağı ve muhtemelen İmamoğlu’nun adaylığının resmileşeceği tarih. Yavaş bunu bekliyor sanırım. Tabii burada en önemli soru şu. Şayet gelişmeler bu yönde olursa ondan sonra ne olacak? Eğer başına bir şey gelmez de CHP’nin resmi adayı İmamoğlu olursa Mansur Yavaş’a ne kalıyor? Öylesi bir durumda o ya başka bir partiden ya da bağımsız olarak cumhurbaşkanı adayı olabilir. (Şayet İmamoğlu engellenirse o vakit Mansur Yavaş’ın tekrar bir “CHP’de misyonu” olabilir.) Yavaş o zaman “Günah benden gitti” yapabilir işte!…
Örtülü Değil Açık Savaş Yaşanacak!..
Artık –süreç normal ve engelsiz giderse- kimsenin “Yol arkadaşıyız” deyip kaçamayacağı bir noktaya hızla geliniyor gibi. Yolda kaza olmazsa “Yedeklik” benzetmeleri yerle yeksan olacak. Ortada ne yol ne de arkadaşlık kalacak. Şimdiki gibi örtülü değil, yekten “Rakip” olunacak. Gidişat oraya doğrudur. Kendimizi de başkalarını da kandırmayalım. Kaçınılmaz viraja doğru geliniyor. Şimdilik herkes rölantide. Herkes kaygan zeminde. Direksiyon hakimiyetini kaybetmemeleri lâzım. Aksi halde araba devrilebilir!..
Anlaşılan Mansur Yavaş mevcut duruşuyla geri sayımı başlatmıştır. (Hatta sadece bir ihtimal olarak Mansur Yavaş’ın İmamoğlu’nun adaylığı engellenmeyip, resmen açıklandığında onunda peşi sıra adaylığını ilan edeceğini düşünüyorum. İmamoğlu engellenirse tüm strateji değişir o başka!) Yani dananın kuyruğu asıl o zaman kopacak!..
17. 03. 2025
NOT : Şayet İmamoğlu’na siyasi yasak gelir ya da diploma iptali söz konusu olursa Mansur Yavaş’ın durumunun ne olacağı ayrı bir tartışma veya yazı konusudur.