"MANŞETSEL BALON UZMANI" GENEL YAYIN YÖNETMENİ KİM? VE BU GENEL YAYIN YÖNETMENİ SAKIZ ÇİĞNEMESİNİ NEDEN BİLMİYOR?

"Pat" diye patlatıyor. Tabii patlatırken sakızın "müştemilatı", ağzının kenarına yapışıyor. Yapıştığı için sinirleniyor ve sakızı karşısındakine fırlatmaktan geri kalmıyor. Oysa sakız çiğnerken "balon yapmak" ayrı bir maharet gerektirir.

"Türbanlı kadın sakız çiğner mi?"

Hayır; soruyu ben sormuyorum. Soruyu, özellikle son zamanlarda "türban, imam-hatip, dinci medya, biat medyası" gibi sözcükleri ağzına sakız eden Ertuğrul Özkök soruyor.

Üstelik çiğnemekle kalmayıp bir de "pat" diye patlatıyor. Tabii patlatırken sakızın "müştemilatı", ağzının kenarına yapışıyor. Yapıştığı için sinirleniyor ve sakızı karşısındakine fırlatmaktan geri kalmıyor. Oysa sakız çiğnerken "balon yapmak" ayrı bir maharet gerektirir. Patlatırken, ritmik bir hareketle balonu geri çekeceksin. Aksi halde yüzüne gözüne bulaştırırsın. İşte, "manşetsel balon" uzmanı olan Ertuğrul Özkök, "çikletsel balon"un açık ve yakın tehlikesini ne yazık ki öngöremiyor. Özkök, bu kez ağzına "İslami omerta" adlı yeni bir sakız atıyor.

Sicilya mafyası jargonunda "suskunluk yasası" anlamına gelen "omerta"nın yanına "İslami" sıfatını koyarak, ne kadar entelektüel ve ne kadar asri olduğunu göstermeye çalışıyor. "Çaydan kucakta kadın geçirme" olayını merkeze alarak diyor ki, daha doğrusu demek istiyor ki: "Dini ağırlıklı medyanın mensuplarının erkek olanları böyledir; kadın olanları ise zavallıdır."

Oysa "çayda kucakta kadın geçiren adam"ın yaptığı ile "medyada saman altından su yürüten" Ertuğrul Özkök'ün yaptıkları arasında 'şekil' itibariyle hiçbir fark yoktur. Çünkü bu "omerta"dan ziyade bir "omurga" meselesidir. "Bu gazetelerde, türban cephesinde bir gedik açılıyor korkusu var" diyor Özkök.. Gazetecilik, bir adamın eşini aldatmakla kalmayıp kamera karşısında herkesi aldatmaya çalışmasını kıvrak bir şekilde getirip muhafazakâr gazetelerin mensuplarına dayamak ya da yamamak mıdır?

Bu gazetelerde, örneğin Ali Kırca'nın eşine "zavallı" ya da "eşinden para aldığı için sustu" diyen var mıydı, daha doğrusu diyen mi vardı?

Özkök bununla da kalmıyor; bir yazarın "Türbanlı kızlar televizyon ekranına çıkıp şakır şakır göbek atmamalı" şeklindeki düşüncesini yargılıyor. "Bu kesimin önde gelen bir yazarı.." dediği bu yazar, "İslam'ın önde gelen müçtehidi" midir? Kaldı ki bu yazarın kastettiği husus, "Hem türban takıyorsunuz hem de kameralara karşı göbek atıyorsunuz, bu tutarlı bir davranış değil.." cümlesi olamaz mı? Hem türban takıp hem televizyonda göbek atanların tutarsız davranışlarını manşetlere ve ekranlara taşıyanların başında Hürriyet gazetesi gelmiyor mu? Bu görüntülerdeki garabeti, bu görüntüleri manşetlere aktarmış olan Özkök de dile getirmiş olmuyor mu?

Bu arada, Ertuğrul Özkök'ün bahsettiği yazarın başörtülü kadınlarla ilgili olarak "O halde söylemlerine de, eylemlerine de dikkat etmek zorundadır. Çünkü 'kendisi' değildir artık. 'Sıradan bir fert' olmaktan çıkmıştır." şeklindeki cümlesini Özkök şöyle eğip büküyor: "Yazar, başörtülü kadınlara 'sen birey olamazsın' diyor."

"Kendisi değildir artık.." cümlesinden, "Kendini bırak.." anlamını çıkarabilmek için demek ki "Kendini kaybetmek.." yeterli oluyor!

Yani Özkök'e göre, birey olabilmek için "sorumsuz olmak", "tutarsız olmak" hem gerekli hem de yeterli şart oluyor. Oysa hem türban takmak hem de sahnede Tarkan'a sımsıkı sarılmak, tutarsızlıktır. (Yazar, "Bu, imansızlıktır.." demiş olsaydı, "dinime imanıma", ben de karşı çıkardım!)

Bununla beraber, Özkök'ün bahsettiği yazarın cümlelerinin bir kısmı elbette problemli.. Örneğin; "Başörtüsü ve çarşaf, İslam'ın sembolüdür.." derseniz, başörtüsü ve çarşaf takmayanların Müslüman olmadığını ima etmiş o