Mahsun Kırmızıgül'den FETÖ açıklaması: Cemaatlerin, tarikatların adamı olmadım!
Mahsun Kırmızıgül son günlerde kendisi hakkında çıkan haberlerle ilgili olarak yıllar sonra ilk kez Gezegen Mehmet’e konuştu.
25 Ocak’ta vizyona girecek olan “Vezir Parmağı” isimli filmin yönetmenliğini ve başrolünü üstlenen Mahsun Kırmızıgül, Kral Fm’de canlı yayınında Gezegen Mehmet’in sorularını yanıtladı.
* 1999 yılında Cumhurbaşkanımızın yasaklı olduğun dönemde büyük bir konser düzenlendi. Sende bu konserde yer aldın ve destek oldun. O günlerde neler hissettin.
- Biz bir dönem inandığımız herkesin arkasından yürüdük. O dönem yalnız bir adam vardı. Sadece ben değil birçok kişi inanmıştı. Birçok sanatçı konsere katıldı. O yoksul halkın umudu olmuştu. Çünkü bu ülkeyi aydınlıkla tanıştıracak. Avrupa birliği sürecinde batıyla bizi tanıştıracak. Reformlar yapacak çok devrimci söylemleri vardı. Biz o dönem sonuna kadar arkasında durduk.
Son dönemde hakkında çıkan iddalar için neler söyleyeceksin?
- Her lafa verilecek cevabım var. Lakin ben daha çok ürettiklerimle başarılarımla cevap verenlerdenim. Yapmış olduğum işler ortada. Takdir halkımızındır. Bu ülkede oyuncu, şarkıcı politikacı şöhret olmak çok kolay sanatçı olmak çok zordur. Ben böyle karalamalar yapanları anlamıyorum. Gerçekten inanamıyorum. Ben bu ülkenin aydınlıkla buluşabilmesi için , birliği ve beraberliği için , kardeşlik ve barışı için hayatımı adadım. Kimi zaman şarkılar söyledim. Kimi zaman filmler yaptım. Hatasız kul olmaz. Yanlışlar yapmış olabilirim. Ama hiç kimseye zerre kadar zarar vermedim. Kul hakkı yemedim. Kimsenin ahını almadım. İnsanları dilinden , dininden, ırkından dolayı asla ayrırmadım. O yüzden içim çok rahat. Şu kısacık hayatta onurumla şerefimle çocuklarıma, yarınlara bir şeyler bırakabilirsem, dünyanın bir kazan olduğunu düşünürsek o kazana bir iki tuz tanesi atabilirsem en büyük mutluğum o olur. Mezarlıklar zengin insanlarla, politikacılarla herkesle dolup taşıyor. Bizler bugün üreten insanları anıyoruz. Aydınları anıyoruz. Bilim adamlarını anıyoruz. Dünya’ya bıraktıklarıyla anıyoruz. İnan belki de sustuğumdan dolayı üstüme geldiler. Üretmeden konuşan insanları anlamıyorum.
*Diyarbakır Sur’da operasyonlar yapılırken bir tweet atmıştın. O tweet bugünlerde yine gündeme geldi. Neler diyeceksin ?
-Çocukları, yaşlıları korumak devletin görevi değil mi? Sizin yaşadığınız mahalle, sizin doğduğunuz ev, sizin okuduğunuz okul , gittiğiniz cami yıkılsaydı. Orada yaşayan akrabalarınız komşularınız ağlayarak yardım isteseydi ne yapardınız. Son zamanlarda Orada ki komutanların birçoğu Feto’dan tutuklandığı çıktı. Mevkiler makamlar kimsenin babasının tabulu malı değildir. Ben vergisini veren bir sanatçı olarak, Sur’da doğup büyüyen biri olarak nasıl isyan etmeyim. Hayatım boyunca ben hiçbir zaman ayrım yapmadım.
Mahsun Kırımızıgül: Benim verecek cevabım bellidir. Ben 25 yıldır ne yapıyorum. Kardeşlik Türküsü, Canlara Kıyanlar, Ülkem Ağlar, İnsan Hakları türküleri söyledim. Benim savaşlara ölümlere ve her türlü zulümlere karşı birlik beraberlikten barıştan yana olduğumu herkes bilir. Birlik beraberliğe zarar veren, insan öldüren ister İşid, ister Fetö, ister Pkk kim olursa olsun her zaman terörü lanetledim.
*New York’ta Beş Minare ve Mucize filmin hakkında Fetullah Gülen’in hayatı ele alındı. Hatta destekledi. Bu iddalar için neler söyleyeceksin?
- Şunu herkes bilsin ki! 2010 yılında filmi çektiğim dönemde siyasetin içinde olanların bir çoğu o cemaate gönülden bağlıydı. Filmde Hacı Gümüş karakteri Bitlisli bir Kürt’tür, eşi ise Amerikalı ve bir Hıristiyandır. Bir kızı olan ve kızını kilisede evlendiren, çok iyi derecede İngilizcesi olan bir karakterdir. Hacı Gümüş karakterinin Fetullah Gülen’le hiçbir benzer tarafı da yoktur. O dönemde Fethullah Gülen’in hayatını yaptığımı ima deseydim film 10 milyon gişe yapardı. O günde bugünde hep aynı yerdeyim. Gerçekten ne cemaatlerin ne de tarikatların adamı olmadım. Ben öyle filmler yapmam çünkü ilgimi çekmiyor.
* Mucize filmi için ise neler diyeceksin?
-1960 yılında geçen bir hikayeyi bile FETÖ'ye uydurmaya çalıştılar. Filmin kahramanı Aziz şu an hayatta. Hiç kimse benim hiçbir filimle ilgili şunu yap bunu yap diyemez. Ben kendi hikayelerimi çekiyorum. Ben ötekileştiren değil birleştiren bir yönetmenim.
* Yeni filmin ‘Vezir Parmağı’ için hem dinimizi hem de ecdadımızı aşağılıyor küçük düşürüyor idddaları var . Bunun için neler diyeceksin ?
Allah herkese akıl fikir versin. Daha filmimiz vizyona girmeden daha izlemedikleri bir film için konuşan insanlar için ne söylesem boş. Bu kadar fitne , bu kadar yalan iftiralarla, insanların ahını alanlar dinimizi ağzına almasınlar. Bunların dinle imanla islamiyetle uzaktan yakından alakaları yoktur. Ben hiçbir filmde dinimizi karalamadım, karalamam. Ben tam tersi dini kullanan din bezirganlarını, din üzerinden her türlü menfaat elde edenleri konu ederim. Ülkemizde bu kadar olaylar yaşanırken benim filmimin konuşulmasını çok yanlış buluyorum. Bu kötü niyetli insanlar benimle uğraşacaklarına keşke şehitlerin gelmemesi için, çocukların yetim kalmaması için, anne ve babaların ağlamaması için, Müslümanları katleden ve kendilerine Müslüman diyenler içinde bir şeyler söyleyebilseler. Ben buradan Adalet Bakanlığına ve ülkenin savcılarını göreve davet ediyorum. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, nefret ve ayrımcılık yapan sosyal medya hesapları için, bazı gazeteciler ve bazı internet siteleri için çok acil işlem yapılmasını çağrısında bulunuyorum. Ben art niyetli olan yalan yanlış haber yapan herkes için adli işlemler yaptıracağımı beyan ediyorum.
Son olarak eklemek istediğim şeyler var mı?
*Bu filmde emeği geçen çok değerli oyuncular var. Dizi, Tiyatro ve sinemaya büyük katkıda bulunmuş değerli oyunculara “PKK’nın kadrosu, aldığınız her bilet PKK’ya gidecek,’ bunu diyenlerin karşısında olmak gerekir. Bunlar en büyük bölücülük yapanlardır. Bunlar terör örgütünden de daha tehlikelidirler.
*Yıllardır tanıdığım İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Kadir Topbaş, sosyal medya da karalamalar başlayınca, İstanbul açık havada reklamcılıkla ilgili bir sorun için aradım telefonuma çıkmadı. Gerçekten çok üzüldüm. Keşke telefonuma çıksaydı.
*Son sözüm herkese barış dolu bir yıl diliyorum. Umarım ölümler olmaz, umarım çocuklar yetim kalmaz umarım anneler babalar ağlamaz, hiç kimsenin burnu kanamaz. Ben bu ülke için, yarınlar için, çocuklarım için bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Tek mirasım filmlerimdir.
*İnsanların büyük çoğunluğu sosyal medyada çıkan paylaşımlara inanmıyorlar. Bu filmin misyonerliği yok. Bu bir komedi filmidir. Bu halk hiçbir zaman doğru insanı yalnız bırakmaz. Bu ülkede iyi şeyler yapmak için kalıcı olmak için ben 25 yılımı verdim. Ben sadece filmlerimle gündeme gelmek istemiyorum.
* 1999 yılında Cumhurbaşkanımızın yasaklı olduğun dönemde büyük bir konser düzenlendi. Sende bu konserde yer aldın ve destek oldun. O günlerde neler hissettin.
- Biz bir dönem inandığımız herkesin arkasından yürüdük. O dönem yalnız bir adam vardı. Sadece ben değil birçok kişi inanmıştı. Birçok sanatçı konsere katıldı. O yoksul halkın umudu olmuştu. Çünkü bu ülkeyi aydınlıkla tanıştıracak. Avrupa birliği sürecinde batıyla bizi tanıştıracak. Reformlar yapacak çok devrimci söylemleri vardı. Biz o dönem sonuna kadar arkasında durduk.
Son dönemde hakkında çıkan iddalar için neler söyleyeceksin?
- Her lafa verilecek cevabım var. Lakin ben daha çok ürettiklerimle başarılarımla cevap verenlerdenim. Yapmış olduğum işler ortada. Takdir halkımızındır. Bu ülkede oyuncu, şarkıcı politikacı şöhret olmak çok kolay sanatçı olmak çok zordur. Ben böyle karalamalar yapanları anlamıyorum. Gerçekten inanamıyorum. Ben bu ülkenin aydınlıkla buluşabilmesi için , birliği ve beraberliği için , kardeşlik ve barışı için hayatımı adadım. Kimi zaman şarkılar söyledim. Kimi zaman filmler yaptım. Hatasız kul olmaz. Yanlışlar yapmış olabilirim. Ama hiç kimseye zerre kadar zarar vermedim. Kul hakkı yemedim. Kimsenin ahını almadım. İnsanları dilinden , dininden, ırkından dolayı asla ayrırmadım. O yüzden içim çok rahat. Şu kısacık hayatta onurumla şerefimle çocuklarıma, yarınlara bir şeyler bırakabilirsem, dünyanın bir kazan olduğunu düşünürsek o kazana bir iki tuz tanesi atabilirsem en büyük mutluğum o olur. Mezarlıklar zengin insanlarla, politikacılarla herkesle dolup taşıyor. Bizler bugün üreten insanları anıyoruz. Aydınları anıyoruz. Bilim adamlarını anıyoruz. Dünya’ya bıraktıklarıyla anıyoruz. İnan belki de sustuğumdan dolayı üstüme geldiler. Üretmeden konuşan insanları anlamıyorum.
*Diyarbakır Sur’da operasyonlar yapılırken bir tweet atmıştın. O tweet bugünlerde yine gündeme geldi. Neler diyeceksin ?
-Çocukları, yaşlıları korumak devletin görevi değil mi? Sizin yaşadığınız mahalle, sizin doğduğunuz ev, sizin okuduğunuz okul , gittiğiniz cami yıkılsaydı. Orada yaşayan akrabalarınız komşularınız ağlayarak yardım isteseydi ne yapardınız. Son zamanlarda Orada ki komutanların birçoğu Feto’dan tutuklandığı çıktı. Mevkiler makamlar kimsenin babasının tabulu malı değildir. Ben vergisini veren bir sanatçı olarak, Sur’da doğup büyüyen biri olarak nasıl isyan etmeyim. Hayatım boyunca ben hiçbir zaman ayrım yapmadım.
Mahsun Kırımızıgül: Benim verecek cevabım bellidir. Ben 25 yıldır ne yapıyorum. Kardeşlik Türküsü, Canlara Kıyanlar, Ülkem Ağlar, İnsan Hakları türküleri söyledim. Benim savaşlara ölümlere ve her türlü zulümlere karşı birlik beraberlikten barıştan yana olduğumu herkes bilir. Birlik beraberliğe zarar veren, insan öldüren ister İşid, ister Fetö, ister Pkk kim olursa olsun her zaman terörü lanetledim.
*New York’ta Beş Minare ve Mucize filmin hakkında Fetullah Gülen’in hayatı ele alındı. Hatta destekledi. Bu iddalar için neler söyleyeceksin?
- Şunu herkes bilsin ki! 2010 yılında filmi çektiğim dönemde siyasetin içinde olanların bir çoğu o cemaate gönülden bağlıydı. Filmde Hacı Gümüş karakteri Bitlisli bir Kürt’tür, eşi ise Amerikalı ve bir Hıristiyandır. Bir kızı olan ve kızını kilisede evlendiren, çok iyi derecede İngilizcesi olan bir karakterdir. Hacı Gümüş karakterinin Fetullah Gülen’le hiçbir benzer tarafı da yoktur. O dönemde Fethullah Gülen’in hayatını yaptığımı ima deseydim film 10 milyon gişe yapardı. O günde bugünde hep aynı yerdeyim. Gerçekten ne cemaatlerin ne de tarikatların adamı olmadım. Ben öyle filmler yapmam çünkü ilgimi çekmiyor.
* Mucize filmi için ise neler diyeceksin?
-1960 yılında geçen bir hikayeyi bile FETÖ'ye uydurmaya çalıştılar. Filmin kahramanı Aziz şu an hayatta. Hiç kimse benim hiçbir filimle ilgili şunu yap bunu yap diyemez. Ben kendi hikayelerimi çekiyorum. Ben ötekileştiren değil birleştiren bir yönetmenim.
* Yeni filmin ‘Vezir Parmağı’ için hem dinimizi hem de ecdadımızı aşağılıyor küçük düşürüyor idddaları var . Bunun için neler diyeceksin ?
Allah herkese akıl fikir versin. Daha filmimiz vizyona girmeden daha izlemedikleri bir film için konuşan insanlar için ne söylesem boş. Bu kadar fitne , bu kadar yalan iftiralarla, insanların ahını alanlar dinimizi ağzına almasınlar. Bunların dinle imanla islamiyetle uzaktan yakından alakaları yoktur. Ben hiçbir filmde dinimizi karalamadım, karalamam. Ben tam tersi dini kullanan din bezirganlarını, din üzerinden her türlü menfaat elde edenleri konu ederim. Ülkemizde bu kadar olaylar yaşanırken benim filmimin konuşulmasını çok yanlış buluyorum. Bu kötü niyetli insanlar benimle uğraşacaklarına keşke şehitlerin gelmemesi için, çocukların yetim kalmaması için, anne ve babaların ağlamaması için, Müslümanları katleden ve kendilerine Müslüman diyenler içinde bir şeyler söyleyebilseler. Ben buradan Adalet Bakanlığına ve ülkenin savcılarını göreve davet ediyorum. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, nefret ve ayrımcılık yapan sosyal medya hesapları için, bazı gazeteciler ve bazı internet siteleri için çok acil işlem yapılmasını çağrısında bulunuyorum. Ben art niyetli olan yalan yanlış haber yapan herkes için adli işlemler yaptıracağımı beyan ediyorum.
Son olarak eklemek istediğim şeyler var mı?
*Bu filmde emeği geçen çok değerli oyuncular var. Dizi, Tiyatro ve sinemaya büyük katkıda bulunmuş değerli oyunculara “PKK’nın kadrosu, aldığınız her bilet PKK’ya gidecek,’ bunu diyenlerin karşısında olmak gerekir. Bunlar en büyük bölücülük yapanlardır. Bunlar terör örgütünden de daha tehlikelidirler.
*Yıllardır tanıdığım İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Kadir Topbaş, sosyal medya da karalamalar başlayınca, İstanbul açık havada reklamcılıkla ilgili bir sorun için aradım telefonuma çıkmadı. Gerçekten çok üzüldüm. Keşke telefonuma çıksaydı.
*Son sözüm herkese barış dolu bir yıl diliyorum. Umarım ölümler olmaz, umarım çocuklar yetim kalmaz umarım anneler babalar ağlamaz, hiç kimsenin burnu kanamaz. Ben bu ülke için, yarınlar için, çocuklarım için bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Tek mirasım filmlerimdir.
*İnsanların büyük çoğunluğu sosyal medyada çıkan paylaşımlara inanmıyorlar. Bu filmin misyonerliği yok. Bu bir komedi filmidir. Bu halk hiçbir zaman doğru insanı yalnız bırakmaz. Bu ülkede iyi şeyler yapmak için kalıcı olmak için ben 25 yılımı verdim. Ben sadece filmlerimle gündeme gelmek istemiyorum.