Levent Üzümcü'den bomba sözler: Suskun kalan sanatçılar en büyük vebali yaşayacak!
Hükümete yönelik eleştirileri nedeniyle 19 yılını verdiği Şehir Tiyatroları'ndan ihraç edilen Levent Üzümcü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gideceğini açıkladı.
Hükümete yönelik eleştirileri nedeniyle Şehir Tiyatroları’ndan ihraç edilen Levent Üzümcü, "Bazı oyuncu arkadaşlarımızın çoğu benimle konuştuklarında mangalda kül bırakmaz, atar, tutar, üfürür, eserler ama iş haksızlığa karşı durmak olduğunda suskun kalırlar. Onlar en büyük vebali yaşayanlar olacak” dedi.
"Bu bir çıkmaz. Adalet mekanizmasını işletmeyenler, onun bir parçası olanlar da yargılanacak" diyen Üzümcü, "Türkiye’deki iç hukuk yolları tükenirse, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gideceğini" söyledi.
Nokta dergisinden Pervin Metin'e konuşan (14 Eylül 2015) Üzümcü'nün açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
'Gerekirse AİHM'e giderim'
“Beni mağdur duruma düşürürlerse, milletvekili olup onların aldıkları maaşlardan daha fazla maaş almamdan korktular sanırım. Bunu da düşünmüşlerdir herhalde. Karar alınıyor, imzadan çıkıyor ve açıkhavadaki oyunumun bitmesi bekleniyor. Oyundan önce söylemiyorlar ki, 6 bin kişiye ‘Beni bu akşam tiyatrodan attılar’ ya da ‘Çıkmıyorum iptal edin’ demeyeyim. Neyi, kimden hangi mantıkla bekliyoruz ki? Elimiz kolumuz bağlı, vicdanımızın esiri olmuş durumdayız. Ben de bu adalet sisteminden haksız yere işten çıkarılmamın hesabını sormaya çalışıyorum. Bu bir çıkmaz. Adalet mekanizmasını işletmeyenler, onun bir parçası olanlar da yargılanacak. Türkiye’deki iç hukuk yolları tükenirse, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne gideceğim.
'İETT şoföründen daha az maaş alıyordum'
Atılmamla ilgili bana destek veren çok kişi oldu. Umut demekti benim için. Ancak çiğliklerle de karşılaştım. Daha hangi tiyatroda çalıştığımı bilmeyenler, ‘Devlet tiyatrosundan aldığın maaşı alamayacaksın diye mi yapıyorsun tüm bunları’ yorumları yaptı. İETT’de bir şoförün kazandığından daha az maaş alıyordum. Bunları tartışır hale getirdiler. Dışarıda daha fazla para kazanıyorum. Bu halkın Levent Üzümcü’den 5 TL’ye Shakespeare’i izleyebilmesi için Şehir Tiyatroları’ndaydım. Bu nedenle hayatımın 20 yılını oraya verdim. Ben daha nasıl anlayatayım bunu. Bendeki anlatma çabası bitmiyor, onların da anlamama çabası. Belki birisi fark eder, etkilenir diye susmuyorum.
'Suskun kalan sanatçılar en büyük vebali yaşayacaklar'
Susmak aslında suça ortak olmaktır. Hayatları boyuncu hiç tahmin edemeyecekleri kadar para kazanmış, kariyer sahibi olmuş, kendini ‘Ama benim seyircim her partiye oy veriyor’ diyerek kandıran çok oyuncu arkadışımız var. Bu arkadaşlarımızın çoğu benimle konuştuklarında mangalda kül bırakmaz, atar, tutar, üfürür, eserler ama iş haksızlığa karşı durmak olduğunda suskun kalırlar. Onlar en büyük vebali yaşayanlar olacak. Ülkenin en tanınmış aktörleri, sanatçıları, oyuncuları, şarkıcıları tüm bu aymazlık karşısında dursaydı, söylemeye devam etseydi bugünkü tablo çok farklı olurdu. Çok şükür ben onların içinde değilim. Bu suskunluk, bu sessizlik çok fazla aleyhimize dönecek. Dünyanın en güzel ülkelerinden bir tanesinin en güzel şehrinde, en güzel semtinde oturup da hiçbir şey söylemeyen arkadaşlarım zannediyorlar ki o çok güzel evlerinin kapısını açtığında, çıktıkları cehennemden uzak kalacaklar. Sanatın dik durması, ayakta kalması lazım. Bunlar gelip geçici şeyler. Çok fazla şey götürecekler bizden. Sanat bunun şahidi olmaya devam edecek. Her akşam huzursuz yattığını bildiğim o kadar çok insan var ki, ya da tahmin ettiğim. Ben o kadar huzurlu yatıyorum ki. Çünkü üstüme düşenin en iyisini yaptığımı düşünüyorum.”
Söyleşinin tamamı için tıklayın
"Bu bir çıkmaz. Adalet mekanizmasını işletmeyenler, onun bir parçası olanlar da yargılanacak" diyen Üzümcü, "Türkiye’deki iç hukuk yolları tükenirse, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gideceğini" söyledi.
Nokta dergisinden Pervin Metin'e konuşan (14 Eylül 2015) Üzümcü'nün açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
'Gerekirse AİHM'e giderim'
“Beni mağdur duruma düşürürlerse, milletvekili olup onların aldıkları maaşlardan daha fazla maaş almamdan korktular sanırım. Bunu da düşünmüşlerdir herhalde. Karar alınıyor, imzadan çıkıyor ve açıkhavadaki oyunumun bitmesi bekleniyor. Oyundan önce söylemiyorlar ki, 6 bin kişiye ‘Beni bu akşam tiyatrodan attılar’ ya da ‘Çıkmıyorum iptal edin’ demeyeyim. Neyi, kimden hangi mantıkla bekliyoruz ki? Elimiz kolumuz bağlı, vicdanımızın esiri olmuş durumdayız. Ben de bu adalet sisteminden haksız yere işten çıkarılmamın hesabını sormaya çalışıyorum. Bu bir çıkmaz. Adalet mekanizmasını işletmeyenler, onun bir parçası olanlar da yargılanacak. Türkiye’deki iç hukuk yolları tükenirse, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne gideceğim.
'İETT şoföründen daha az maaş alıyordum'
Atılmamla ilgili bana destek veren çok kişi oldu. Umut demekti benim için. Ancak çiğliklerle de karşılaştım. Daha hangi tiyatroda çalıştığımı bilmeyenler, ‘Devlet tiyatrosundan aldığın maaşı alamayacaksın diye mi yapıyorsun tüm bunları’ yorumları yaptı. İETT’de bir şoförün kazandığından daha az maaş alıyordum. Bunları tartışır hale getirdiler. Dışarıda daha fazla para kazanıyorum. Bu halkın Levent Üzümcü’den 5 TL’ye Shakespeare’i izleyebilmesi için Şehir Tiyatroları’ndaydım. Bu nedenle hayatımın 20 yılını oraya verdim. Ben daha nasıl anlayatayım bunu. Bendeki anlatma çabası bitmiyor, onların da anlamama çabası. Belki birisi fark eder, etkilenir diye susmuyorum.
'Suskun kalan sanatçılar en büyük vebali yaşayacaklar'
Susmak aslında suça ortak olmaktır. Hayatları boyuncu hiç tahmin edemeyecekleri kadar para kazanmış, kariyer sahibi olmuş, kendini ‘Ama benim seyircim her partiye oy veriyor’ diyerek kandıran çok oyuncu arkadışımız var. Bu arkadaşlarımızın çoğu benimle konuştuklarında mangalda kül bırakmaz, atar, tutar, üfürür, eserler ama iş haksızlığa karşı durmak olduğunda suskun kalırlar. Onlar en büyük vebali yaşayanlar olacak. Ülkenin en tanınmış aktörleri, sanatçıları, oyuncuları, şarkıcıları tüm bu aymazlık karşısında dursaydı, söylemeye devam etseydi bugünkü tablo çok farklı olurdu. Çok şükür ben onların içinde değilim. Bu suskunluk, bu sessizlik çok fazla aleyhimize dönecek. Dünyanın en güzel ülkelerinden bir tanesinin en güzel şehrinde, en güzel semtinde oturup da hiçbir şey söylemeyen arkadaşlarım zannediyorlar ki o çok güzel evlerinin kapısını açtığında, çıktıkları cehennemden uzak kalacaklar. Sanatın dik durması, ayakta kalması lazım. Bunlar gelip geçici şeyler. Çok fazla şey götürecekler bizden. Sanat bunun şahidi olmaya devam edecek. Her akşam huzursuz yattığını bildiğim o kadar çok insan var ki, ya da tahmin ettiğim. Ben o kadar huzurlu yatıyorum ki. Çünkü üstüme düşenin en iyisini yaptığımı düşünüyorum.”
Söyleşinin tamamı için tıklayın