Zülfü Livaneli ile Yunan sanatçı Mikis Teodorakis yıllar önce Türk ve Yunan halkları arasındaki düşmanlığa bir son vermek için son derece iyi niyetli bir girişime imza attı.
İki ülke arasında dostluk köprüsü kurmaya, düşmanlıktan nasırlaşan kalpleri yumuşatmaya çalıştılar.
Bu ikiliye sonradan ünlü Yunan şarkıcı Maria Faranduri de katıldı.
Bu üçlü, iki ülkede onlarca konser verdi.
Zeytin dalları uzatıldı.
Birlikte sirtakiye ve halaya duruldu.
Ancak yüz yıl önce topraklarımızı işgal eden Yunan milliyetçileri, bu barış havasından paylarına düşeni almamakta ısrarcı davrandılar.
Biz “Yaşasın dostluk, yaşasın barış… Yaşasın iki halkın kardeşliği… Ege bir barış denizi olmalıdır” dedikçe; karşı tarafın faşistleri bize ve Atatürk’e hep hakaret yağdırdı.
*
Ancak bu düşmanca tavır bile her yıl Yunan adalarına tekneleriyle çıkarma yapan Türk sosyetesinin hevesini kırmadı.
Bizimkiler her fırsatta onbinlerce Euro ödeyerek bu ülkeden sanatçılar getirmeye ve konser düzenlemeye devam ettiler.
Özellikle Ege kıyılarındaki belediyelerimiz, “Yunan aşkı”ndan asla vazgeçmedi.
Ama kimi zamanlarda da dostuk elini uzatıp durduğumuz Yunan tarafının düşmanca tavrıyla karşılaştık.
Bunun son örneğini İzmir Çeşme’de yaşadık.
*
Bir Koç Holding vakfı olan Türk Eğitim Vakfı, bağış toplamak için İzmir Çeşme’de bir etkinlik düzenledi.
Konuk olarak da “Ege’nin ruhuna uygun bir şekilde” Yunan şarkıcı Despina Vandi’yi konser vermesi için davet etti.
Çeşme Belediyesi’nin CHP’li Başkanı Lal Denizli de bu etkinliğin düzenlenmesi için gerekli her türlü yardımda bulundu.
*
Ancak Yunan şarkıcı, sahnenin arkasında asılı duran Türk bayrağının ve Atatürk posterinin kaldırılmasını isteyince ortalık karıştı.
Hem TEV yönetimi hem de Lal Denizli bu haddini aşan talebi yerine getiremeyeceklerini şarkıcıya uygun bir dille anlatmaya çalıştı.
Sonuçta Yunan şarkıcı konser vermekten vazgeçti.
Keşke bu kadarla sınırlı kalsaydı…
Despina Vandi ülkesine dönünce Yunan basınına “şovenizm” kokan bir demeç verdi ve aynen şunları söyledi:
“Türk bayrakları ve Atatürk posterleriyle dolu bir etkinlikte herhangi bir Yunan sanatçının sahne alması tarihi hafızaya hakaret olurdu. Hele ki Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesinin 50. yıldönümünde…”
Newsit.gr isimli Yunan internet sitesindeki haberde ise Despina Vandi’nin “Atatürk posterinin yeri değiştirilmezse sahneye çıkmayacağım” dediği belirtilerek şu bilgilere yer verildi:
“TEV yetkilileri kendisine, ‘Türkiye’de Atatürk demokrasinin sembolüdür. Bütün etkinliklerimizde Türk bayrağı ve Atatürk posterleri yer alır’ yanıtını verince Despina Vandi, ‘Benim için Kemal Atatürk Yunanların katilidir’ diyerek sahneden çekilme kararı aldı.”
*
İyi niyetli saf sosyetimize sesleniyorum:
Kardeşler, siz yine lüks teknelerinize binin ve yılda birkaç kez Yunan adalarına giderek paralarınızı afiyetle yemeye devam edin.
Ama zorla güzellik olmaz…
Zaten barış dediğiniz, dostluk dediğiniz şey de tek taraflı olmaz!
Ya bu tür etkinliklere çağıracağınız sanatçıları kılı kırk yararak seçin… Ya da paralarınızı oluk gibi akıtarak ikide bir bu terbiyesizlerin Atamıza ve bayrağımıza hakaret etmesine fırsat tanımayın!
*
TEV yetkililerine soruyorum:
Bu Despina Hanım’ı çağırmak kimin fikriydi?
Bu isim gündeme gelince onun bu düşmanca tavrını öğrenecek kadar araştırma yapmak, hiç mi aklınıza gelmedi?
Dostluk güzel şeydir hanımlar beyler; barış daha da güzeldir!
Ama dostluk adına, barış adına uzattığınız el hep havada kalıyorsa ve küfürle sonuçlanıyorsa; “Olmaz olsun böyle dostluk” demenin zamanı, gelmiş de geçiyordur.
*
Evet suç Despina’da…
Ama çoğu da sizde be kardeşim!
Bu terbiyesizlere kendi yurdumuzda bize hakaret etme fırsatı tanıdığınız için asıl suçlu sizsiniz!