KURTLAR VADİSİ'NİN SENARİSTLERİ İNSANLARI APTAL MI SANIYOR? KESKİN KALEM YAZDI

Ey izlenme rekorları kıran Vadi'nin muhterem yaratıcıları&...Siz sanıyor musunuz ki, insanlar aptal&...

KURTLAR VADİSİ SENARİSTLERİNE AÇIK MEKTUP

Ey izlenme rekorları kıran Vadi’nin muhterem yaratıcıları…Siz sanıyor musunuz ki, insanlar aptal…Ne versek, ne yazsak gidiyooo…Yeter artık..Ya bu işi tadında bırakın, ya da oturun, kafa yorun “adam gibi” senaryo yazın…

Dizide ne mantık kaldı, ne realite, ne devamlılık, ne inandırıcılık…Artık son dönemlerde bu diziyi, şimdi nerde saçmalayacaklar diye izleyenlerden biriyim…İşte, son saçmalıklardan bir kaçı:

Geçen hafta Polat ve Ersoy metruk binada içerde karşı karşıyaydı. Şimdi hesap zamanı derken, bir baktık ki, binayı polis basıyor…Gözcüleri etkisiz hale getiriyor tık ses yok…İçeri giriyorlar, Polat ve Ersoy’u paketliyorlar, tık ses yok…Galiba Türk polisi artık ışınlanarak, sessiz sedasız operasyon yapabiliyor…

Senaryo tıkandığı için Vadi’ye bir anda Laz Ziya’nın torunları, dolayısıyla Çakır’ın çocukları giriverdi. Tesadüf bu ya, Laz Ziya’nın kız torunu, Yaşar’ın kumarbaz oğluna abayı yakmış, evlenecekler. Kumarbaz oğul, durumu “damdan düşer gibi ailesine açıklıyor. Diyaloglarda kız kardeşi, gelin adayı için, “kimin nesi, tanıyor muyuz” benzeri laflar ediyor. Bu arada baba Yaşar, evliliğe tepki gösterirken, gelini tanımayan ve merak eden kızı, gelin adayı için “ama çok iyi bir kız, çok düzgün” deyiveriyor. Allah Allah, Yaşar’ın kızı, müstakbel gelinlerini tanıyor mu, tanımıyor mu?

Başsavcı, Polat ile Ersoy’u barıştırmak için odasına çağırıyor, sonra da onları baş başa bırakıyor..İki hasmı…baş başa…Kahramanımız da kapıyı kilitliyor, başlıyor Ersoy’u yumruklamaya…Tam pencereden onu atacakken yetişiyorlar…Pencere ev penceresi sanki…Demirparmaklık ya da kafes tel yok…Ey muhteşem senaristler, siz hiç savcı odasına girmediniz mi? Böylesi önemli “misafirler” emniyetsiz bir odada tutulur mu? El insaf….

Ersoy, hastanelik oluyor, pusuda bekleyen Memati’nin kurşunlarından son anda kurtuluyor…Eyvallah…Diyelim ki, bunu yedik...Peki, polisin elinden kurtulan Ersoy, metruk bir depoda, dört kişinin kafasına sıkarken, yani dört el ateş ederken, “oralarda bulunan” Memati, bu silah seslerini duymuyor da, sonra, can havliyle son nefesinde havaya ateş eden “Ersoy’un kurbanlarından biri”nin silah sesini Polat’la birlikte nasıl duyuveriyor. Üstelik, olayın geçtiği yere o kadar yakınlar ki, arabasız, koşarak 20 saniyede metrukhaneye ulaşıyorlar. Bu arada, can çekişen kurban yerde sürünürken, ne yara görüyoruz, ne kan…Ensesine yemişti kurşunu ama, ense sağlaammm…

Hele final sahnesi…Polat’ın adamlarının kontrolünde olan hastaneye, üstelik Ömer Baba’nın yattığı odaya biri geliyor…Görünmez adam gibi…Kim olacak, tabii ki, Ersoy…Ömer Baba’ya zarar verecek…Hastaneye kimseye görünmeden giriyor…Kimse onu fark etmiyor…Ömer Baba da zaten korumasız…Polat, senaristlerin işini kolaylaştırmak için, babasını yalnız bıraktırmış. Ersoy, bu odaya nasıl giriyor? Şifreyle açılan kapıyı kullanarak…Şifreyi nerden biliyor? Medyum mu Ersoy? Sayısal Loto’daki altı rakamı da söyler mi acep bize? Yoksa hastanede “ajanı” var da biz mi bilmiyoruz?

Neyse, daraldım yazarken…Haftaya yeni malzeme çıkar nasılsa…Devamı haftaya…”Gaflar Vadisi”ni bıyık altından gülerek izlemeye devammm…