KÜRT YAZAR ŞEHİT ASKERİN HİKAYESİNİ YAZDI

20 yıl önce Musa Anter'le birlikte vurulup 'öldü' diye bırakılan Orhan Miroğlu, 'Musa Anter Cinayeti' adlı bir kitap yazdı.

Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde, 14 Temmuz 2011 tarihinde şehit düşen Komando Er Gökhan Kaplan'ın hikayesine de kitabında yer veren Miroğlu, Kaplan'ın anne ve babasıyla bir araya geldi, kitabını hediye etti.

Şarköy'den birkaç kilometre uzakta bulunan Yörgüç köyünde dünyaya gelen Gökhan Kaplan'ın hikayesini Miroğlu, Diyarbakırlı iş adamı Cevat Korkmaz'dan dinlemiş.

Yörgüç köyünün bal ve peyniriyle ünlü olduğunu dile getiren Miroğlu, iş adamı arkadaşının bu köye bal ve peynir almak için gittiğini, burada Gökhan'ın annesi Nevin Kaplan'la karşılaştığını ifade etti.

Şehit annesinin, iş adamına, "Bizim çocuklar sizin orada niye öldürülüyor?" diye sorduğunu anlatan Miroğlu, arkadaşının bu soruya cevap veremediğini belirtti. Daha önce şehit Gökhan Kaplan'ın mezarı ile onun için yaptırılan çeşmeyi ziyaret ettiğini anlatan Miroğlu, aileyi ziyaret etmekten ilk başta korktuğunu belirterek, "Anne ve babasını görmekten korktum. Onlara çok fazla birşey anlatamayacağımı düşündüm. Çocuğunu devlete teslim etmiş bir anneye, çocuğunun neden öldüğünü anlatmak çok zordu. En azından bende 'yapamayacağım' gibi bir kanaat vardı. Arkadaşımdan dinlediğim anekdot ümidimi kırdı." dedi.

Bu hikayeyi dinlediğinde, empati kurmak için kitabında şehide yer verdiğini dile getiren Miroğlu, son yüzyılın gerçeğini iki mezar üzerinden, biri 19 yaşında öldürülmüş Gökhan Kaplan, diğeri 77 yaşında öldürülmüş Musa Anter üzerinden empati kurmak istediğini vurguladı.

"GÖKHAN O BÖLGENİN İLK ŞEHİDİ"

Gökhan Kaplan'ın, o bölgedeki köylerde ilk şehit asker olduğunu ifade eden Miroğlu, bu olayın diğer köylerde de bir şok etki oluşturduğunu kaydetti. Şehit için yaptırılan çeşmeden su içtiğini ve mezarında Fatiha okuduğunu belirten Miroğlu, şöyle devam etti: "Aileye, 'acınızı paylaşmaya' geldim dedim. Kürt aydını Musa Anter öldürüldü dedim. Annesi 'teröristler mi öldürdü?' diye sordu. Devlet içinde bir grup Jitem öldürdü dedim. Oğlunuzun öldürülme sebebiyle bu, birbirine çok benziyor. Bu kitap ortak hikayemizdir, başınız sağ olsun."

Ailenin, oğulları askerden dönecek diye iki odalı bir evin üstüne ikinci bir ev inşa etttiklerini ifade eden Miroğlu, "Hala o ev boştu, kiraya vermemişlerdi. Gökhan, çocuklarının en küçükleri. Pencereleri takılı, boş duruyor. Koyunlarını satmışlar. Annede bir küskünlük görülüyordu; 'Biz artık yaşamıyoruz' diyorlardı. Sürekli doktora gidip geliyorlar. 'Diğer çocuklarımız hayatta olmasına rağmen bu, acımızı bize unutturamıyor.' diyorlar."

"DEVLET, ULUDERE'DEKİ VATANDAŞINI DA FOÇA'DAKİ VATANDAŞINI DA KORUYAMADI"

BDP'ye yönelik eleştirilerde de bulunan Miroğlu, Diyarbakır emniyet müdürünün açıklamalarına çok daha farklı destek verebileceklerini vurguladı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın açıklamalarının, aslında bir empati kurma olduğunu, dağa çıkmayı meşrulaştırmadığını, aksine sebebini açıklamaya çalıştığını anlatan Miroğlu, İzmir Foça'da öldürülen üç çiftçiyi hatırlattı.

Devletin, Uludere'deki vatandaşları da Foça'daki vatandaşları da koruyamadığını söyleyen Miroğlu, BDP'nin, Uludere'de çıkardığı sesini, Foça'daki hayatını kaybedenlerin yakınları için de çıkarması gerektiğini söyledi.

MİROĞLU İMZALI KİTABINI HEDİYE ETTİ

Orhan Miroğlu, 'Musa Anter Cinayeti' adlı bir kitabını imzalayıp aileye takdim etti. Miroğlu, şu ifadeleri kullandı: "Değerli kardeşim Ahmet ve Nevin! Bu kitapta anlatılan hikâye, bizim ortak hikâyemizdir. Bu yaz yaşadığınız köyü gördüm. Oğlunuz Gökhan’ın mezarını, onun adına yaptığınız çeşmeyi gördüm. Acınızın ve yasınızın ne kadar büyük olduğunu biliyorum. Evinize, bu acıya ve yasa ortak olmaya geldim. Bir kardeşinizim sizin. Başınız sağ olsun. Size sabır diliyorum."