Kurşunlar hayra alamet değil… Birileri süreci “terörize” etmek mi istiyor?..

Siyasi analist Atilla AKAR, peşisıra gelen “Kurşunlama” olaylarını ve sonuçlarını değerlendirdi…

ATİLLA AKAR atilla.akar@medyaradar.com

“Hayırdır İnşallah” diyelim ama böyle giderse olay pek hayra alamet görünmüyor. Neden mi söz ediyorum? Tabii ki son dönemde artan “Kurşunlama” olaylarından söz ediyorum. Önce İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı’na yönelik “tesadüfi” kurşunlama, ardından şimdi de CHP İstanbul İl Başkanlığı önündeki kurşun hadisesi gündeme geldi. Bakalım daha devamı gelecek mi? Gelirse bu kez kimlere olur bilemem o başka!..

Toplumun ve Siyasetin Tepkisi mi Ölçülüyor?

İlkinin inşaat bekçisinin “Hırsız kovalarken ateş açması sonucu olduğu” söylenirken ikincisinin ise “hızla giden bir otomobilden havaya ateş açılması” suretiyle gerçekleştiği söylendi. (Ancak CHP binasına isabet eden kurşun yok.) Bilemiyoruz ama her ne olursa olsun içinde bulunduğumuz seçim süreci ve artan (veya arttırılmak istenen) gerilim havası düşünüldüğünde olaylar oldukça can sıkıcı!

Bu şartlar altında acaba “düşük yoğunluklu” bir psikolojik savaş mı yaşanıyordu? Şimdilik toplumun ve siyasetin tepkisi mi ölçülüyordu? Yoksa bu kurşunlar daha büyük gelişmelerin “Habercisi” miydi? Şu ana kadar ki mevcut kurşunlamalar boşuna “Panik” nedeni miydi yoksa yeni bir “kaos süreci”nin yoluna ufaktan taşlar mı döşeniyordu? Veya en kötüsü birileri süreci “terörize” etmeye mi çalışıyordu? Cevabı her ne olursa olsun sonucu itibariyle rahatsız ediciydi.

Mide Bulandırıcı Gelişmeler!

Elbette her konuda olduğu gibi bu konuda da ikiye bölündük. Hükümet cephesi (Emniyet ve Valilik açıklamaları da bu yönde) basit adli vakalar olduğunu, bu partileri, hedefleyen somut bir “saldırı” olmadığını söylerken muhalefet cephesi ise bu olayların “Hükümet tarafından planlanan eylemler” olduğunda yahut “Korku imparatorluğu” yaratılmak istendiğinde ısrarcı görünüyordu. (Gerçi pek korkmuş görünmüyordu kimse) Giderek kızışan karşılıklı beyanlar da aynı yöndeydi.

Bir taraf “Bakın şu muhalefet basit olayları bile ne kadar büyütüp, abartıyor. Asıl panik havası yaratan bunlar” imajını yaymaya çalışırken diğer taraf “Bu yolla hükümet tarafından tehdit ediliyoruz. Biz mağdur durumdayız ” algısını veriyordu.

Zaten olayın “Mide bulandırıcı” yanı da buradaydı. İster bekçi “kazara” ateş etmiş olsun ister etmesin, ister birileri otoyolda bilinçli havaya ateş etmiş olsun ister kasıtlı etmesin artık kanaatler, algılar konuşuyordu. Herkes inanmak istediğine inanıyordu. Daha ötesi herkes rakibinden her şeyi bekler hale gelmişti. (Bu şartlar altında çocuklar çatapat patlatsa hemen “saldırıya uğradık” psikolojisine kapılacaktık.) “Peşin hükümler” tavan yapmaktaydı!

“Politik Paranoya” mı Gerçek mi?..

Tuhaf ama iki ihtimal de olabilirdi. İYİ Parti’ye yönelik olan ustaca perdelenmiş bir “operasyon”da olabilirdi yahut bir inşaat bekçisinin şuursuzca ateş etmesi de. CHP’ye yönelik olanı kendini bilmez, ezik karakterli, sarhoş bir lümpenin silah şovu da olabilir planlı ve ince hesaplanmış bir tür “gözdağı” hareketi de.

Sürecin karakteri –maalesef- hiçbir şeyden emin olamamamızı getiriyor. İşte bu “Güvensizlik havası” ki asıl kötü olan bu. Şüphe başat hale geliyor. Neresi bulanık zihinlerin “Politik paranoyası”ndan kaynaklanıyor neresi “gerçek” durumlar giderek daha flu hale geliyor!..

Şüyuu Vukuundan beter!

Bilemiyorum. Bazı olaylar vardır gerçekten “Şüyuu Vukuundan beter”dir. Ortada gerçekten bir “plan” olsun olmasın bu hissin yaygınlaşması var olan ya da istenen gerilimi ne yazık ki daha da arttırmaktan başka işe yaramaz. O yüzden yetkili makamlar daha uyanık, siyasetçiler daha dikkatli konuşmalı, toplum ise daha sakin olmak zorunda. Lakin bu demek değil ki her şey güllük gülistanlık gidecek. Muhakkak sıkıntılı durumlar olabilir. Amacına ve gidişata bağlı olarak bu gibi olayların dozu giderek alevlenebilir de sönebilir de. Kimin ne tertip peşinde koştuğunu bilemeyiz.

O yüzden her şeye hazırlıklı olmalıyız. Olay örgüsü, kanıtlar, beyanatlar aksi yönde olsa bile şu veya bu yönde kışkırtmalara, zihinsel halüsinasyonlara kolayca kapılmamalıyız. Şayet birileri süreci gerçekten terörize etmek istiyorsa belki de tek sigortamız soğukkanlı bakış ve duruşumuz olacaktır. Yoksa istenen zemine bir taş da biz döşeriz…

Muhakkak ki böylesi sisli havalarda derinlerde kimin ne “hesap” yaptığını bilemeyiz. “O” deriz “bu” çıkar, “bu” deriz “o” çıkar. Bu gibi işlerin şaşırtmacası çoktur. Biz ancak her şey olup bittikten sonra, o da sonuçlarına bakıp sebep ve adresleri anlayabiliriz ancak.

Bu da kulaklara küpe olsun!..

07. 04. 2023.

Not: Şayet ortada bir saldırı veya saldırı şüphesi varsa buna tepki duymak ve göstermek normaldir. Kimseden bu gibi durumları sessizce sineye çekmesini bekleyemeyiz. Lakin Meral Hanım kusura bakmasın, TBMM kürsüsünden bir avuç mermi kovanını yere serpmesini pek doğru bulamadım. Sayın Akşener böylesi “Sert” konuşmalar yapmayı seviyor. Karakteri mi üslubu mu bilemedim. Şimdi olaya birde teatral öğeler eklemiş. Lakin her ne olursa –tepkisi kısmen anlaşılır olsa da- tarzını biraz garipsedim. Gerçi o zaman “Bu kadar dikkat çekmezdi” denilebilir. Siyaseten onu da anlarım!..

Tüm yazılarını göster