'KÜRŞAT BAŞAR İLE MEHMET YILMAZ İŞTEN ATILMAM İÇİN PATRONA BASKI YAPTI'!..ALPER GÖRMÜŞ'TEN ŞOK AÇIKLAMALAR!..

Darbe günlüklerini yayınlayan gazeteci Alper Görmüş Söz Sende´de Balçiçek Pamir'in konuğuydu. İşte Taraf yazarı Alper Görmüş´ten çok konuşulacak bomba gibi açıklamalar...

-Bugünkü konuğum gazeteci Alper Görmüş. Ne yalan söyleyeyim biraz endişeliyim. Sen 17 yaşında benim gazeteciliğe yanında başladığım isimsin. Bakalım sana doğru soruları sorabilecek miyim?

-Yok yok sorarsın. Yani ben seni izliyorum, şahanesin.

-Çok sağol teşekkür ederim, tabi Alper Görmüş deyince o kadar sorulacak soru varki bir taraftan daha münzevi bir hayatı seçen bir isimsin ama bir taraftand a İstanbul"a geri döndüğünde bütün olayların odak noktasındasın, ortasındasın. Darbe günlüklerini yayınladıktan sonra Türkiye'de bir çok değişti peki senin hayatında ne değişti?

-Darbe günlükleri doğru öncelikle gazeteciler olmak üzere, bir çok kesimin konforunu bozdu öyle söyleyebilirim. Bunların arasında okurlar var, siyasetçiler var, askerler var. Ben kendi mesleğim açısından bakarsam darbe günlüklerine kadar Türkiye'de şöyle bir inanış vardı gazeteciler arasında "bazı haberler yazılamaz yani ulaşılsa bile yazılamaz" ve tuhaf bir şekilde bütün gazetecilerin içselleştirdiği, kabul ettiği bir şeydi bu.

-"Cız konular" değil mi?

-Evet evet aynen öyle bir varsayımdı ve bütün gazetelerin paylaştığı bir kanaat bu türden haberlerin yazılmamasını meşrulaştıran bir rol oynuyordu öyle herkes yazılamaz ya... Üzerine çok konuşmadan bir kanaat hakim olmuştu. Biz darbe günlükleri ile aslında bunu kırmış olduk yani bunun doğru olmadığını bazı şeyleri göze alabilen bir gazeteciliğin, bunun yapabileceğini gösterdik.

-Darbe günlüklerini ilk okuduğun zaman, servis edildi edilmedi tartışmasına daha sonra gireceğim, ne hissettin. Vay iyi mal mı dedin yoksa ateşten gömlek biz bunu yayınlayamaz mıyız dedin?

-Bir defa kesinlikle biz bunu yayınlayamayız gibi bir duygu, zerresi bile içimden geçmedi bunu söyleyeyim o anda düşündüğüm yegane şey bu doğru mu acaba oldu ve aşağı yukarı üç haftalık dergiden uzaklaşıp eve kapanma dönemi izledi bunu çünkü ben anladım ki yani şöyle bir baktığımda bunu ben yazmalıyım yani edit etmeyelim, fiilen yazmalıyım sonunda da buradan doğacak ceremeye de ben katlanmalıyım, yani bunu bir muhabire verip hadi şunu yaz dememeliyim. 2 nedenle, 1 iyi toparlanamaz diye düşünüyordum, 2. ise dediğim gibi bu cereme meselesi bunu ben göğüslemeliyim

-Kaç sayfaydı ?

-Aşağı yukarı üç bin sayfa gibi bir şeyden söz ediyoruz. Dolayısı ile de kaleme alan bendim orada isim yoktu yayında biliyorsun.İş mahkemelik olduğunda olacaktı bunu biliyordum bunu ben yazdım diye ortaya çıkacaktım nitekim de öyle oldu dolayısıyla bir genel yayın yönetmeni yargılandı biliyorsun genel yayın yönetmenleri yargılanmaz böyle bir şey yok ama ben yazdığım için hukuktaki tabir ile çok komik bir laf var "eser sahibi" deniliyor, eser sahibi ben olduğum için ben yargılandım. Dediğim gibi bunu ben ne yaptım doğru mu soru bu, temel soru bu ve bunun içinde eve kapanıp 3 haftalık bir hem bir kontrol süreci hem de edit etme süreci yaşadım kontrol kabaca bir kendi metnin kendi içindeki bir kontrol oldu

-Tutarlılığı var mı yok mu ona mı baktın?&n