Kültür Bakanı'ndan 'Bakur' açıklaması: Açıkça terör propagandası!
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, son günlerde ortaya atılan sansür iddialarına sosyal medya üzerinden tepki gösterdi.
Yönetmen Çayan Demirel ve gazeteci Ertuğrul Mavioğlu’nun yönettiği ‘Bir Gerilla Belgeseli: BAKUR’un Kültür Bakanlığı'nın baskısı sonucu 34. İstanbul Film Festivali'ndeki gösteriminin iptal edilmesiyle ilgili Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik sosyal medya hesabından açıklama yaptı.
Bakan Çelik belgeselin yasaklanmasıyla ilgili, “Bu kadar profesyonel organizasyonlarda bu kadar açık terör propagandasına destek verilmesi izah edilemez” dedi. “Bakur” belgeseliyle “terör propagandası yapıldığını iddia eden Çelik, “birileri "festival" kelimesi ile "terör"ün yan yana geleceğini düşünüyorsa, biz asla ve asla bu düşüncede değiliz ve olmayacağız” dedi. Bakan Çelik, filmin “terör propagandası” olduğu yönündeki iddiasını desteklemek için Star gazetesinin haberini paylaştı.
İşte o açıklama:
“Kendi yasal mükellefiyetlerini yerine getirmedikleri halde "sansür var" diye yalan beyanda bulunanlar ve onlara destek verenler, gerçeği gizliyorlar. Ayrıca bu haberde görüldüğü gibi açıkça terör propagandasına zemin olmalarına ne diyecekler acaba? Hiçbir demokratik değer ve evrensel özgürlük kriteri teröre destek verilmesini makul görmez.
Bu kadar profesyonel organizasyonlarda bu kadar açık terör propagandasına destek verilmesi izah edilemez. Terör terördür; her türlü demokratik değerin düşmanıdır. Özgürlüğün düşmanıdır. Birileri çıkıp "çözüm süreci" varken bu yaklaşımların doğru olmadığını söylüyor. Çözümü anlamamışlar hala.
Çözüm süreci, birilerinin terörü meşrulaştırma süreci değildir. Terörü sona erdirme sürecidir. Çözüm süreci terörün sona erdirilmesi için kararlılıkla yürütülmektedir. Bunu terörü meşrulaştırmak için istismar etmeye kalkanlara müsaade edilemez. Öte yandan bari milletvekilleri özgürlükten bahsederken çifte standart üretiyor. Bunların mantığını takip ederek özgürlük adına terör propagandasına izin verilirse, yarın birileri DAEŞ (IŞİD) adlı terör örgütünü öven bir yapım için de yasalar karşısında istisna isterler. İlkeli olmak her işin başı olmalıdır. Birileri "festival" kelimesi ile "terör"ün yan yana geleceğini düşünüyorsa, biz asla ve asla bu düşüncede değiliz ve olmayacağız. Bu müstemleke zihniyeti Türkiye'de terörü övmeyi özgürlük olarak sunarken herhangi bir Avrupa ülkesindeki terör örgütünün propagandasını yapmayı aklından bile geçiremez. İlkeli olmak her zaman ve mekan için geçerli olmalıdır. Terörün propagandasını "acılarımızı iyileştirmek", "özgürlük" "empati kurmak", "özgür bir kültür sanat ortamı oluşturmak", "devletin baskısına direnmek" argümanlarıyla meşrulaştırmaya çalışanlar, tutumlarını hiçbir evrensel değerle izah edemezler. Söyledikleri açık terör propagandasının makyajıdr.
Özgürlüğe ve demokrasiye düşman bir tutumdur. Gerçek bir özgürlük felsefesi bu ilkelliğe izin vermez. Kuşkusuz Kültür Bakanlığı özgürlükten ve demokratik değerlerden yanadır. Her türlü kültürel üretim için bu ortamı desteklemektedir. Bunun kırmızı çizgileri ise evrensel kriterlerle belirlenmiştir. Terör propagandası bu kırmızı çizgilerin önde gelenidir.”
Bakan Çelik belgeselin yasaklanmasıyla ilgili, “Bu kadar profesyonel organizasyonlarda bu kadar açık terör propagandasına destek verilmesi izah edilemez” dedi. “Bakur” belgeseliyle “terör propagandası yapıldığını iddia eden Çelik, “birileri "festival" kelimesi ile "terör"ün yan yana geleceğini düşünüyorsa, biz asla ve asla bu düşüncede değiliz ve olmayacağız” dedi. Bakan Çelik, filmin “terör propagandası” olduğu yönündeki iddiasını desteklemek için Star gazetesinin haberini paylaştı.
İşte o açıklama:
“Kendi yasal mükellefiyetlerini yerine getirmedikleri halde "sansür var" diye yalan beyanda bulunanlar ve onlara destek verenler, gerçeği gizliyorlar. Ayrıca bu haberde görüldüğü gibi açıkça terör propagandasına zemin olmalarına ne diyecekler acaba? Hiçbir demokratik değer ve evrensel özgürlük kriteri teröre destek verilmesini makul görmez.
Bu kadar profesyonel organizasyonlarda bu kadar açık terör propagandasına destek verilmesi izah edilemez. Terör terördür; her türlü demokratik değerin düşmanıdır. Özgürlüğün düşmanıdır. Birileri çıkıp "çözüm süreci" varken bu yaklaşımların doğru olmadığını söylüyor. Çözümü anlamamışlar hala.
Çözüm süreci, birilerinin terörü meşrulaştırma süreci değildir. Terörü sona erdirme sürecidir. Çözüm süreci terörün sona erdirilmesi için kararlılıkla yürütülmektedir. Bunu terörü meşrulaştırmak için istismar etmeye kalkanlara müsaade edilemez. Öte yandan bari milletvekilleri özgürlükten bahsederken çifte standart üretiyor. Bunların mantığını takip ederek özgürlük adına terör propagandasına izin verilirse, yarın birileri DAEŞ (IŞİD) adlı terör örgütünü öven bir yapım için de yasalar karşısında istisna isterler. İlkeli olmak her işin başı olmalıdır. Birileri "festival" kelimesi ile "terör"ün yan yana geleceğini düşünüyorsa, biz asla ve asla bu düşüncede değiliz ve olmayacağız. Bu müstemleke zihniyeti Türkiye'de terörü övmeyi özgürlük olarak sunarken herhangi bir Avrupa ülkesindeki terör örgütünün propagandasını yapmayı aklından bile geçiremez. İlkeli olmak her zaman ve mekan için geçerli olmalıdır. Terörün propagandasını "acılarımızı iyileştirmek", "özgürlük" "empati kurmak", "özgür bir kültür sanat ortamı oluşturmak", "devletin baskısına direnmek" argümanlarıyla meşrulaştırmaya çalışanlar, tutumlarını hiçbir evrensel değerle izah edemezler. Söyledikleri açık terör propagandasının makyajıdr.
Özgürlüğe ve demokrasiye düşman bir tutumdur. Gerçek bir özgürlük felsefesi bu ilkelliğe izin vermez. Kuşkusuz Kültür Bakanlığı özgürlükten ve demokratik değerlerden yanadır. Her türlü kültürel üretim için bu ortamı desteklemektedir. Bunun kırmızı çizgileri ise evrensel kriterlerle belirlenmiştir. Terör propagandası bu kırmızı çizgilerin önde gelenidir.”