"KÜÇÜK BEYNİNİ MEKKE'DE UNUTMUŞ!.." ŞAMİL TAYYAR ESKİ DEFTERLERİ AÇTI, AHMET HAKAN'A "DOSTLARI" İLE ÇAKTI!..

Ahmet Hakan ile Şamil Tayyar arasındaki polemik büyüyor.Tayyar bugünkü köşe yazısında kendisi sustu,Şenol Demirci,Necati Doğru,Nedim Şener,Oray Eğin'i konuşturdu!

Küçük beynini Mekke´de unutmuş


Elif Şafak´ın dün Habertürk´teki yazısı çok keyifliydi. "Yazar değilsin" eleştirileriyle örselenmiş duygularına yer açmış köşesinde. Hele, tasavvufta yollar kat etmiş manevi büyüklere atfen aktardığı şu cümle, çok etkileyiciydi: "Evlat, öyle kıvama gelmelisin ki, taş da gül de bir olmalı gözünde."


Bu veciz söz, nefsimi öylesine sarıp sarmaladı ki, birkaç dakika sonra okuduğum Ahmet Hakan yazısı karşısında bile öfke nöbeti geçirmedim. Ama yüreğim burkuldu: "Yazık zavallıya. Keşke tercih imkanı olsaydı. Bir küçük beyni vardı, onu da Mekke´de unutmuş."


Daha okkalı cevap vermeyi düşündüm, "inandırıcı olmaz" kanaatine vardım. Öyle ya, bu yandaş medya, habercilik reflekslerini köreltti. Çareyi dostlarında aradım. Şenol Demirci, Milliyet´in tecrübeli ve başarılı bir muhabiridir. "İskele sancak cepler dolacak" ve "Ahmet Hakan Coşmuş" manşetlerinin mimarıdır. 23 Ekim 2001 tarihli Milliyet´teki haber, şöyle başlıyor: "Kanal 7´deki İskele Sancak adlı programın yapımcılığını ve sunuculuğunu yapan Ahmet Hakan Coşkun ve ağabeyi Abdullah Topel Coşkun´un İGDAŞ´ı 1.5 trilyon lira dolandıran İroni Ajans´ın ortakları olduğu ortaya çıktı."


Haberde, babası sayesinde Kanal 7´de yükseldiği anlatılan Ahmet Hakan´ın şu sözlerine yer verilmiş: "Şirketteki payım sembolik bir şeydi. Kardeşim şirket kurarken, babamın, öbür kardeşimin, benim ismimi yazmış."


Ergenekon sanığı Muzaffer Tekin de uyuşturucu parasıyla kurulan ve Danıştay cinayeti faili Alpaslan Aslan´ın avukatlığını yaptığı Doğuş Factoring´deki yüzde 10 hissesi için "Sembolik, karım yok" demişti.


Olabilir...


Nedim Şener, yine Milliyet´in en başarılı muhabirlerindendir. Hrant Dink cinayetiyle ilgili eseri, hayli ses getirdi. Ödül üzerine ödül aldı. Uğur Dündar´ın sağ koludur. Ahmet Hakan´la ilgili Milliyet´teki haberinin başlığı, "Vurgun"dur.


Vatan´ın keskin kılıcı Necati Doğru üzerine yazar tanımam. O dönem Cumhuriyet´teydi. 25 Ekim 2001 tarihli köşesinde şöyle yazdı: "Dinci kesimin Arap sakallı, yeşil kadife kılıklı tüccar gazetecisi Ahmet Hakan dini kullanarak malı götürmüş."


"Yok mu Ahmet Hakan´ın hakkını hukukunu koruyan?" diye etrafa bakınırken, 24 Ekim 2001 tarihli Zaman´da cevabına rastladım. Necati Doğru´nun "Tüccar gazeteci" dediği Ahmet Hakan, haberlerin gerçeği yansıtmadığını ve çarpıtıldığını açıklamış. Hak vermek istedim ama tekzibin yandaş medyada yayınlandığını görünce, doğrusu, aklım karıştı.


İyisi mi kanka Oray Eğin´e kulak vereyim. Bu alemde tek geçerim onu. Deniz Feneri tartışmasında sessiz kalan ahbabı için 22 Eylül 2008 tarihli köşesinde bakın neler yazmış: "Acaba o defterlerin açılıp ucundan kendisine de dokunmasından mı korkuyor? Gizlediği bir şeyler mi var?"


Sahi, olabilir mi? Yoksa çamurda yarıştıkları deli doktoru (gerçi doktoru gitmiş ya) ve umutsuz mülayim yazar sevgilisi başka mahfillere mi hizmet ediyor? Bilemem, kesin olan, ufukta yeni bir umrenin gözüktüğüdür. Tabi, unuttuğu parçaya hala ihtiyaç duyuyorsa...


Şamil Tayyar/Star