Kriz yaratmıştı! Hürriyet o söyleşiyi bugün yayınladı!

Hürriyet gazetesi, Ankara-Washington hattında krize neden olan ve 12 Ekim’de tahliye edildikten sonra ülkesine dönen Rahip Andrew Brunson ile yapılan söyleşiyi yayınladı.

İzmir'de, terör örgütleri FETÖ ile PKK adına suç işlediği ve casusluk yaptığı iddiasıyla yargılandığı davada, 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldıktan sonra tahliye edilen ABD'li papaz Andrew Craig Brunson, ABD'den konuştu.

Brunson’ın Kasım ayının ilk günlerinde Hürriyet Gazetesi Washington Temsilcisi Cansu Çamlıbel’e konuştuğu, ancak gazetenin bu söyleşiyi yayımlamadığı öğrenilmişti. Türk medyasına Brunson’un verdiği bu ilk söyleşiyi yayımlamama kararını Demirören Medya Grubu Başkanı Mehmet Soysal vermişti. Hasan Cemal de geçen haftaki köşesinde, Hürriyet'i, "Sansürcülük gazetecilik değildir. Rahip Brunson röportajını gazeteye koymayacaksın" diye eleştirmiş, "'Aman beyefendi rahatsız olmasın' gazeteciliğinin en rezil örneklerini vereceksin, sonra da kalkıp medya üzerine ahkâm kesebileceksin" diye ifade etmişti.

HÜRRİYET'TEN RÖPORTAJ

Hürriyet gazetesinin, Cansu Çamlıbel'in Rahip Brunson ile yaptığı röportajı bu kez yayımlaması ise dikkat çekti.

Tam sayfa ayrılan röportajda, "Ben pişman değilim. Beni cezaevine koyan kimse, Tanrı benim orada kalmama izin verdi" diye belirten Brunson, "Ben istiyorum ki Rab, Başkan Erdoğan’ı kullansın. Şimdi o birileri sevsin sevmesin Türkiye’nin lideridir. Tanrı Türkiye’yi bereketlemek için onu kullansın, hikmet versin, adalet getirsin" dedi.

Brunson ayrıca, "Bana kalsa Gülen’i Türkiye’ye göndersinler" diye de ifade etti.

İşte Brunson ile yapılan o röportajın kritik bölümleri:

"- 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bir arkadaşınıza gönderdiğiniz ve ‘Türkleri sarsacak bir şeylerin olmasını bekliyorduk’ diyen telefon mesajı aleyhinize delil olarak dosyaya konuldu.

A.B.: Evet, Dan Slade, Kanadalı bir pastör, benim gibi din adamı. Mesajda Norine’in 15 Temmuz’da çocuklarla beraber Amerika’da olduğunu anlatıyorum. Ben sonradan yanlarına geldim ve sonra da herkesin Türkiye’den kaçmaya çalıştığı bir ortamda yeniden Türkiye’ye döndük. Rahatız çünkü.

DEMEK İSTEDİĞİM...

- ‘Türkleri sarsacak bir şeylerin olmasını bekliyorduk’ sözleri ile ne kastetmiştiniz?

A.B.: Böyle şeyler bekliyorduk. Bunu vaazlarımda da çok anlatırdım. Tanrı bizim güvendiğimiz temellerin sarsılmasına izin veriyor ki, biz ona bakalım. Borsa da olabilir, siyasi sarsıntı da olabilir, doğal felaket de olabilir. Çünkü biz insanlar genel olarak rahatız, ruhsal şeyleri düşünmüyoruz. Ama borsa düştüğünde ya da ekonomik krizde dua etmeye başlıyoruz. Benim Türkiye için demek istediğim buydu.

-Hayatınıza bundan sonra belki burada Kuzey Carolina’da belki de bir misyoner olarak dünyanın başka bir yerinde devam edeceksiniz. Hıristiyanlara Türkiye’yi nasıl anlatacaksınız?

A.B.: Türkiye Tanrı’nın çok sevdiği bir yer ve Tanrı Türkleri seviyor. O yüzden gittik Türkiye’ye ve hâlâ aynı şeyi söylüyoruz. Ben pişman değilim. Beni cezaevine koyan kimse, Tanrı benim orada kalmama izin verdi. Bana göre Tanrı orada kalmama izin verdi ki milyonlarca kişi Türkiye için dua etsin. Bana göre Tanrı benim acılarımı Türkiye’nin lehine, Türkiye’nin bereketi için kullanacak. Ben istiyorum ki Rab, Başkan Erdoğan’ı kullansın. Şimdi o birileri sevsin sevmesin Türkiye’nin lideridir. Tanrı Türkiye’yi bereketlemek için onu kullansın, hikmet versin, adalet getirsin.

- İsminizin Reza Zarrab ve Fetullah Gülen ile takas iddialarına konu olduğunu görünce ne düşündünüz?

A.B.: Ben biliyordum ki Amerika bu kadar kolay takas yapmaz. Çok kötü bir emsal olur. Ama bundan bağımsız olarak, bana kalsa Gülen’i Türkiye’ye göndersinler.

- Sizinle ilgili iddianamenin büyük ölçüde ‘Dua’ kod adlı gizli tanığın ifadeleriyle şekillendiği anlaşılıyor. Ve siz kim olduğunu biliyorsunuz bu kişinin...

A.B.: Onun ifadesi nedeniyle ben 10 ay tutuklu kaldım. Kendisi önce başka bir kilisenin mensubuydu. Dolandırıcılık yaptı ve o kiliseden kovuldu. Sonra Mormonlar’a gidiyor, orada da sorun yaşıyor ve onlardan ayrıldıktan sonra onlara bir dava açıyor ama kaybediyor. Sonra gidiyor savcıya misyonerleri şikâyet edeceğini söylüyor. Savcı sorunca Dua bu kez daha önce Mormonlarla ilgili anlattıklarına beni ekliyor."