"KRALİÇEYİ GÖRDÜĞÜM YERDE TUTUP ÖPECEK KIVAMA GELDİM!... İNGİLTERE KRALİÇESİNE TECAVÜZ TEŞEBBÜSÜ..." HANGİ GAZETENİN GENEL YAYIN YÖNETMENİ KRALİÇE'YE ASILDI!...

Kraliçe´nin ayağına basabilirdim, çelme takabilirdim, nerede duracağımı tam bilemeyeceğimden gayriihtiyari fortçuluk suçlamasıyla MI5 tarafından tutuklanabilirdim. Her şey ama her şey olasılık çerçevesine girdi aniden.

Ucuz kurtulduk


Üzerime fazla gelindiği takdirde fazla kural, kısıtlama konulduğunda, mutlaka bir tepki veririm.

Bu bir başkaldırış da değil, bir tür genetik deformasyon.

Süreci şöyle anlatayım: Malum, had safhada sakar ve kazalara açık olduğumdan üzerimdeki kuralların ve kısıtlamaların sayısı artınca kazaya yol açma ihtimalim hayli çoğalıyor.

Şöyle anlatayım meseleyi: Ben eskiden bir süre garsonluk yaptım. Garsonluğun belirli sıkı kuralları vardır. Ben ilk çalıştığım gece bir kadının kucağına çorba koydum. (Çünkü çorbayı yanlış yerden koyduğunuzda tabakta bir nevi tsunami yaşanıyor ve dalgalar nedeniyle çorba, oturan insanın kucağına dökülebiliyormuş). Haydi bunu atlattım bir şekilde ama bir başka skandal daha var ki; bu bir kadını çorba koyarken ağır yaralamaktan bence çok daha vahimdi.

Garsonluğumu Amerika´da bir düğün evinde yapıyordum. Orada düğünlerde gelinlere belirli ritüeller uygulanır. Bir tanesinde ben elektrik sisteminin kablosuna takıldım ve düştüm. Salonun ışıkları söndü ve tabii ki müzik sustu. Işıklar tekrar yandığında herkes eliyle beni gösterip hakkımda fısıldaşıyordu. Umarım iyi şeyler düşünmüşlerdir hakkımda.

Durum böyle işte.

Şimdi Kraliçe için davete gideceğim ya, bir yasak bombardımanına tutuldum.

"Aman Kraliçe el uzatmazsa sen elini uzatma, konuşmazsa konuşma, bakmazsa bakma ve de sakın ha dokunma" dediler. (Durup dururken bir Kraliçe´ye neden dokunayım ki, neden bu aklımda yokken, böyle şeyler sokarlar ki insanın aklına anlamıyorum ki...) Sonunda yasaklardan bunaldım, klostrofobi geldi ve -ben kendimi bilirim, vücudum ters tepki yapar öyle durumlarda- birden Kraliçe´yi gördüğüm yerde tutup öpecek kıvama geldiğimi hissetmeye başladım.

Bu had safhada tehlikeli bir durumdu. Devlet töreninde İngiltere Kraliçesi´ne tecavüz teşebbüsü bana bile fazla gelebilecek bir suçlama olabilirdi. Bunun farkındayım.

Her şeyin üstüne bunun stresi de bindi bir de... Tamamen ayık olayım diye içki de içmedim. Stresim dayanılmaz hale geldi. Kendimi kontrol altında tutmak zorunluluğu da çıkınca, o durumlarda benim sakarlığım artar.

Minik atletik hareketlerde bile kendisini ağır yaralayabilen bir insanın sakarlığının artması kıyamet günü işareti gibi bir şey olabilir. Bunu da bilin. Kraliçe´nin ayağına basabilirdim, çelme takabilirdim, nerede duracağımı tam bilemeyeceğimden gayriihtiyari fortçuluk suçlamasıyla MI5 tarafından tutuklanabilirdim. Her şey ama her şey olasılık çerçevesine girdi aniden.

Ha unuttum, bir de smokinim her an patlayabilir ve ben salonun ortasında çırılçıplak kalabilirdim. İşin içinde bu da vardı. Bu ruh haliyle gittim Çankaya´ya. Bir de üstüne üstlük Kraliçe tokalaşmak için elini uzattı. İşte o anda içimdeki tüm Jim Carrey güdüleri kıpırdamaya başladı. Onu tutarak kendime çekip dansa başlamak ihtiyacı kıpırdamaya başladı içimde.

Bu duygumu daha sonra İngiliz Dışişleri´nden bir bayana açtım. Bana `Biliyor musunuz; Kraliçe çok da güzel dans eder´ dedi.

Anlayacağınız o gece ben de Kraliçe de çok ucuz kurtulduk.

Yaşasın imparatorluklar!


SERDAR TURGUT/ AKŞAM

http: