KRAL ÇIPLAK...HERŞEY ORTAYA ÇIKACAK!..REHA MUHTAR TELEVİZYON HABERCİLİĞİNİ NİÇİN BIRAKTI?...
Ünlü anchorman Reha Muhtar,rating rekorları kırdığı bir anda televizyon haberlerini hangi siyaset-medya-banka ilişkileri sonucu bıraktığını açıklamaya karar verdi.
Medya-Siyaset-Ticaret İlişkileri...
Bir habercinin olayları toplum bilimden ve siyaset-medya-ticaret ilişkilerinden kopuk, hayat karşısındaki duruşlardan uzak, içi kof bir ciddiyet maskesiyle anlatmaya çalışması ne acı...
Acı, çünkü Türkiye'nin gerçekleriyle örtüşmüyor...
Mesele bazı habercilerin, kişisel hırs, ihtiras ya da rekabet duygularından ibaret hatalar olsa önemli değil...
Televizyon haberleri üzerinde yaratılmaya çalışılan yaralar çok daha derin...
Ülkede siyasilerin, televizyon üzerinden halkı etkilemek istemeleriyle direkt bağlantılı...
Televizyonlarda haberciliğin geniş kitlelerle kucaklaşması, 5-10 milyondan 40-50 milyona hitap etmeye başlaması, haber izleyen kitlenin bir anda 5 katına fırlamasıydı geçmiş dönem televizyon haberleri üzerine başlatılan yaygaranın gerçek nedeni...
Ne ilginçtir, bugün hâlâ benim ya da HABERTURK'ün patronu Ufuk Güldemir'in, geçmişte ne yapmış olduğu anlaşılamamakta...
Örneğin Mehmet Tezkan, yıllarca en üst düzeyde kendi haber koordinatörlüğünü yaptığı haber bülteninden yakınıyor...
Montajını eleştiriyor...
Görüntülerini tartışıyor...
Oysa bir televizyon haber bülteni esasen, "hayat karşısındaki duruşu, olayları ele alışı, iktidara ve muhalefete bakışı, ezenin ve ezilenin karşısındaki tavrı, halka ya da millete yakınlığı veya snobluğuyla ölçülür..."
Bir haber bülteni, ticari çıkarların peşinde mi yayın yapıyor, yoksa tüm olumsuzluklara karşın editoryal bağımsızlığını muhafaza mı ediyor, bir gazetecilik namusu var mı, yoksa namussuzların mı dümen suyunda haber yapıyor bunlara bakılır...
Haber bülteninin içerik analizi böyle yapılır... Demokrat mı, değil mi ona bakılır...
***
Televizyon haberleri Türkiye'de Yılmaz Özdil'in söylediği gibi, dünyanın birçok ülkesinden daha fazla izlenir hale gelmişse, bunu gerçekleştirenlerin neyi nasıl gerçekleştirdiklerine bir bakmak gerekir...Ama daha önemlisi şu:
Mehmet farkında mı, örnek verdiği SHOW ve STAR'ın, 28 Şubat'ın en ağır döneminde, "Mehmet Ali Birand'la Cengiz Çandar'ın üzerine çamur atıldığı o `Andıç' belgesini" reddederek yayınlamayan yegane iki haber bülteni olduğunun...
Televizyonlarda rating, editoryal bağımsızlık için olmazsa olmaz koşuldur...
Ratingin yoksa, ya patron tetikçiliği yaparsın, ya da siyasilerden birine yanaşıp, onun iktidarıyla yaşarsın...
Bunun ortası yoktur...
Bu gerçeği Türkiye'nin büyük basın patronları da bilir...
Aydın Doğan, tüm gazetelerindeki yöneticilere bunu bildiği için, "Zarar ederseniz kapanırsınız... Kâr etmeyen basın özgür olmaz..." der...
Mehmet bilmeli ki, yıllar yılı iktidar yağdanlığı yapmadan, iktidara ve muhalefete eşit uzaklıkta durmak televizyonlarda öyle `yaptım oldu' denecek kadar kolay bir iş değil...
Bir tarafta siyasilerin seçtiği bir Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun her an denetiminde haber yapacaksın...
Öte yanda, ticari ilişkilerin tetikçiliğinden uzak duracaksın...
En sonunda da, kendi meslektaşlarına iftira atılarak, terör örgütüyle parasal ilişki kurdukları haberine karşı duracaksın...
Bunları yapan ve Türkiye'deki haber izleyici sayısını 5 katına fırlatan iki haber bülteni hakkında, "cayırtılı haber" başlığını kullanmak ne hazin...
Bunlar gerçek değil...
Gerçek olan, siyasilerin her dönem televizyon haberlerini zapturapt altına alm
Bir habercinin olayları toplum bilimden ve siyaset-medya-ticaret ilişkilerinden kopuk, hayat karşısındaki duruşlardan uzak, içi kof bir ciddiyet maskesiyle anlatmaya çalışması ne acı...
Acı, çünkü Türkiye'nin gerçekleriyle örtüşmüyor...
Mesele bazı habercilerin, kişisel hırs, ihtiras ya da rekabet duygularından ibaret hatalar olsa önemli değil...
Televizyon haberleri üzerinde yaratılmaya çalışılan yaralar çok daha derin...
Ülkede siyasilerin, televizyon üzerinden halkı etkilemek istemeleriyle direkt bağlantılı...
Televizyonlarda haberciliğin geniş kitlelerle kucaklaşması, 5-10 milyondan 40-50 milyona hitap etmeye başlaması, haber izleyen kitlenin bir anda 5 katına fırlamasıydı geçmiş dönem televizyon haberleri üzerine başlatılan yaygaranın gerçek nedeni...
Ne ilginçtir, bugün hâlâ benim ya da HABERTURK'ün patronu Ufuk Güldemir'in, geçmişte ne yapmış olduğu anlaşılamamakta...
Örneğin Mehmet Tezkan, yıllarca en üst düzeyde kendi haber koordinatörlüğünü yaptığı haber bülteninden yakınıyor...
Montajını eleştiriyor...
Görüntülerini tartışıyor...
Oysa bir televizyon haber bülteni esasen, "hayat karşısındaki duruşu, olayları ele alışı, iktidara ve muhalefete bakışı, ezenin ve ezilenin karşısındaki tavrı, halka ya da millete yakınlığı veya snobluğuyla ölçülür..."
Bir haber bülteni, ticari çıkarların peşinde mi yayın yapıyor, yoksa tüm olumsuzluklara karşın editoryal bağımsızlığını muhafaza mı ediyor, bir gazetecilik namusu var mı, yoksa namussuzların mı dümen suyunda haber yapıyor bunlara bakılır...
Haber bülteninin içerik analizi böyle yapılır... Demokrat mı, değil mi ona bakılır...
***
Televizyon haberleri Türkiye'de Yılmaz Özdil'in söylediği gibi, dünyanın birçok ülkesinden daha fazla izlenir hale gelmişse, bunu gerçekleştirenlerin neyi nasıl gerçekleştirdiklerine bir bakmak gerekir...Ama daha önemlisi şu:
Mehmet farkında mı, örnek verdiği SHOW ve STAR'ın, 28 Şubat'ın en ağır döneminde, "Mehmet Ali Birand'la Cengiz Çandar'ın üzerine çamur atıldığı o `Andıç' belgesini" reddederek yayınlamayan yegane iki haber bülteni olduğunun...
Televizyonlarda rating, editoryal bağımsızlık için olmazsa olmaz koşuldur...
Ratingin yoksa, ya patron tetikçiliği yaparsın, ya da siyasilerden birine yanaşıp, onun iktidarıyla yaşarsın...
Bunun ortası yoktur...
Bu gerçeği Türkiye'nin büyük basın patronları da bilir...
Aydın Doğan, tüm gazetelerindeki yöneticilere bunu bildiği için, "Zarar ederseniz kapanırsınız... Kâr etmeyen basın özgür olmaz..." der...
Mehmet bilmeli ki, yıllar yılı iktidar yağdanlığı yapmadan, iktidara ve muhalefete eşit uzaklıkta durmak televizyonlarda öyle `yaptım oldu' denecek kadar kolay bir iş değil...
Bir tarafta siyasilerin seçtiği bir Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun her an denetiminde haber yapacaksın...
Öte yanda, ticari ilişkilerin tetikçiliğinden uzak duracaksın...
En sonunda da, kendi meslektaşlarına iftira atılarak, terör örgütüyle parasal ilişki kurdukları haberine karşı duracaksın...
Bunları yapan ve Türkiye'deki haber izleyici sayısını 5 katına fırlatan iki haber bülteni hakkında, "cayırtılı haber" başlığını kullanmak ne hazin...
Bunlar gerçek değil...
Gerçek olan, siyasilerin her dönem televizyon haberlerini zapturapt altına alm