KÖŞESİ VAR,MALZEME YOK...HÜRRİYET YAZARI PAKİZE SUDA ÇAREYİ ARŞİVDE BULDU!!!
1970'li yılların ses sanatçısı,şimdinin köşe yazarı,önüne gelenin köşe yazarı olabileceğinin en güzel örneği(ekşi sözlük)Hürriyet yazarı arşivinden çıkardığı yazıyı köşesine koydu,buna da üç bahane uydurdu;
Çokbilmişlik
Kasaba esnafından biri olmalıydı kocam.
Akşam güneşi batmadan dükkánı kapatıp eve gelmeliydi.
Evimiz bahçeli olmalıydı. Yaz akşamları sulayıp serin serin oturmalıydık.
Ben orta boylu, tıknazca, ev hanımı olmalıydım.
Cinsiyeti önemli değil, eli ayağı düzgün iki çocuğumuz olmalıydı.
Derslerine yardım edecek kadar eğitimim olmamalıydı ama ara sıra "Dersinizi bitirdiniz mi?" diye sormalıydım.
Daha çok üstleri başlarıyla, yedikleri içtikleriyle, öksürükleri aksırıklarıyla ilgilenmeliydim.
Yavaştan yavaştan çeyizlerini düzmeliydim.
Her ayın 15´i kabul günüm olmalıydı. Ellerime sağlık kekler, poğaçalar yapmalıydım. İnce belli bardaklarda çaylar ikram etmeliydim.
Sabahları hırkamı omzuma alıp komşuya kahve içmeye geçmeliydim.
Patlıcan biber kızartmalı, reçel kaynatmalıydım.
Akşamları özene bezene sofrayı kurmalıydım.
Kocam ajansı dinlerken ben lafa girmeliydim, o, "Sus hanım bi dakka!" demeliydi. Böyle dese de beni çok sevmeliydi.
O uyuklamalıydı, ben bulaşıkları yıkamalıydım, çocuklar ders çalışmalıydı.
Bazen akşam oturmasına komşular gelmeliydi. Öyle harem-selamlık değil ama kadın-erkek ayrı oturmalıydık.
Erkekler memleketi kurtarırken biz bütün kasabayı dilimizden geçirmeliydik.
Herkes birbirinin eşine "Falanca Bey", "Filanca Hanım" diye hitap etmeliydi.
Yanlışlıkla bacağımız, göğsümüz biraz açılıverse yüzümüz kızarmalı, hemen toparlanmalıydık.
Kocam kırk yılda bir, bir tek atmalı, neşelenip bir hicaz şarkı mırıldanmalıydı.
Şehvetten uzak, şefkate yakın bir cinsel hayatımız olmalıydı.
Gözümüzü birbirimizde açmış olmalıydık, öyle de sürüp gitmeliydi.
Zaten etrafımızda evli barklı komşularımızdan başka kadın olmadığından... Dükkánda çelimsiz çıraktan gayrı öyle sekreter falan çalışmadığından... Ortalıkta gidilecek bar mar bulunmadığından... Mankenler bizim kasabaya uğramadığından...
Ve kocam efendi bir adam olduğundan beni aldatmamalıydı.
* * *
Tamam abarttım biraz. Belki de böyle bir aile yapısı örneği kalmamıştır artık.
Ama, acaba diyorum... Buna benzer bir hayat tarzı beni daha mutlu eder miydi?
Kendim de dahil uçuk kaçık insanlardan gına geldi. "Normal"liği özlüyorum.
Özgürlüğün tadını çıkaralım derken suyunu çıkardık galiba.
Herkes çok zeki, çok akıllı, çok bilgili, çok şu çok bu. Ve de çok mutsuz. Prozac´lar leblebi misali.
Çokbilmişliğin kimseye bir faydası yok galiba.
1. Not: Pakize Suda/Hürriyet/Fi tarihi
2. Not: Yazarınız yine aynı modda olduğundan yazıyı arşivden çıkarma ihtiyacı duymuştur.
3. Not: Çok şükür, yazarımızın her hususta kalem oynatmış olduğu koskoca bir arşivi vardır!
MIŞ-MUŞ
İngiltere´de yapılan bir araştırmada parayla saadetin olabileceği ortaya çıkmış.
Birçok hanım kızımız bunu araştırma yapmadan anlamıştır ve gereğini yapmaktadır.
Kadınlar, güldüren erkekleri beğeniyormuş.
Fakat genellikle ağlatanlarla evleniyorlar.
Türkiye´de görev yapan Kanadalı öğretmen çocuk pornocusu çıkmış.
Atalarımızın lafına uyup hırsıza anahtar teslim etmişiz.
Pakize Suda/Hürriyet
Kasaba esnafından biri olmalıydı kocam.
Akşam güneşi batmadan dükkánı kapatıp eve gelmeliydi.
Evimiz bahçeli olmalıydı. Yaz akşamları sulayıp serin serin oturmalıydık.
Ben orta boylu, tıknazca, ev hanımı olmalıydım.
Cinsiyeti önemli değil, eli ayağı düzgün iki çocuğumuz olmalıydı.
Derslerine yardım edecek kadar eğitimim olmamalıydı ama ara sıra "Dersinizi bitirdiniz mi?" diye sormalıydım.
Daha çok üstleri başlarıyla, yedikleri içtikleriyle, öksürükleri aksırıklarıyla ilgilenmeliydim.
Yavaştan yavaştan çeyizlerini düzmeliydim.
Her ayın 15´i kabul günüm olmalıydı. Ellerime sağlık kekler, poğaçalar yapmalıydım. İnce belli bardaklarda çaylar ikram etmeliydim.
Sabahları hırkamı omzuma alıp komşuya kahve içmeye geçmeliydim.
Patlıcan biber kızartmalı, reçel kaynatmalıydım.
Akşamları özene bezene sofrayı kurmalıydım.
Kocam ajansı dinlerken ben lafa girmeliydim, o, "Sus hanım bi dakka!" demeliydi. Böyle dese de beni çok sevmeliydi.
O uyuklamalıydı, ben bulaşıkları yıkamalıydım, çocuklar ders çalışmalıydı.
Bazen akşam oturmasına komşular gelmeliydi. Öyle harem-selamlık değil ama kadın-erkek ayrı oturmalıydık.
Erkekler memleketi kurtarırken biz bütün kasabayı dilimizden geçirmeliydik.
Herkes birbirinin eşine "Falanca Bey", "Filanca Hanım" diye hitap etmeliydi.
Yanlışlıkla bacağımız, göğsümüz biraz açılıverse yüzümüz kızarmalı, hemen toparlanmalıydık.
Kocam kırk yılda bir, bir tek atmalı, neşelenip bir hicaz şarkı mırıldanmalıydı.
Şehvetten uzak, şefkate yakın bir cinsel hayatımız olmalıydı.
Gözümüzü birbirimizde açmış olmalıydık, öyle de sürüp gitmeliydi.
Zaten etrafımızda evli barklı komşularımızdan başka kadın olmadığından... Dükkánda çelimsiz çıraktan gayrı öyle sekreter falan çalışmadığından... Ortalıkta gidilecek bar mar bulunmadığından... Mankenler bizim kasabaya uğramadığından...
Ve kocam efendi bir adam olduğundan beni aldatmamalıydı.
* * *
Tamam abarttım biraz. Belki de böyle bir aile yapısı örneği kalmamıştır artık.
Ama, acaba diyorum... Buna benzer bir hayat tarzı beni daha mutlu eder miydi?
Kendim de dahil uçuk kaçık insanlardan gına geldi. "Normal"liği özlüyorum.
Özgürlüğün tadını çıkaralım derken suyunu çıkardık galiba.
Herkes çok zeki, çok akıllı, çok bilgili, çok şu çok bu. Ve de çok mutsuz. Prozac´lar leblebi misali.
Çokbilmişliğin kimseye bir faydası yok galiba.
1. Not: Pakize Suda/Hürriyet/Fi tarihi
2. Not: Yazarınız yine aynı modda olduğundan yazıyı arşivden çıkarma ihtiyacı duymuştur.
3. Not: Çok şükür, yazarımızın her hususta kalem oynatmış olduğu koskoca bir arşivi vardır!
MIŞ-MUŞ
İngiltere´de yapılan bir araştırmada parayla saadetin olabileceği ortaya çıkmış.
Birçok hanım kızımız bunu araştırma yapmadan anlamıştır ve gereğini yapmaktadır.
Kadınlar, güldüren erkekleri beğeniyormuş.
Fakat genellikle ağlatanlarla evleniyorlar.
Türkiye´de görev yapan Kanadalı öğretmen çocuk pornocusu çıkmış.
Atalarımızın lafına uyup hırsıza anahtar teslim etmişiz.
Pakize Suda/Hürriyet