"Köşesi karartıldı" denen Mehmet Y. Yılmaz'dan açıklama! 4 haftadır neden yok?
Hürriyet'in en çok okunan yazarlarından, muhalif görüşleriyle de bilinen Mehmet Yakup Yılmaz, köşesinin karartıldığı yolundaki iddiaya ilişkin olarak açıklama yaptı.
"İnsalık tarihi açısından bakarsanız çok kısa, benim kişisel tarihim açısından bakarsanız içine bir de ameliyat sıkıştırılmış dört haftalık bir süre için sizlerden ayrı kaldım" diyen Yılmaz, ileriki günlerde çocukluk hayalini gerçekleştireceğini söyledi.
Yılmaz, şunları kaydetti:
"Geçtiğimiz ağustos ayında Atlas ve Atlas Tarih Dergileri Genel Yayın Müdürü Kansu Şarman, yakında gerçekleştireceği Jules Verne sergisi için benimle Açık Radyo’da yayınlanan bir söyleşi yaptı. 80 Günde Devriâlem üzerine yaptığımız bu söyleşi, bir çocukluk hayalimin yeniden beni 'dürtmesine' yol açtı."
Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı, iki gün önce yayımlanan yazısında Mehmet Yakup Yılmaz'ın köşesinin karartıldığını ileri sürmüştü. Yılmaz'ın Hürriyet'in tek "siyasi" yazarı olduğunu savunan Bursalı, "İktidarın tepkisini çektiği çok açık, basın üzerinde baskıların açık ve net yaşandığı bu ortamda, Hürriyet’te böyle bir köşenin var kalmasına, anlaşılan olanak yoktu. Sonunda köşe izine çıkarıldı. Yazık ki yazık" ifadesini kullanmıştı.
Mehmet Yakup Yılmaz'ın "80 günde devriâlem" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
İnsalık tarihi açısından bakarsanız çok kısa, benim kişisel tarihim açısından bakarsanız içine bir de ameliyat sıkıştırılmış dört haftalık bir süre için sizlerden ayrı kaldım.
Bunu bir fırsat bilip önce ameliyatımı sorunsuz şekilde yapan ve yeniden “sahalara” dönmemin yolunu açan Prof. Dr. Melih Paksoy ve Acıbadem Fulya Hastanesi personeline teşekkürlerimi ileteyim.
Bir de Ekim Devrimi’nin 100. Yılı vesilesiyle Atlas dergisinin bu ayki sayısında yayımlanan St. Petersburg yazısını yazmak için “bilgi ve görgümü” tazelemem gerekti.
Şimdi sağlık sorununu bir ameliyatla geride bırakmış biri olarak yeniden yola koyulmaya hazırım.
2 aydır üzerinde çalıştığım bir projemi hayata geçirecek aşamaya geldim.
Jules Verne’nin “80 Günde Devriâlem”ini okuduğumda ilkokul beşinci sınıftaydım.
Geçtiğimiz ağustos ayında Atlas ve Atlas Tarih Dergileri Genel Yayın Müdürü Kansu Şarman, yakında gerçekleştireceği Jules Verne sergisi için benimle Açık Radyo’da yayınlanan bir söyleşi yaptı.
80 Günde Devriâlem üzerine yaptığımız bu söyleşi, bir çocukluk hayalimin yeniden beni “dürtmesine” yol açtı.
Romanın kahramanı Phileas Fogg’un izlediği rotayı izleyerek ve aynı araçları kullanarak aynı yolculuğu kaç günde yapabilirim üzerine çalıştım.
Tabii daha kısa sürede bitecek çünkü aynı araçlar bile olsa, hızları artık o devirdeki (144 yıl önceden söz ediyorum) araçlar ile kıyaslanamayacak kadar yüksek.
Bu yolculukta “maceralarımı” sizlerle paylaşacağım.
Bir de Latin Amerika turu planım var.
“Hayatta en iyi ihtimalle yalnızca tek bir büyük deneyim yaşayabiliriz” diyen Oscar Wilde’ın ne kadar yanılmış olduğunu kanıtlama peşindeyim yani!
Bu arada yapmak istediğim biri roman iki de kitap projem var. Üzerinde çalıştığım projelerimi ve çıkacağım yeni serüvenimi sizlerle paylaşacacağım. Bu projelerimin sizin de paylaşımlarınızla birlikte daha da zenginleşeceğini ve güzelleşeceğini düşünüyorum. Hürriyet dijitalde de yazıların yanı sıra fotoğraf ve videolarla gazetede olduğu kadar sık sık sizlerle olacağım.
Bu projemi hayata geçirmeden önce yerine getirmem gereken bir görevim de var.
Doğan Burda’daki görevimi Cem Başar’a devrettim ve şimdi ona Londra’daki FIPP (Federation of International Periodical Press) Kongresi’nde ve dergi yayıncılığı için bir tür “lisans ve telif hakları fuarı” sayılabilecek FIPP Worldwide Magazine Marketplace’de rehberlik etmem gerekiyor.
Ardından da aynı amaçla birlikte gideceğimiz Frankfurt Kitap Fuarı var.
Bu da toplam 15 gün yurtdışında olmam anlamına geliyor.
Farkında mısınız bilmiyorum ama Hürriyet’te köşe yazmaya başladığımdan bu yana (29 Eylül 2005) geçen zamanda da yazılarımı mümkün olduğu kadar aksatmadan, dünyanın neresinde olursam olayım yazmaya çalıştım.
Mustafa Oğuz ve Zafer Mutlu ile birlikte çok önceden planladığımız sekiz gün sürecek bir “orman yürüyüşü” için ABD’ye gideceğim, sonra da kızımla biraz vakit geçirmek istiyorum.
Bunları neden sizlerle paylaştım?
İçinde bir ameliyat barındıran kısa ayrılığımızdan bile farklı yorumlar yapanların aslında senaryo yazdıklarını anlatmak için...
Yılmaz, şunları kaydetti:
"Geçtiğimiz ağustos ayında Atlas ve Atlas Tarih Dergileri Genel Yayın Müdürü Kansu Şarman, yakında gerçekleştireceği Jules Verne sergisi için benimle Açık Radyo’da yayınlanan bir söyleşi yaptı. 80 Günde Devriâlem üzerine yaptığımız bu söyleşi, bir çocukluk hayalimin yeniden beni 'dürtmesine' yol açtı."
Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı, iki gün önce yayımlanan yazısında Mehmet Yakup Yılmaz'ın köşesinin karartıldığını ileri sürmüştü. Yılmaz'ın Hürriyet'in tek "siyasi" yazarı olduğunu savunan Bursalı, "İktidarın tepkisini çektiği çok açık, basın üzerinde baskıların açık ve net yaşandığı bu ortamda, Hürriyet’te böyle bir köşenin var kalmasına, anlaşılan olanak yoktu. Sonunda köşe izine çıkarıldı. Yazık ki yazık" ifadesini kullanmıştı.
Mehmet Yakup Yılmaz'ın "80 günde devriâlem" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
İnsalık tarihi açısından bakarsanız çok kısa, benim kişisel tarihim açısından bakarsanız içine bir de ameliyat sıkıştırılmış dört haftalık bir süre için sizlerden ayrı kaldım.
Bunu bir fırsat bilip önce ameliyatımı sorunsuz şekilde yapan ve yeniden “sahalara” dönmemin yolunu açan Prof. Dr. Melih Paksoy ve Acıbadem Fulya Hastanesi personeline teşekkürlerimi ileteyim.
Bir de Ekim Devrimi’nin 100. Yılı vesilesiyle Atlas dergisinin bu ayki sayısında yayımlanan St. Petersburg yazısını yazmak için “bilgi ve görgümü” tazelemem gerekti.
Şimdi sağlık sorununu bir ameliyatla geride bırakmış biri olarak yeniden yola koyulmaya hazırım.
2 aydır üzerinde çalıştığım bir projemi hayata geçirecek aşamaya geldim.
Jules Verne’nin “80 Günde Devriâlem”ini okuduğumda ilkokul beşinci sınıftaydım.
Geçtiğimiz ağustos ayında Atlas ve Atlas Tarih Dergileri Genel Yayın Müdürü Kansu Şarman, yakında gerçekleştireceği Jules Verne sergisi için benimle Açık Radyo’da yayınlanan bir söyleşi yaptı.
80 Günde Devriâlem üzerine yaptığımız bu söyleşi, bir çocukluk hayalimin yeniden beni “dürtmesine” yol açtı.
Romanın kahramanı Phileas Fogg’un izlediği rotayı izleyerek ve aynı araçları kullanarak aynı yolculuğu kaç günde yapabilirim üzerine çalıştım.
Tabii daha kısa sürede bitecek çünkü aynı araçlar bile olsa, hızları artık o devirdeki (144 yıl önceden söz ediyorum) araçlar ile kıyaslanamayacak kadar yüksek.
Bu yolculukta “maceralarımı” sizlerle paylaşacağım.
Bir de Latin Amerika turu planım var.
“Hayatta en iyi ihtimalle yalnızca tek bir büyük deneyim yaşayabiliriz” diyen Oscar Wilde’ın ne kadar yanılmış olduğunu kanıtlama peşindeyim yani!
Bu arada yapmak istediğim biri roman iki de kitap projem var. Üzerinde çalıştığım projelerimi ve çıkacağım yeni serüvenimi sizlerle paylaşacacağım. Bu projelerimin sizin de paylaşımlarınızla birlikte daha da zenginleşeceğini ve güzelleşeceğini düşünüyorum. Hürriyet dijitalde de yazıların yanı sıra fotoğraf ve videolarla gazetede olduğu kadar sık sık sizlerle olacağım.
Bu projemi hayata geçirmeden önce yerine getirmem gereken bir görevim de var.
Doğan Burda’daki görevimi Cem Başar’a devrettim ve şimdi ona Londra’daki FIPP (Federation of International Periodical Press) Kongresi’nde ve dergi yayıncılığı için bir tür “lisans ve telif hakları fuarı” sayılabilecek FIPP Worldwide Magazine Marketplace’de rehberlik etmem gerekiyor.
Ardından da aynı amaçla birlikte gideceğimiz Frankfurt Kitap Fuarı var.
Bu da toplam 15 gün yurtdışında olmam anlamına geliyor.
Farkında mısınız bilmiyorum ama Hürriyet’te köşe yazmaya başladığımdan bu yana (29 Eylül 2005) geçen zamanda da yazılarımı mümkün olduğu kadar aksatmadan, dünyanın neresinde olursam olayım yazmaya çalıştım.
Mustafa Oğuz ve Zafer Mutlu ile birlikte çok önceden planladığımız sekiz gün sürecek bir “orman yürüyüşü” için ABD’ye gideceğim, sonra da kızımla biraz vakit geçirmek istiyorum.
Bunları neden sizlerle paylaştım?
İçinde bir ameliyat barındıran kısa ayrılığımızdan bile farklı yorumlar yapanların aslında senaryo yazdıklarını anlatmak için...