''KÖŞECİLER İÇİN DE ÜST KURUL OLUŞTURULSUN, ADI DA 'KTÜK' OLSUN!''
Yiğit Bulut'un önerisi hangi köşe yazarına ilham verdi? Üst kurulu oluşturan yazar üyeleri hangi isimlerden oluşturdu?
Köşeciler için üst kurul önerisi: KTÜK
Başbakan’ın medya temsilcileriyle kahvaltısı geçtiğimiz hafta Dolmabahçe’de gerçekleşti. Kahvaltı açık büfe miydi bilmiyorum ama açık büfe çeşitliliğinde bir katlım olduğunu okuduk. Son dönemin ‘parlayan yıldızı’ Yiğit Bulut da olmasaydı, öyle dişe dokunur bir haber de çıkmayacaktı sanırım kahvaltıdan. Bulut, kahvaltıda çeşidin fazla olmasından rahatsız olmuş olacak ki, kendilerini denetleyecek bir üst kurul talebinde bulunmuş. Bu üst kurul, televizyonları düzenleyen RTÜK’ün tüm medyayı kapsayanı olmalıymış. Mealen diyor ki, kahvaltıda yeşil zeytin varken siyah zeytine ne gerek var. Beyaz peynir varken kaşar peynir niye? Yani kahvaltı masasında “ileri demokrasi”ye iman etmiş onlarca yazar olsun istiyor Yiğit Bulut. Yiğit Bulut’lar ordusu belki de. Hepsi jilet gibi giyinmiş, briyantinlenmiş, parlak çocuklar olsun istiyor.
İktidarın medyaya hakim olma savaşını ileri demokrasi düzeyine taşıdığı dönemde, çok manidar bir öneri değil mi Yiğit Bulut’unki? O kadar manidar ki, kendi gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı bile bu öneriye itiraz etmeden duramamış, kanını dondurduğunu yazmış. Yine Altaylı’nın yazdığına göre, Başbakan bile gülüp geçmiş bu öneriye. Bence gülüp geçmemek, Bulut’un önerdiği bu üst kurulda, kimlerin hangi gerekçeyle yer alabileceğini incelemek ve kurulun adını koymak gerek. Bu haftaki Köşe Vuruşu’nun mavrası bu olsun.
YİĞİT BULUT - BAŞKAN
Yiğit Bulut elbette bu kurulun fikir babası olarak başkanlığı hak ediyor. Kurulun manifestosu olarak da Bulut’un kahvaltıda yeterince ifade edemediğini düşündüğü üst kurul fikrini açıklayan yazısı ele alınabilir. Yazı, Bulut’un bu fantastik öneriyi, bir anlık heyecan veya gafletle yapmadığının da bir kanıtı. Bulut son derece ciddi. “Kurallar konulmalı, medya denetim altına alınmalı” diyor. Hatta daha da ileri gidiyor, internet sanki yeterince sansür altında değilmiş gibi, “internet neden kuralsız?” gibi bir soru sorup, internetin kurallarla düzenlenmesini istiyor. “Çarpıtmayın sansürden bahsetmiyorum” diyor ama böyle bir kurul ve muğlak kuralların işi nereye götüreceği çok açık. Yiğit Bulut da bunu çok iyi biliyor. Ama böylesi başbakanın hoşuna gider diye olacak, ciddi ciddi savunuyor öneriyi.
ESER KARAKAŞ – MEŞRUİYET MÜFETTİŞİ
Star gazetesi yazarı Eser Karakaş, Bekir Coşkun’un Habertürk’teki görevine son verilmesinden sonra köşe yazarının meşruiyeti tartışmasını başlattı. “Köşe yazarının meşruiyeti darbeyi savunduğu zaman biter” gibi iddiaları oldu. Tabii olaya sadece 28 Şubat açısından baktığı için mevzu 12 Eylül olunca meşruiyeti tartışılmayacak duayen yazar kalmayacağının pek farkında değil. Bir yazarın darbeleri savunması elbette kötü, (ki Bekir Coşkun’u aynı gerekçelerle ben de defalarca eleştirdim) ama meşruiyeti biter falan gibi ifadeler de darbeci zihniyetten çok farklı değil. O yolla fikrini ifade etmiş olabilir. Bir başkası buna yüksek sesle itiraz edebilir. Ancak meşruiyeti biter, yazılarına son verilsin gibi bir mantık her tarafa çekilebileceği için çok tehlikeli. Madem ki, Eser Karakaş da meşruiyet fikrinde ısrarcı, ona da Yiğit Bulut’un hayalindeki kurulun Meşruiyet Müfettişliği yaraşır.
RASİM OZAN KÜTAHYALI – FAŞİST İLAN ETME SORUMLUSU
Sadece muhaliflere muhalifet etmek söz konusu olduğunda hiç kuşkusuz Türkiye’nin en büyük muhalifi olarak kabul edeceğimiz Taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı’nın bu kuruldaki koltuğu kesinlikle unutulmamalı. Özellikle son “Başbakan’ın Pencereleri” yazısından sonra. Hani şu “Ben Başbakan’ı seviyorum. Siyasi liderliğinin yanı sıra, insan olarak da seviyorum. Çok sahici bir adam bence...” diye başlayıp aynı minval seyreden naif yazısından sonra. Bu büyük sevgisiyle Yiğit Bulut’un olmadığı günlerde kurul ona emanet edilebilir. Ayrıca iktidara muhalif olan tüm grupları tektipleştirip faşist ilan etme konusunda kurulun çok ihtiyaç duyacağı bir adam olur Kütahyalı.
ADINI DA KOYALIM: KTÜK
Hiç kuşkusuz bu kurulda yer alması bir gereken bir sürü yazar var. Şimdilik bu üçlüyle yetinelim. Hatta işin kapsamını da biraz daraltalım. Bu fantastik önerinin sahibi bir köşe yazarı olduğu için bu kurul işe köşe yazarlarından başlamalı. Bir nevi pilot uygulama yani. O yüzden bu kurulun adı Köşecileri Teftiş Üst Kurulu yani kısaca KTÜK olmalı. Çünkü o mantıkla yaklaşınca köşe yazarı da bir nevi KTÜK oluyor. Onu ne kadar yontup iktidarın sopası haline getirirseniz o kadar iyi. O kadar meşru.
Ümit Alan/Birgün
Başbakan’ın medya temsilcileriyle kahvaltısı geçtiğimiz hafta Dolmabahçe’de gerçekleşti. Kahvaltı açık büfe miydi bilmiyorum ama açık büfe çeşitliliğinde bir katlım olduğunu okuduk. Son dönemin ‘parlayan yıldızı’ Yiğit Bulut da olmasaydı, öyle dişe dokunur bir haber de çıkmayacaktı sanırım kahvaltıdan. Bulut, kahvaltıda çeşidin fazla olmasından rahatsız olmuş olacak ki, kendilerini denetleyecek bir üst kurul talebinde bulunmuş. Bu üst kurul, televizyonları düzenleyen RTÜK’ün tüm medyayı kapsayanı olmalıymış. Mealen diyor ki, kahvaltıda yeşil zeytin varken siyah zeytine ne gerek var. Beyaz peynir varken kaşar peynir niye? Yani kahvaltı masasında “ileri demokrasi”ye iman etmiş onlarca yazar olsun istiyor Yiğit Bulut. Yiğit Bulut’lar ordusu belki de. Hepsi jilet gibi giyinmiş, briyantinlenmiş, parlak çocuklar olsun istiyor.
İktidarın medyaya hakim olma savaşını ileri demokrasi düzeyine taşıdığı dönemde, çok manidar bir öneri değil mi Yiğit Bulut’unki? O kadar manidar ki, kendi gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı bile bu öneriye itiraz etmeden duramamış, kanını dondurduğunu yazmış. Yine Altaylı’nın yazdığına göre, Başbakan bile gülüp geçmiş bu öneriye. Bence gülüp geçmemek, Bulut’un önerdiği bu üst kurulda, kimlerin hangi gerekçeyle yer alabileceğini incelemek ve kurulun adını koymak gerek. Bu haftaki Köşe Vuruşu’nun mavrası bu olsun.
YİĞİT BULUT - BAŞKAN
Yiğit Bulut elbette bu kurulun fikir babası olarak başkanlığı hak ediyor. Kurulun manifestosu olarak da Bulut’un kahvaltıda yeterince ifade edemediğini düşündüğü üst kurul fikrini açıklayan yazısı ele alınabilir. Yazı, Bulut’un bu fantastik öneriyi, bir anlık heyecan veya gafletle yapmadığının da bir kanıtı. Bulut son derece ciddi. “Kurallar konulmalı, medya denetim altına alınmalı” diyor. Hatta daha da ileri gidiyor, internet sanki yeterince sansür altında değilmiş gibi, “internet neden kuralsız?” gibi bir soru sorup, internetin kurallarla düzenlenmesini istiyor. “Çarpıtmayın sansürden bahsetmiyorum” diyor ama böyle bir kurul ve muğlak kuralların işi nereye götüreceği çok açık. Yiğit Bulut da bunu çok iyi biliyor. Ama böylesi başbakanın hoşuna gider diye olacak, ciddi ciddi savunuyor öneriyi.
ESER KARAKAŞ – MEŞRUİYET MÜFETTİŞİ
Star gazetesi yazarı Eser Karakaş, Bekir Coşkun’un Habertürk’teki görevine son verilmesinden sonra köşe yazarının meşruiyeti tartışmasını başlattı. “Köşe yazarının meşruiyeti darbeyi savunduğu zaman biter” gibi iddiaları oldu. Tabii olaya sadece 28 Şubat açısından baktığı için mevzu 12 Eylül olunca meşruiyeti tartışılmayacak duayen yazar kalmayacağının pek farkında değil. Bir yazarın darbeleri savunması elbette kötü, (ki Bekir Coşkun’u aynı gerekçelerle ben de defalarca eleştirdim) ama meşruiyeti biter falan gibi ifadeler de darbeci zihniyetten çok farklı değil. O yolla fikrini ifade etmiş olabilir. Bir başkası buna yüksek sesle itiraz edebilir. Ancak meşruiyeti biter, yazılarına son verilsin gibi bir mantık her tarafa çekilebileceği için çok tehlikeli. Madem ki, Eser Karakaş da meşruiyet fikrinde ısrarcı, ona da Yiğit Bulut’un hayalindeki kurulun Meşruiyet Müfettişliği yaraşır.
RASİM OZAN KÜTAHYALI – FAŞİST İLAN ETME SORUMLUSU
Sadece muhaliflere muhalifet etmek söz konusu olduğunda hiç kuşkusuz Türkiye’nin en büyük muhalifi olarak kabul edeceğimiz Taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı’nın bu kuruldaki koltuğu kesinlikle unutulmamalı. Özellikle son “Başbakan’ın Pencereleri” yazısından sonra. Hani şu “Ben Başbakan’ı seviyorum. Siyasi liderliğinin yanı sıra, insan olarak da seviyorum. Çok sahici bir adam bence...” diye başlayıp aynı minval seyreden naif yazısından sonra. Bu büyük sevgisiyle Yiğit Bulut’un olmadığı günlerde kurul ona emanet edilebilir. Ayrıca iktidara muhalif olan tüm grupları tektipleştirip faşist ilan etme konusunda kurulun çok ihtiyaç duyacağı bir adam olur Kütahyalı.
ADINI DA KOYALIM: KTÜK
Hiç kuşkusuz bu kurulda yer alması bir gereken bir sürü yazar var. Şimdilik bu üçlüyle yetinelim. Hatta işin kapsamını da biraz daraltalım. Bu fantastik önerinin sahibi bir köşe yazarı olduğu için bu kurul işe köşe yazarlarından başlamalı. Bir nevi pilot uygulama yani. O yüzden bu kurulun adı Köşecileri Teftiş Üst Kurulu yani kısaca KTÜK olmalı. Çünkü o mantıkla yaklaşınca köşe yazarı da bir nevi KTÜK oluyor. Onu ne kadar yontup iktidarın sopası haline getirirseniz o kadar iyi. O kadar meşru.
Ümit Alan/Birgün