Kökünü kazımadan durmayacak!

Başbakan sözünün eri çıktı, sokağa çıkanın da, Twitter'a girenin de kökünü kazımaya kararlı görünüyor. Peki bu işin sonu ne olacak? Murat Tolga Şen yazdı.

“Kökünü kazıyacağım” dedi.

Kazıdı da… İlk sabah verilen tepkiden günümüze geldiğimizde görüyoruz ki; Twitter kullanımı yarı yarıya düştü. DNS-VPN bilmeyen, bilse de uğraşmak istemeyen milyonlar var.

“Komada ölen çocuk” dedi, çok geçmeden, üstelik de 4 yaş daha küçük, başka bir çocuğu komaya soktu bibercileri…

Sokağa çıkanın da, internete girenin de kökünü kazımaya kararlı, motivasyonu ve iradesi, en azından bu anlamda, epey sağlam!

Peki “muz cumhuriyeti olmayan” demokrasi ve hukuk ilkeleriyle yönetilen ülkelerde gerçekten böyle mi oluyor.

Avrupa’da bir başbakan…

“Kökünü kazıyacağım” deyip ülkenin en çok kullanılan sosyal medya platformunu kapattırabilir mi, o ülkede polisler her sokağa çıkanın kafasına gaz kapsülü isabet ettirip komaya sokabilir mi?

Diyelim ki denedi, iktidarlar kendilerini korumak için çok ileri gidebilir, kimse dur demez mi, yanlıştan bir şekilde dönülmez mi?

Ve orada yaşayan insanların tek çaresi, sokağa dökülüp taş fırlatmak mıdır?

En son Braveheart filminde görmüştüm; Küstah bir İngiliz vali, İskoçları iyice canından bezdirince, sütünü sağan, tarladan gelen, ineğini otlatan köylüler bir anda isyancıya, iş yaparken kullandıkları alet edevat can alan silahlara dönüşüverdi. kalesini basıp, askerleri öldürüp o eski havalı halinden eser kalmayan adamı direğe bağladılar, halk kahramanı William Wallace da gelip işini bitiriverdi.

Güçlü olmak iyidir, Örümcek Adam çizgi romanında kahramanımız Peter Parker’ın pusulasını şaşırtmayan şey amcasının sözleridir; “büyük güç büyük sorumluluk getirir”. Öyledir gerçekten de…

Gücü elde ettikten sonra insanlar için değil de insana karşı kullanırsan eninde sonunda bir fani olduğunu hatırlatırlar.

Dedim ya, en son Braveheart filminde görmüştüm, o da bilmem kaç yüzyıl öncesini anlatıyor. Avrupanın uzak, doğunun yakın tarihi onca örnekle doluyken gerçekten tarihten alınacak çok ders var.

Makarnacılara kızmayın!

2 paket makarna, 2 torba kömür için oylarını satıyorlar! diyorlar ya hani…

Öyleyse bile bu insanlara kızmayın, açlıkla terbiye edilmek başka hiçbir şeye benzemez. Kimin neden dara düştüğünü bilemezsiniz. Hepimiz aynı teknenin içindeyiz ve öyle zamanlarda yaşıyoruz ki, tok açın halinden anlamak zorunda…

Her ülkede dar gelirli insanlar yaşıyor, yaşamak için devletten yardım alıyor. Aslında bu yardım bizim vergilerimizle sağladığımız bir dayanışma… İnsanoğlu vahşi evrim zincirini çoktan terk etti, artık zayıf olanların da yaşam hakkı savunuluyor ki bu insanlığın en büyük erdemlerinden biri…

Gel gör ki, biz de hala bu konuda oturmuş bir sosyal güçlendirme sistemi yok. AKP istese iktidarda olduğu 12 yıl boyunca bu sosyal yapıyı kanunlarla oturtup kendisinden sonra da işler duruma getirebilirdi ancak bunun yerine “bunu size ben veriyorum, ben gidersem yardım da yok!” demeyi tercih etti. Çünkü bu sayede devletin, halkın cebinden yaptığı yardımı oy olarak tahsil etmenin hesabını yapıyor.

Yapsın… Evdeki hesabın çarşıya uymadığı çok olur. Eğer bu işi kanunla ve toplumun tamamını bilgilendirerek yapsaydı, “Şuraya evet basacaksınız” dediklerinden daha çok oyu olurdu.

“İyilik yap denize at” demişler. “Oy pusulasına at” denildiğini ben hiç duymadım.

MURAT TOLGA ŞEN /