''KOCA BULMAK İÇİN SPİKERLİK YAPANLAR VAR!''

Spikerler Derneği üyelerinden, meslekleriyle ilgili çok çarpıcı tespitler..

"Gelişmelerle karşınızda olduk, bir dahaki yayında görüşünceye dek hoşçakalın" vedasını yapan ekran yüzlerinin kamera arkası hayatları nedense gelmez aklımıza. Bugüne kadar milyonlarca haberi seslendiren ve halkın hislerine tercüman olan spikerler, sorunlarına çözüm bulmak istemiş olacaklar ki TVNET spikeri Veyis Ateş’in başkanlığında dernekleşti.

Derneği kuran Hilal Ergenekon, Veysi Ateş, Ceren Bektaş ve Aynur Ayaz, mesleğin dününü, bugününü ve geleceğini Zaman gazetesinden Dilek Hayırlı’ya anlattı.

Spikerliğin en temel problemi ile başlayalım mı?

Hilal Ergenekon (Fox TV haber spikeri): Kafalarına göre spikerlik mesleğini istedikleri yere çekiyorlar. "Senin işin de iş mi? Haberi yapan başkası, yazan başkası, sen süslenip çıkıyorsun ekran karşısına" diyorlar. Keyfilik de cabası. Pek çok arkadaşımızın sorgusuz sualsiz işlerine son veriliyor. Bir yönetici daha iyi geçindiği arkadaşının çocuğunu, yeğenini işe başlatabiliyor. Yayın kuşağını ona veriyor, seni geceye kaydırıyor.

Derneğin kuruluş amacı bu keyfiliğe son vermek mi?

Veyis Ateş (Dernek Başkanı ve TVNet Haber Spikeri): Nedenlerden biri bu ama biz öncelikle spikerlerin birbirini tanımalarını amaçlıyoruz. Çünkü aramızda iletişim kuramazsak halka ulaşamayız ve güven problemi olur. İkincisi mesleğe standart getirmek.

Nedir bu standartlar?

V. A: Standartları belirlemenin yolu spiker, sunucu ve anchorman tanımlarını doğru yapmaktan geçiyor. Eskiden Tuna Huş’a spiker denilirdi. Editörleri haberleri hazırlıyordu, Huş okuyordu çünkü. Tuna Huş hocamız elinize verilen metni noktası virgülüne kadar okursunuz ve işiniz biter demişti. Şimdi format değişti, habere yorum da katılıyor, mimiklerle tepki de gösteriliyor. Konuklara soru soruluyor.

H. E: Ramazan Bayramı’ndaki yayında hiç metin okumadım, bütün pasları doğaçlama yaptım. Ben şimdi spiker değil miyim? (Gülüşmeler)

O zaman sizin yaptığınız spikerlik değil sunuculuk mu?

V. A.: Hepimiz çalıştığımız kanalların spiker kadrosundayız. Ama bizler sadece haberi okumuyoruz. Öncelikle sahaya iniyoruz, haberi yazıyoruz sonra da sunuyoruz. Konuk ağırlıyoruz.

Yeni formatta soru sorabilmek önemli bir kriter öyleyse?

Ceren Bektaş (Bugün TV spikeri): Bazı program editörleri soruları spikerin kulağına söylüyor. Çok şaşırıyorum. Spiker soru sormayı bilmek zorunda, bilmiyorsa bu işi yapmasın.

Eski spikerler memnun mu bu durumdan?

Aynur Ayaz (Spiker-sunucu): Onlar memnun değil ama kanal sahiplerinin yeni formatı çok sevdiği bir gerçek.

Dünya bu işi bizim gibi mi yapıyor?

V. A.: Haber okuma formatlarında bir değişiklik yok. Farklılık ise spikerlerin en az 15 yıl aynı koltukta oturuyor olması. Türkiye’de 5 yıl önceki spikerlerin pek çoğu ya bir şirketin halkla ilişkilerinde ya da mesleği bıraktı. Güzel kızların tercih edilmesi algısını değiştirmeye çalışacağız.

’Konuşan makine’ ve ’robot’ imajından çok rahatsızsınız...

(Hep birlikte cevaplıyorlar): Spiker gülmez, ağlamaz, duygulanamaz gibi kalıplara girmek istemiyoruz.

O halde ağlayabilirsiniz...

C. B.: Salya sümük ağlamayalım ama gözlerimiz doluyorsa da dolsun.

V. A.: Gözyaşlarımıza hakim olmalıyız.

O zaman da hep gülüyorsunuz...

C. B.: İşin dozunu kaçıran arkadaşlar çok. Irak’ta 500 kişinin patlamada öldüğü haberini gülümseyerek anlatan spikerler var.

Hiç ağlayacak kadar duygulandığınız olmadı mı?

H. E. At yarışı spikerliği yaptığım dönemde çok yakın jokey arkadaşlarımdan biri attan düşerek ölmüştü. Haberini sunmak zorunda kaldım. İnanılmaz üzücü idi. Geçtiğimiz aylarda da Fox haber müdürlerinden Ersan Karaoğlu’nu kaybettik. Onun da ilk haberini ben sundum. Ağlamamak için kendimi zor tuttum ama sesim titredi.

A. A.: Ramazan’da Kâbe Hatıraları isimli bir program sunuyordum. Ümit Meriç umre ziyaretini anlattı. Hira Dağı’na çıkarken önüne çıkan bir kedi elini ısırmış. Ümit Hanım, "Kedicik, ben seni Hira’nın kedisi olduğun için sevmek istemiştim. Beni Hira’ya götürür müsün?" demiş. Kedi gözlerinin parlayan ışığıyla ona yol göstermiş. Bu hikâyeyi anlatınca gözyaşımı tutamadım.

Mesleğin zorluklarıyla devam edelim...

H. E.: Telaffuzu zor kelimeler de baş belası. En yeni örnek geçtiğimiz aylarda İzlanda’da patlayan ’Eyjafjallajokull’ yanardağı. Pek çoğumuz bu ismi söyleyemedik. Ben haberi sunarken söze şöyle başladım. Sayın seyirciler adını şu anda telaffuz edemediğim yanardağ patlamış...

C. B.: Canlı yayınlar da çok zor. 2004 yılı seçimlerinde tam 10 buçuk saat canlı yayın yaptım. Tuvalete gitmek için reklam arası veriyorduk. Bir saatlik canlı yayınlar 5 yıllık ömre bedel.

V. A.: 12 Eylül’de 7,5 saat canlı yayında kaldım.

H. E: Mesleki bir zorluk değil ama soyadımla ilgili espriler epey canımı sıkıyor. Hangi mağazaya kredi kartımı versem, tehlikeli bir soyadınız var diyorlar. Ergenokon’un bir numarası siz misiniz? En sevdiğim Ergenekon’cu sizsiniz. TGRT Haber’de spor müdürü olduğumda ’Spor’un başına Ergenekon geçti’ diye başlık atmışlardı.

Haber spikerliğinde ’güzellik kraliçesi’ dönemi kapandı mı?

C. B.: O dönem artık kapandı. Jülide Ateş, Defne Samyeli, Duygu Dikmenoğlu, Elif Ilgaz’ın artık esamesi bile okunmuyor. Çünkü o kadar çok güzellik yarışması var ki takip edemiyoruz. Haber sunmak için sadece güzel olmak yeterli değil. Birden çok şapkan olmak zorunda. Kanal sahibi güzel ama konuşamayan spikerle uğraşmak istemez.

H. E.: Güzellik kraliçelerinin haber sunmasına karşı değiliz. Yetenekleri varsa, buyursunlar yapsınlar.

A. A.: Türkiye güzellerinin pek çoğu zeki ve iyi eğitimli. Defne Samyeli beğensek de beğenmesek de Boğaziçi mezunu.

Mehmet Ali Birand ve Deniz Arman haber sunarken pek çok hata yapıyor; ama çok izleniyor, neden?

H. E.: İnsanlar Mehmet Ali Birand’ın kaç hata yapacağını merak ediyor. Hataları sayan bile var. Bu yüzden bile izliyor olabilir. Mehmet Ali Birand’ı takdir ediyorum. Kendi kimliğini çok güzel yerleştirmiş. Ekran önüne çıkabilir ama haber sunma noktasına bir soru işareti konulmalı. Deniz Arman’ı ise izleyemiyorum.

Yeni ekran yüzleri için neler düşünüyorsunuz?

H. E.: Koca bulmak için spikerlik yapanlar var.

V. A.: Canlı yayın sırasında Facebook ve MSN’de yazışmalar yapanlar da olmuyor değil.

C. B.: El sallayarak ya da göz kırparak yayın kapatan spiker.

Bugün çıksa izleyebileceğiniz spikerler?

A. A.: Nermin Tuğuşlu, Zafer Kiraz, Mesut Mertcan. Arkadaşlar da hemfikir sanırım.

Kıyafetleriniz haberin önüne geçiyor diye eleştiriliyorsunuz?

(Hep birlikte cevaplıyorlar): Tek arzumuz izleyiciye saygısızlık etmemek.

C. B.: İzleyici bu şıklıktan rahatsız değil. "İzleyicilerden e-mailler alıyorum. Çok hoşsun, haberi çok güzel sunuyorsun. Ama gel seni alışverişe ben götüreyim diyor." Ama benim tavrım net. Haberin önüne geçmesini düşünmüyorsanız, kıyafetlerinizi ve takılarınızı abartmayacaksınız. İyi spiker, gözleri, bakışları ve vurgusu ile haberin içinde olduğunu öyle bir gösterir ki, dekoltesini bile görmezsiniz.

Kime soru sormak istersiniz?

A. A.: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a soru sormayı ve Davos’ta dünya liderlerinin katıldığı bir programın moderatörü olmayı isterdim.

H. E.: Hillary Clinton’la röportaj yapmak isterdim. Çok mücadeleci, başarılı bir kadın.

Ünlü spiker Tuna Huş, Spikerler Derneği’nin onursal başkanı. Veyis Ateş, kapılarının tüm televizyon ve radyo spikerlerine açık olduğunu söylüyor. Siyasal bir amaçları yok. Ateş, "Medyadaki kutuplaşma bize de yansıyor. Ama biz mesleğimizde bağımsısız. Kimsenin yandaşı değiliz ama spikerlerin yanındayız" diyor. Dernek üyeleri arasında Sonay Dikkaya, Defne Sarısoy, Ece Özbek, Serra Karaçam, Burak Törün, Alper Altun ve Burak Koçyiğit var.

Ateş, gençlerin spikerliğe teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyor ve okullarda eğitim vereceklerini belirtiyor. "Amacımız gençleri yıldırmak değil, bize ulaşsınlar. Elimizden geldiği kadarıyla bildiklerimizi anlatalım." diyor.

Projelerini ise şöyle özetliyor: "İşsiz arkadaşlara yardımcı olacağız. Mart ya da nisanda BBC, CNN ve El-Cezire’nin ekran yüzleri ile Türkiye’deki spikerleri bir araya getirip konferans yapacağız. Sunuculuk ve spikerlik derslerimiz olacak."