Kızılay eleştirilen projeyi savundu: Sorumsuz iddiaları ortaya atan basın...

Son yıllarda ortaya çıkan skandallarla gündemden düşmeyen Kızılay, Ethem Sancak’ın yeğenine ait şirkete verdiği “yerli ilaç üretme” ihalesine yönelik tepkilerin ardından açıklama yaptı.

Sağlık Bakanlığı’nın “DNA bilgilerinin ele geçirilmesine yol açar” diyerek eleştirdiği projeyi savunan Kızılay Vakfı, milli kan ilaçları üretilmesi projesi kapsamında, yurt dışına herhangi bir kan bileşeninin gönderilmediği belirtildi.

Kızılay tarafından yapılan açıklamada, Maxicells İlaç Sanayii A.Ş’nin aldığı “milli kan ilaçları üretilmesi proje” kapsamında, kan temininin olumsuz yönde etkilenmesi durumunda meydana gelecek tüm durumlardan basın kuruluşlarının sorumlu olacağı savunuldu.

İşte Kızılay'dan yapılan açıklama:
Bazı yayın organlarında ortaya atılan iddialar üzerine aşağıdaki açıklamanın yapılması ihtiyacı doğmuştur.

Plazmadan milli kan ilaçları üretilmesi projesi
Kızılay olarak ülkemizdeki tüm hastanelerin ve hastalarımızın ihtiyaç duyduğu Kan’ı gönüllü bağışçılarımızdan -Sağlık Bakanlığımızın koyduğu kurallar çerçevesinde- temin etmekteyiz. Bağış yolu ile alınan insan kanı, hastalıkların gerektirdiği tedavi özelliklerine göre en yaygın olarak kullanılan 3 farklı ürüne ayrılmaktadır:

Eritrosit, Trombosit ve Plazma. Bu üç üründen hastalarımızın tedavisinde en az plazma kullanılır. Plazma içerisinde de hastalarımızın ihtiyaç duyduğu ve tamamı yurt dışından ithal edilen çok değerli ilaç etkin maddeleri vardır.

Plazma içinde yer alan bu maddelerin milli ilaçlara dönüştürülmesi fikri uzun yıllardır ülke gündemindedir. Tamamen dışa bağımlı olduğumuz bu ürünler stratejik öneme sahiptir. Yoklukları halinde ölüme kadar varan sonuçlar doğabilir. Ekonomik açıdan ise bu ilaçlara geçtiğimiz yıl ödenen ithalat meblağı yaklaşık olarak 2 milyar 450 milyon TL’dır.

Onuncu Kalkınma Planı ile birlikte Sağlık Bakanlığı, ithalat yolu ile karşılanan ve insan kanı plazmasından elde edilen ürünlerin (albümin, immunglobulin, kan pıhtılaşma faktörleri) ülkemizde üretimi için Kızılay ile plazma temini konusunda görüşmeler yapmıştır.

Bilahare projenin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından yürütülmesi kararlaştırılmış, gerçekleştirilen ihale neticesinde SGK ile Maxicells İlaç Şanayii A.Ş. arasında 15 Eylül 2017 tarihinde plazma ürünleri elde edilmesi projesi sözleşmesi imzalanmıştır.

Sözleşmenin yasal dayanakları şunlardır:

• 11/4/2007 Tarihli ve 5624 Sayılı Kan ve Kan ürünleri Kanunu,

• 07/5/1987 Tarihli 3359 Sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun 3. Maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi,

• 11/10/2011 Tarihli ve 663 Sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun29620 Sayılı Hükmünde Kararname’nin 50. Maddesi,

• 31/5/2006 Tarihli ve 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 73. Maddesi,

• 10/02/2016 Tarihli ve 29620 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Sosyal Güvenlik

Kurumu Genel Sağlık Sigortası Alternatif Geri Ödeme Yönetmeliği”,

• Sağlık Bakanlığı, Türk Kızılayı ve SGK arasında imzalanan “Plazma Ürünleri Elde Edilmesi Projesi Protokolü”

• 02/7/2013 Tarihli 1041 Karar Numaralı “Onuncu Kalkınma Planı” (2014-2018).

Sözleşmenin Tarafları ve Sorumlulukları:
Sağlık Bakanlığı: Üretim yerinin ruhsatlandırılması, Üretilen ürünlerin ruhsatlandırılması,

Sosyal Güvenlik Kurumu: Projenin takibi, Üretilen ürünlerin satın alınması,

Türk Kızılay: Plazma temini,

Maxicells İlaç Sanayii A.Ş.: Plazmanın işlenmesi ve ilaç elde edilmesi, ilaçların ruhsatlandırılması, Üretim tesisi kurulması ve ruhsatlandırılması, tüm bu süreçler tamamlanana kadar ithalatın azaltılması amacı ile Sağlık Bakanlığımızın onayladığı yurt dışındaki kurulu tesislerde milli plazmamızdan milli kan ürünlerinin üretilmesi olarak belirlenmiştir.

Kızılay halen sözleşme gereği Avrupa’nın yetkili akreditasyon kuruluşu tarafından kalite denetiminden geçmektedir. Kalite onay sertifika süreci henüz tamamlanmadığından dolayı da ilaç üretimi için gereken plazmanın depolanmasına başlanmamış, yurtdışına plazma çıkışı için bakanlık onayı alınmamış ve yurt dışına herhangi bir kan bileşeni gönderilmemiştir.

Esasen “genetik materyalin yurtdışına çıkışı tehlikesi” argümanı da bilimsel olarak tartışmalıdır. Zira ülkemiz dışında yaşayan ve bizlerle genetik kardeş olan Türk soyluların toplam sayısı ülkemiz nüfusundan daha fazladır. Yurtdışında yaşayan Türk Vatandaşı sayımız da 5 Milyonun üzerindedir. Bu insanların her gün binlercesi yaşadıkları ülkede sağlık hizmeti almakta, ameliyat olmakta, kan bağışı vermekte, hastalık analizi için kan vermektedir. Aynı durum ülkemizde yaşayan Avrupa Vatandaşları için de geçerlidir. Günümüzde her gelişmiş ülke, bir başka ırkın genetik materyaline ulaşma imkânına sahiptir.

Plazma Fraksinasyon Projesi ile ilgili protokol ve sözleşmelerde taraflarının sorumlulukları ve yapacakları ile ilgili süreçler ilgili bakanlıklar tarafından oluşturulmakta ve takip edilmektedir.

Bilimsel temelden uzak, bilgi eksikliği ve yanlış bilgi üzerinden yürütülen tartışmaların, gerçek dışı iddia ve iftiralar temel alınarak sorumsuzca üretilen haberlerin ülkemizde uzun süredir büyük bir başarı ile yürütülen Ulusal Güvenli Kan Temini Programına ve TÜRKÖK Kök Hücre projesinde de zarar verdiğinin bilinmesi gerekir.

Çok özenli ve hassas ilişkilerle yürütülen Kan Bağış sürecimizde değerli bağışçılarımızın bu iddialar nedeni ile kan vermekten imtina etmeleri de telafisi imkânsız sonuçlar doğuracaktır.

Bu süreçte kan temininin olumsuz yönde etkilenmesi durumunda hastalarımızla ilgili meydana gelebilecek olumsuz her durumun sorumlusu gerçekleri çarpıtarak bu sorumsuz iddiaları ortaya atan basın kuruluşları olacaktır.

Kızılay bu süreçten zarar görebilecekler adına tüm yasal süreçlerin takipçisi olacaktır.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Türk Kızılay Genel Müdürlüğü