KINAMA KONSEY BENİ KINAMA...EL İÇİNDE OLDUM SİNEMA..!..SELAHATTİN DUMAN,KENDİSİNİ "KINAYAN" BASIN KONSEYİ İLE NASIL DALGA GEÇTİ?..
Ağır yaralıyım dostlar..Basın Konseyi beni kınamış.. Ben artık insan içinde dolaşamam..Kimselerin yüzüne bakamam..Öldüm, bittim..Beni kınayarak toplum dışına iten Konseyi kınamaktan başka bir şey gelmiyor elimden..
Ağır yaralıyım dostlar.. Basın Konseyi beni kınamış.. Ben artık insan içinde dolaşamam.. Kimselerin yüzüne bakamam.. Öldüm, bittim.. Beni kınayarak toplum dışına iten Konseyi kınamaktan başka bir şey gelmiyor elimden..
Bizim sektörde de böyle bir "sivil toplum örgütü" var.. Adı da Basın Konseyi..
Niye mi konsey? İhtilallerden sonra kurulan konseyler gibi, Milli Güvenlik Konseyi gibi ağzı doldursun, diye..
Üyesi değilim, olmayı da reddettim..
Nereden ihtiyaç duydularsa, bu mesleğin eşrafı kendi aralarında toplandı.. Başyazarlar, CEO'lar, patron vekilleri.. Ağır abi kategorisindeki köşe yazarları.. Dış politika, ekonomi gibi fiyakalı servislerin büyük gazetelerdeki şefleri..
Kafa kafaya verip, meşveret ettiler ve "Biz artık Basın Konseyi'yiz.." diyerek ortaya çıktılar..
***
Mesleğin alt katmanlarından gelenler arasında, çilesini çekenler arasında, tabandan gelenler arasında katılım yok..
Zaten onları davet eden de yok..
Araya bir iki garibanı "büfe süsü" olarak eklemişler..
Olmuş sana bütün medyayı temsil eden Basın Konseyi..
Kendilerine iş de icat etmişler.. Oradan buradan gelecek şikâyetleri değerlendirmek..
Şikâyete konu olan gazeteciyi suçlu bulurlarsa kınamak..
İKİ YÜZLÜLÜK
Bütün yaptırımları bu.. Onlar kınayacak.. Ayağı dolanan gariban muhabir de "Kınama Konsey beni kınama.. El içinde oldum sinema.." diye ağlayacak..
Beni de kınamışlar..
Balık çiftlikleri için yazdığım "Kör Levrek" başlıklı yazımdan dolayı..
Gerekçe de mealen şöyle..
"Balıklar temiz suda yaşarmış.. Kimyasal katkılı yemlerden kör olmazmış.. Bunu Su Ürünleri Fakültesi'den sorup kolayca öğrenebileceğim halde öğrenmemişim.."
Karar: Selahattin Duman kınanacak..
Buraya kadar yazdıklarımdan kınama kararı alan konsey üyelerinin Su Ürünleri Fakültesi'ne başvurup bilimsel görüş aldıklarını düşünebilirsiniz..
Öyle bir şey de yok..
Eğer ben o yazıyı yazarken sallamışsam, onlar da kararı sallamış..
Benim elimde çiftliklere karşı olan sivil toplum örgütlerinden gelen yüzlerce sayfalık karşı rapor varsa..
Ben de bunlara bakıp o hükme varmışsam, Konsey yine sallamış.. Sonuç: Bunların işi her halûkârda sallamak..
***
Köşe yazarı, başyazar bir gazete için ağza alınmayacak şeyler yazar.. Sonra gider o gazeteye transfer olur.. Bu kez de geçmişte sövüp saydığı patronun çıkarları adına başkasına saydırır..
Onlara kınama yok..
İş takip eder, çıkar karşılığı gerçeği manipüle eder.. Onlara da kınama yok..
Açıp bakın karar defterlerine..
Bir tek medya patronu için "kınama" kararı çıkmış mı?
Çıkmaz.. Kınayamazlar.. Çünkü "potka" ister..
Beni kınıyorlarmış.. Tanımadığım, saygı duymadığım, meşru saymadığım daha da beteri iki yüzlü bulduğum Basın Konseyi'nin kınama kararını aynen iade ediyorum..
Ben de onları Gayrettepe'den Cağaloğlu'na kadar kınıyorum..
Bu kınama yazım üzerine dönüp beni bir daha kınamazlarsa da hatırım kalır..
Pişmanlık Yasası'ndan yararlanmayı da düşünmüyorum..
changeTarget(document.getElementById("news