KİMSE SİZE ''HİŞT'' BİLE DEMEDİ, SAKIN İFTİRA ATMAYIN!
İşini doğru yapamayan "cici ablalar" ve "cici ağabeyler" işlerini doğru yapamayıp da "kapı önüne" kondukları zaman başlıyorlar ağlamaya...
Bu ‘Kovulduk bizi harcadılar’ muhabbeti çok sıktı
İşini doğru yapamayan “cici ablalar” ve “cici ağabeyler” işlerini doğru yapamayıp da “kapı önüne” kondukları zaman başlıyorlar ağlamaya: Hükümet bize ne yaptı! Baskı yaptılar bizi attırdılar! İş burada da kalmıyor; kurumlar daha doğrusu “kurum olamayanlar” da bunlara cevap verince; cayırtı kesilmeden devam ediyor...
Sevgili dostlar, “atan da, atılan da, onları eleştiren de” hepsi aynı derecede suçlu! Neden mi? İzninizle arz edeyim:
1-Çalıştığı kurumun emanet ettiği ekranı “bölücü başı APO’nun hizmetine açanlara” kurumlar tarafından yapılan her müdahale kabul edilebilir!
2-Kurumların yaptığı hata program yapanlara karşı dik duramaması ve kurum olduklarını iddia etmelerine rağmen kurallarının olmamasıdır. “Cici kızlar” APO’nun adamlarını bile çıkarabilir, oradan saygı sundurabilir ama başkaları aynı ekranda aynı rahatlığı sergileyemez. Sonunda dik duramayan kurum, “cici kızını” gelen tepkiler üzerine atmak zorunda kalır.
3-“Devlet katliam yapmak için yol yapıyor” gibi hasta bir kafanın ürünü sözler, kitle gazetelerinde köşe yazısı olarak sunulamaz. Köşe yazarı sonsuz özgür değildir ve yer aldığı gazetenin ve TV ekranının bir “duruşu” olması gerekir. Gazetelerde “cici kızlar” ve “cici ağabeyler” her türlü patolojilerini dökerler, içe ve dışa karşı duruşu olmayan, kurum olma iddiasındaki yerler de tepki gelince cicibicilerini dökmek zorunda kalırlar.
Sevgili dostlar, Türkiye’de medyamızın tek elden yönetildiği dönemden kalma çok kötü alışkanlıklar var. Ciciler-Biciler 1994-2004 arasında her şeyi yaptılar ama kamuoyu tepkisi veya “ne oluyor” diyecek güçlü bir irade olmadığı için bu durumu “genel gerçek” sanmaya başladılar.
Sonuç: Kurumların sağa-sola kendi akıllarına saldıkları korkular eşliğinde yalpalayışını, fırsatçıların saldırılarını ve cici-bici abla-ağabeylerin araya sıkışıp yok oluşunu üzülerek izliyorum... İzliyorum ve şunu da kaydediyorum; siz kendi kendinize yaptınız ne yaptıysanız, kimse size “hişt” bile demedi, sakın iftira atmayın!
Yiğit Bulut/Habertürk
İşini doğru yapamayan “cici ablalar” ve “cici ağabeyler” işlerini doğru yapamayıp da “kapı önüne” kondukları zaman başlıyorlar ağlamaya: Hükümet bize ne yaptı! Baskı yaptılar bizi attırdılar! İş burada da kalmıyor; kurumlar daha doğrusu “kurum olamayanlar” da bunlara cevap verince; cayırtı kesilmeden devam ediyor...
Sevgili dostlar, “atan da, atılan da, onları eleştiren de” hepsi aynı derecede suçlu! Neden mi? İzninizle arz edeyim:
1-Çalıştığı kurumun emanet ettiği ekranı “bölücü başı APO’nun hizmetine açanlara” kurumlar tarafından yapılan her müdahale kabul edilebilir!
2-Kurumların yaptığı hata program yapanlara karşı dik duramaması ve kurum olduklarını iddia etmelerine rağmen kurallarının olmamasıdır. “Cici kızlar” APO’nun adamlarını bile çıkarabilir, oradan saygı sundurabilir ama başkaları aynı ekranda aynı rahatlığı sergileyemez. Sonunda dik duramayan kurum, “cici kızını” gelen tepkiler üzerine atmak zorunda kalır.
3-“Devlet katliam yapmak için yol yapıyor” gibi hasta bir kafanın ürünü sözler, kitle gazetelerinde köşe yazısı olarak sunulamaz. Köşe yazarı sonsuz özgür değildir ve yer aldığı gazetenin ve TV ekranının bir “duruşu” olması gerekir. Gazetelerde “cici kızlar” ve “cici ağabeyler” her türlü patolojilerini dökerler, içe ve dışa karşı duruşu olmayan, kurum olma iddiasındaki yerler de tepki gelince cicibicilerini dökmek zorunda kalırlar.
Sevgili dostlar, Türkiye’de medyamızın tek elden yönetildiği dönemden kalma çok kötü alışkanlıklar var. Ciciler-Biciler 1994-2004 arasında her şeyi yaptılar ama kamuoyu tepkisi veya “ne oluyor” diyecek güçlü bir irade olmadığı için bu durumu “genel gerçek” sanmaya başladılar.
Sonuç: Kurumların sağa-sola kendi akıllarına saldıkları korkular eşliğinde yalpalayışını, fırsatçıların saldırılarını ve cici-bici abla-ağabeylerin araya sıkışıp yok oluşunu üzülerek izliyorum... İzliyorum ve şunu da kaydediyorum; siz kendi kendinize yaptınız ne yaptıysanız, kimse size “hişt” bile demedi, sakın iftira atmayın!
Yiğit Bulut/Habertürk